Sanat tasarım alanı usta öğretici Fatma Başalan, proje öncesi uzun araştırma süreci geçirdiklerini söyledi. 1238 ile 1328 yılları arasında yaşayan Yunus Emre'nin gezip gördüğü şehirleri tespit ederek çalışmaya başladıklarını ve Kayseri, Konya, Sivas, Bağdat ile Tebriz'i seçtiklerini vurgulayan Başalan, "5 şehri belirledikten sonra bu defa Matrakçı Nasuh'un Menazilnamesi'nden yararlanarak şehirlerin o dönemlerdeki minyatürlerine ulaştık. Belirlenen şehir minyatürlerini daha sonra keçe üzerine ince ince işleyerek 3 boyutlu bir şehir görseli oluşturduk" dedi.

Projeyi 6 kişilik usta öğretici ekibiyle birlikte 2 yılda tamamlayan el sanatları öğretmeni Funda Yılmaz ise proje hakkında bilgi verdi. Tepme keçe zemin üzerine yerleştirip, figürleri keçe iğneleme tekniği ile perspektife dikkat ederek doğru kademeli şekille üç boyutlu çalıştıklarını kaydeden Yılmaz, “Bu tabloları farklı kılan yağlıboya, sulu boya veya kara kalem çalışmalar olmaması. Bu resimlerin özelliği keçe olarak kullanılan tuvalin üzerine tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilerle oluşturulan şehirlerin 3 boyutlu resimlerinin iğne ile tek tek işlenerek çizilmiş olması" diye konuştu.

'Yunus Emre'nin Ayak İzleri' projesi il geçmişten bugüne kültürel bağ kurduklarını belirten Yılmaz, “Genç nesle geleneğimizi aktarmak ve sevdirmek amacıyla bu proje başladı. Nakkaşlarla keçe sanatının buluşması da diyebiliriz. Minyatürü kağıt üzerinde bırakmayıp farklı bir şey yapmak istedik. Keçe üzerine üç boyutlu şehir resimlerinin patentini de aldık" dedi. 

Şehirlerin Matrakçı Nasuh'un Menazilnamesi'ndeki minyatürlerine bakılarak bire bir işlemelerinin yapıldığını vurgulayan Yılmaz, "Evlerin ayrıntıları, sokaklardaki hayvanların, insanların veya dönemin padişahlarının ordularının karargahlarına kadar her ayrıntı işlendi. İnce ince keçe üzerine iğnelerin yardımıyla bir nevi el işi dokuma gibi işlenen şehir görselleri çerçevelenerek sergilenmeye hazır hale getirildi. Son iki şehrin yapımı da el sanatları ekibinin titiz çalışmasıyla tamamlandı" dedi.