Gezi davası: ‘Film çekmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ettiğim söyleniyor; üstelik suçlama konusu olan film çekilmemiş bile’

Duruşmada ilk olarak, sanıklardan Çiğdem Mater savunmasını yaptı. “Bu iddianamede toplam 43 defa adım geçiyor, 10’dan fazlası aynı cümlelerin tekrarından oluşuyor” diyen Mater, iddianamedeki suçlamaların kes kopyaladan ibaret olduğunu söyledi: ‘Bunca insanın bu kadar ciddi suçlamayla yargılandığı bir yerde insan biraz daha özeni hak ettiğini düşünüyor. Suçlamaya uyan eylemin ne olduğuyla ilgili bir delille karşılaşılmıyor. İsmimin geçtiği yerlerde daha düz ifadeyle, film çekmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ettiğim söyleniyor. Üstelik suçlama konusu olan film çekilmemiş bile. Sadece bu bile suçlamanın ne kadar mantık dışı olduğunu göstermeye yeterliyse de mesleğime dair açıklama yapmak isterim.”

“FİLMİN KONUŞULACAĞI YER MAHKEME SALONU DEĞİL SİNEMA SALONLARIDIR”

Uzun yıllardır yapımcılık yaptığını söyleyen Mater, 2013 Haziran’ında başlayan protestolarda parkın park olarak korunmasına dair inancımla, yüzbinlerce yurttaş gibi yer aldım. Gezi parkı protestolarında ayrıca bir sinemacı olarak gözlem yapma amacıyla gittim, sinemacı olarak bu olayları kayda geçirmek gerektiğine inandım. Böyle bir film yapmış olabilirdim. Bu filmin konuşulacağı yer mahkeme salonu değil sinema salonlarıdır. Hukuksuz elde edilen telefon konuşmaları var. Söz konusu tapeler hukuka aykırılık teşkil etmese de iddianamede bulunmaları kişisel haklarımın ihlalidir. Film yapmak için konuştuğum bir konuşma 6 kere yer alıyor. Çoğu meslektaşım gibi Gezi parkı protestoları sırasında ortaya çıkan görüntülerin filme değişmesi gerektiğini düşündüm” diye konuştu.

Mater, Gezi davasındaki hakimlerden ikisinin 15 Temmuz darbe girişiminin de parçası olan karanlık bir dönemin aktörlerinden olduğunu söylerken “Biri Silivri’de biri de firari olan hakimlerin imzaları var. Bu hakimlerin imzalarıyla yargılanmamızı takdirlerinize bırakıyorum” dedi.