Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır

Siyaset 24.05.2025 - 21:51, Güncelleme: 24.05.2025 - 22:05
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır

'BİR Şiir Bir Hayat-Canım İstanbul' sergisinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul gibi; tarihiyle, kültürüyle, eşsiz tabii güzellikleriyle göz bebeğimiz olan nadide bir şehirde yaşamanın bahtiyarlığı içindeyiz. İstanbul, binlerce yıllık medeniyetimizin köklerini içinde barındıran muhteşem ve muazzam bir çınardır. İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin sakini, hizmetkarı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul'u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz" dedi.
Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı tarafından hayata geçirilen 'Bir Şiir Bir Hayat' serisinin 4'üncüsü olan 'Canım İstanbul' sergisinin açılışı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleşti. Programa ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, milletvekilleri, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Partili belediye başkanları ve Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören de katıldı.   'BUGÜN BİLE KİTLELERE TESİR EDEN NECİP FAZIL'I RAHMETLE YAD EDİYORUM' Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstadın aziz hatırasına dört elle sarılarak bu kapsamlı sergiyi hayata geçiren Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfımızın tüm mensuplarına yürekten teşekkür ediyorum. Bu önemli etkinliğin özellikle de düzenlenmesinde; ülkemiz, kültür-sanat camiamız ile ilim, fikir ve edebiyat dünyamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Üstadım yalnızca şahsi hatırasını değil, fikri ve edebi külliyatı ile dava şuurunu da tüm ihtişamıyla bugünlere taşıyan vakfımızın her bir mensubunu tebrik ediyorum. Yarın, üstadımızın aramızdan ayrılışının 42'nci yılını idrak edeceğiz. Vefatının üzerinden 42 sene geçmesine rağmen; eserleriyle, fikirleriyle, ufku ve mücadele azmiyle bugün bile kitlelere tesir eden, yön veren, yol gösteren üstat Necip Fazıl'ı bir kez daha rahmetle yad ediyorum" ifadelerini kullandı.   'İSTANBUL'LA NE KADAR İFTİHAR ETSEK AZDIR' Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023'te ebediyete uğurladığımız ve bu kıymetli serginin ilk tohumlarını eken Mehmet Kısakürek'e de Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Mevla hem üstadımızın hem de mahdumlarının kabirlerini pür nur, mekanlarını inşallah cennet eylesin diyorum. İstanbul gibi; tarihiyle, kültürüyle, eşsiz tabii güzellikleriyle göz bebeğimiz olan nadide bir şehirde yaşamanın bahtiyarlığı içindeyiz. İstanbul, binlerce yıllık medeniyetimizin köklerini içinde barındıran muhteşem ve muazzam bir çınardır. İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin sakini, hizmetkarı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul'u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz. Böyle bir serginin, gerek teknik imkanları gerekse mütevazılığı bakımından son derece başarılı olduğunu burada özellikle ifade etmek istiyorum. Yapay zeka ve ses klonlama gibi pek çok dijital yeniliğin kullanıldığı sergiyle; bir yandan üstadın mısraları eşliğinde tarihi İstanbul manzaraları seyredilirken, diğer yandan maziye yakinen şahitlik edilecek. Sergiyi ziyaret eden vatandaşlarımız, hem rahmetli Necip Fazıl'ın hem de merhum Mehmet Kısakürek'in hatıralarını ileri teknolojinin sunduğu imkanlarla kendi seslerinden dinleyebilecek. Üstada yöneltilen sorular, yine üstadın kendi sesiyle, o kendine has üslubuyla cevaplanacak. 'Ruhunu eritip de kalıpta doldurmuşlar, onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.' Bu mısralarla İstanbul'u zihnimize, kalbimize nakşeden üstadın ve kıymetli oğullarının ruhu, inşallah bu sergiyle bir kez daha şad olacak diye ümit ediyorum. Bu güzel ve anlamlı etkinliğin hepimiz için hayırlar getirmesini diliyor, emeği geçen herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum" dedi. Erdoğan, “Şu gerçeği evvela sizlerle paylaşmak arzusundayım. Milletlerin kıymeti, zenginliği ve derinliği; tarihe ve medeniyete yaptıkları katkılar kadar, sinesinden çıkardıkları yazarlarla, şairlerle, ilim ve tefekkür insanlarıyla mizana vurulur. Eserleriyle, düşünceleriyle, geleceğe bıraktıkları izlerle bu insanlar, aynı zamanda 'Necip' olma hasletini, yani asaleti de bünyelerinde taşır. Bu bakımdan, asalet yalnızca milletlere has bir vasıf değildir. Fikrin ve şahsiyetin de bir asaleti vardır. İşte 'Necip' ismiyle müsemma olan Üstad, bu asilliğin, bu yüksek fikri mertebenin en mümtaz hamillerinden biridir. O sindirilmiş, ürkütülmüş, bastırılmış, bilhassa tek parti döneminde faşizmin her türlüsüne muhatap olmuş bir milletin, kendisine gelmesini, asaletini tekrar hatırlamasını, yeniden özgüven kazanmasını sağlamıştır. Merhum Necip Fazıl; şiirleriyle, nesirleriyle, tüm eserleriyle daima ötelerin, ferdaların, bir anlamda Sidretü'l-Münteha'nın peşinde olmuştur. Üstadın sezişi, duyuşu, hissiyatı ve meselelere hakimiyeti onu muasır ve muarızlarından hep farklı kılmıştır. Zekasının keskinliğini, sözünün sarahatini, kalemiyle, kelamıyla, dava ve iddiasıyla ortaya koydu. Şiirlerinde zaman ve mekanı, eşya ve insanla terkip etti, mistik bir ürpertiyle birleştirdi. Ferdi ve toplumu hiçbir zaman birbirinden ayırmadı" şeklinde konuştu.   'ÇİLE' TIPKI MÜCADELE GİBİ, HAYATINDAN HİÇ EKSİK OLMADI' Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu hususu da özellikle ifade etmek durumundayım. Üstadın nazarında, cemiyetin rüyası olan şiir; duygu ve düşüncenin, biri ötekini boğmadan, gölgede bırakmadan, uyum içinde bir araya getirdiği sanatın adıdır. O inci olduğu kadar rafine, girift olduğu kadar naif bir dille geçmişi omuzlayıp geleceğe seslendi. Bu noktainazar, Üstadın İstanbul'a olan bakışını da etkilemiştir. Kendisine 'Sultânu'ş-Şuarâ' unvanının verildiği toplantıda, tam 45 yıl önce şu cümleleri kurmuştur; 'Yunus Emre'de mâverâî hasret, Fuzûlî'de beşerî rikkat, Bâkî'de sultânî haşmet, Nef'î'de hamâsî belâgat, Nedim'de garâmî hassasiyet, Şeyh Gâlip'te bediî zarafet.' Ve hepsinde teker teker, bu kıymetlerin her biri, bunlar alacakaranlıkta İstanbul'a bakarken, kubbe ve minare şeklindeki silüetlerini gördüğümüz devlerdir. Metafizik temel üzerinde fizik, plastik ve ideolojik nakışlarını abideleştirmiş bir devlet-i ebed müddetin edebiyattaki işaretçileridir. Evet, ona göre eser vermenin ilk şartı, fikrin çilesini çekmekti. Çileye talip olmadan sahil-i selâmete varılamaz, nefsin hırslarına gem vurulamaz, insanın anlam arayışı nihayet bulamazdı. Üstad, son nefesine kadar hep bunun kavgasını verdi. 'Çile' tıpkı mücadele gibi, hayatından hiç eksik olmadı. Hafızalarımıza kazınan 'Çile' şiirinde Üstad, bu hususu bakınız nasıl dile getiriyor. 'Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş. Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki ateşte cımbız da yokmuş. Fikir çilesinden büyük işkence" dedi.   'KURDUĞU CEMİYETLE ANADOLU'YU ADIM ADIM GEZDİ' Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstad Necip Fazıl, büyük bir şair ve mütefekkir olmanın yanı sıra, büyük bir mefkürenin mihmandarlığını, Büyük Doğu davasının sancaktarlığını yapan bir aksiyon adamıydı. Kurduğu cemiyetle Anadolu'yu adım adım gezdi, gençlerle bir araya geldi. Bir iman merkezi etrafında toplananlar olarak tarif ettiği milletimizi, ruh kökleriyle yeniden buluşturmak için ömrü boyunca çalıştı, didindi, cehd etti. Tabii bu kutlu yürüyüşte, devrin kibir abidelerinin de radarına girdi. Sayısız takibata uğradı, zindanlara atıldı, dergileri toplatıldı. Fakat Üstad hiçbir zaman korkmadı, yılmadı, yeise kapılmadı. Ön ve ard, sağ ve sol, bin yolda yol; bu yol emir. Öl yahut ol. Ne bir harf, ne kelam. Es-selam, es-selam nidalarıyla istikametten bir an olsun ayrılmadı. Onun rahle-i tedrisinden geçen herkes, kendisinde köklü bir mazinin, yüklü bir medeniyetin, paha biçilmez bir mirasın mücevherlerini görmüştür. Onunla yoldaşlık edenler, ilimle, bilgiyle, şuurla mücehhez olmuşlardır. Elbette bir dava adamı olarak Üstad'ın en büyük hayali, 'Kim var?' diye seslenildiğinde sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diye ortaya çıkacak bir gençliğin yetişmesiydi. Necip Fazıl'ın yetişmesi için ömrünü vakfettiği gençlik; zalime Yavuz, mazluma Yunus olan, özgüven ve vicdan sahibi bir gençlikti" diye konuştu.   'BUGÜN CESUR VE VAKUR BİR GENÇLİK VAR' Erdoğan, “Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Üstad'ın çektiği çilelerin hiçbiri boşa gitmemiş. Ektiği tüm tohumlar çiçek açmış, filiz vermiş, hamdolsun meyveye durmuştur. Türk milletini ruh kökünden koparmak isteyenler rahatsız olsalar da, bugün diline, dinine, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir gençlik var. Bugün tarihini bilen, köklerine inen, milli kimliğini tüm veçheleriyle idrak eden bir gençlik var. Bugün, geçmişten aldığı ruh ve mirası geleceğe aktarma kararlılığına sahip, cesur ve vakur bir gençlik var. Türkiye Yüzyılı'nın kilometre taşları, hamdolsun, işte bu gençliğin azmiyle, eserleriyle, çalışmalarıyla ve vizyonuyla tek tek yerlerine oturtuluyor. Bilimden kültür ve sanata, savunma sanayiinden diplomasiye, sivil toplum ve iş dünyasından siyasete, bu gençlik, müessir ve muteber Türkiye'nin geleceğini inşa ediyor" ifadelerini kullandı.   'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ GENÇLERE EMANET EDECEĞİZ' Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz de eserlerimizle, hizmetlerimizle, projelerimizle bu gençliğin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bugüne kadarki en büyük eserimizi, yani terörsüz Türkiye'yi, inşallah çok yakında, çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz. Tıpkı merhum Üstadımız gibi, bu eseri de bu ülkenin gençlerine emanet edeceğiz. Huzurun, refahın, istikrarın olduğu aydınlık geleceğe hep birlikte ilerleyeceğiz" dedi. Erdoğan, Necip Fazıl'ın bir anısını hatırlatarak, “Rabbim bizleri, büyük bir tutkuyla bağlı olduğumuz İstanbul'a hizmet etmekten, bu aziz şehir için eser ve hizmet üretmekten alıkoymasın, diyorum. Güzel bir hatırası var. O da Hakimin, Üstad'a laf attığı bir anda 'Nedir bu, devamlı seninle böyle karşı karşıya mı olacağız?' deyince, Üstad'ın cevabı çok manidardır. 'Siz burada hancı ben de yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım.' Evet bu mesele han ve yolcu meselesi. Birileri hancı bizler de yolcu oldukça bizler de bu hana çok uğrarız" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine Necip Fazıl Kısakürek'in 'Canım İstanbul' şiirini okuyarak son verdi. (DHA)
'BİR Şiir Bir Hayat-Canım İstanbul' sergisinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul gibi; tarihiyle, kültürüyle, eşsiz tabii güzellikleriyle göz bebeğimiz olan nadide bir şehirde yaşamanın bahtiyarlığı içindeyiz. İstanbul, binlerce yıllık medeniyetimizin köklerini içinde barındıran muhteşem ve muazzam bir çınardır. İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin sakini, hizmetkarı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul'u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz" dedi.

Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı tarafından hayata geçirilen 'Bir Şiir Bir Hayat' serisinin 4'üncüsü olan 'Canım İstanbul' sergisinin açılışı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleşti. Programa ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, milletvekilleri, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Partili belediye başkanları ve Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören de katıldı.

 

'BUGÜN BİLE KİTLELERE TESİR EDEN NECİP FAZIL'I RAHMETLE YAD EDİYORUM'

Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstadın aziz hatırasına dört elle sarılarak bu kapsamlı sergiyi hayata geçiren Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfımızın tüm mensuplarına yürekten teşekkür ediyorum. Bu önemli etkinliğin özellikle de düzenlenmesinde; ülkemiz, kültür-sanat camiamız ile ilim, fikir ve edebiyat dünyamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Üstadım yalnızca şahsi hatırasını değil, fikri ve edebi külliyatı ile dava şuurunu da tüm ihtişamıyla bugünlere taşıyan vakfımızın her bir mensubunu tebrik ediyorum. Yarın, üstadımızın aramızdan ayrılışının 42'nci yılını idrak edeceğiz. Vefatının üzerinden 42 sene geçmesine rağmen; eserleriyle, fikirleriyle, ufku ve mücadele azmiyle bugün bile kitlelere tesir eden, yön veren, yol gösteren üstat Necip Fazıl'ı bir kez daha rahmetle yad ediyorum" ifadelerini kullandı.

 

'İSTANBUL'LA NE KADAR İFTİHAR ETSEK AZDIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023'te ebediyete uğurladığımız ve bu kıymetli serginin ilk tohumlarını eken Mehmet Kısakürek'e de Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Mevla hem üstadımızın hem de mahdumlarının kabirlerini pür nur, mekanlarını inşallah cennet eylesin diyorum. İstanbul gibi; tarihiyle, kültürüyle, eşsiz tabii güzellikleriyle göz bebeğimiz olan nadide bir şehirde yaşamanın bahtiyarlığı içindeyiz. İstanbul, binlerce yıllık medeniyetimizin köklerini içinde barındıran muhteşem ve muazzam bir çınardır. İstanbul'la ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin sakini, hizmetkarı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul'u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz. Böyle bir serginin, gerek teknik imkanları gerekse mütevazılığı bakımından son derece başarılı olduğunu burada özellikle ifade etmek istiyorum. Yapay zeka ve ses klonlama gibi pek çok dijital yeniliğin kullanıldığı sergiyle; bir yandan üstadın mısraları eşliğinde tarihi İstanbul manzaraları seyredilirken, diğer yandan maziye yakinen şahitlik edilecek. Sergiyi ziyaret eden vatandaşlarımız, hem rahmetli Necip Fazıl'ın hem de merhum Mehmet Kısakürek'in hatıralarını ileri teknolojinin sunduğu imkanlarla kendi seslerinden dinleyebilecek. Üstada yöneltilen sorular, yine üstadın kendi sesiyle, o kendine has üslubuyla cevaplanacak. 'Ruhunu eritip de kalıpta doldurmuşlar, onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.' Bu mısralarla İstanbul'u zihnimize, kalbimize nakşeden üstadın ve kıymetli oğullarının ruhu, inşallah bu sergiyle bir kez daha şad olacak diye ümit ediyorum. Bu güzel ve anlamlı etkinliğin hepimiz için hayırlar getirmesini diliyor, emeği geçen herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum" dedi.

Erdoğan, “Şu gerçeği evvela sizlerle paylaşmak arzusundayım. Milletlerin kıymeti, zenginliği ve derinliği; tarihe ve medeniyete yaptıkları katkılar kadar, sinesinden çıkardıkları yazarlarla, şairlerle, ilim ve tefekkür insanlarıyla mizana vurulur. Eserleriyle, düşünceleriyle, geleceğe bıraktıkları izlerle bu insanlar, aynı zamanda 'Necip' olma hasletini, yani asaleti de bünyelerinde taşır. Bu bakımdan, asalet yalnızca milletlere has bir vasıf değildir. Fikrin ve şahsiyetin de bir asaleti vardır. İşte 'Necip' ismiyle müsemma olan Üstad, bu asilliğin, bu yüksek fikri mertebenin en mümtaz hamillerinden biridir. O sindirilmiş, ürkütülmüş, bastırılmış, bilhassa tek parti döneminde faşizmin her türlüsüne muhatap olmuş bir milletin, kendisine gelmesini, asaletini tekrar hatırlamasını, yeniden özgüven kazanmasını sağlamıştır. Merhum Necip Fazıl; şiirleriyle, nesirleriyle, tüm eserleriyle daima ötelerin, ferdaların, bir anlamda Sidretü'l-Münteha'nın peşinde olmuştur. Üstadın sezişi, duyuşu, hissiyatı ve meselelere hakimiyeti onu muasır ve muarızlarından hep farklı kılmıştır. Zekasının keskinliğini, sözünün sarahatini, kalemiyle, kelamıyla, dava ve iddiasıyla ortaya koydu. Şiirlerinde zaman ve mekanı, eşya ve insanla terkip etti, mistik bir ürpertiyle birleştirdi. Ferdi ve toplumu hiçbir zaman birbirinden ayırmadı" şeklinde konuştu.

 

'ÇİLE' TIPKI MÜCADELE GİBİ, HAYATINDAN HİÇ EKSİK OLMADI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu hususu da özellikle ifade etmek durumundayım. Üstadın nazarında, cemiyetin rüyası olan şiir; duygu ve düşüncenin, biri ötekini boğmadan, gölgede bırakmadan, uyum içinde bir araya getirdiği sanatın adıdır. O inci olduğu kadar rafine, girift olduğu kadar naif bir dille geçmişi omuzlayıp geleceğe seslendi. Bu noktainazar, Üstadın İstanbul'a olan bakışını da etkilemiştir. Kendisine 'Sultânu'ş-Şuarâ' unvanının verildiği toplantıda, tam 45 yıl önce şu cümleleri kurmuştur; 'Yunus Emre'de mâverâî hasret, Fuzûlî'de beşerî rikkat, Bâkî'de sultânî haşmet, Nef'î'de hamâsî belâgat, Nedim'de garâmî hassasiyet, Şeyh Gâlip'te bediî zarafet.' Ve hepsinde teker teker, bu kıymetlerin her biri, bunlar alacakaranlıkta İstanbul'a bakarken, kubbe ve minare şeklindeki silüetlerini gördüğümüz devlerdir. Metafizik temel üzerinde fizik, plastik ve ideolojik nakışlarını abideleştirmiş bir devlet-i ebed müddetin edebiyattaki işaretçileridir. Evet, ona göre eser vermenin ilk şartı, fikrin çilesini çekmekti. Çileye talip olmadan sahil-i selâmete varılamaz, nefsin hırslarına gem vurulamaz, insanın anlam arayışı nihayet bulamazdı. Üstad, son nefesine kadar hep bunun kavgasını verdi. 'Çile' tıpkı mücadele gibi, hayatından hiç eksik olmadı. Hafızalarımıza kazınan 'Çile' şiirinde Üstad, bu hususu bakınız nasıl dile getiriyor. 'Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş. Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki ateşte cımbız da yokmuş. Fikir çilesinden büyük işkence" dedi.

 

'KURDUĞU CEMİYETLE ANADOLU'YU ADIM ADIM GEZDİ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstad Necip Fazıl, büyük bir şair ve mütefekkir olmanın yanı sıra, büyük bir mefkürenin mihmandarlığını, Büyük Doğu davasının sancaktarlığını yapan bir aksiyon adamıydı. Kurduğu cemiyetle Anadolu'yu adım adım gezdi, gençlerle bir araya geldi. Bir iman merkezi etrafında toplananlar olarak tarif ettiği milletimizi, ruh kökleriyle yeniden buluşturmak için ömrü boyunca çalıştı, didindi, cehd etti. Tabii bu kutlu yürüyüşte, devrin kibir abidelerinin de radarına girdi. Sayısız takibata uğradı, zindanlara atıldı, dergileri toplatıldı. Fakat Üstad hiçbir zaman korkmadı, yılmadı, yeise kapılmadı. Ön ve ard, sağ ve sol, bin yolda yol; bu yol emir. Öl yahut ol. Ne bir harf, ne kelam. Es-selam, es-selam nidalarıyla istikametten bir an olsun ayrılmadı. Onun rahle-i tedrisinden geçen herkes, kendisinde köklü bir mazinin, yüklü bir medeniyetin, paha biçilmez bir mirasın mücevherlerini görmüştür. Onunla yoldaşlık edenler, ilimle, bilgiyle, şuurla mücehhez olmuşlardır. Elbette bir dava adamı olarak Üstad'ın en büyük hayali, 'Kim var?' diye seslenildiğinde sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diye ortaya çıkacak bir gençliğin yetişmesiydi. Necip Fazıl'ın yetişmesi için ömrünü vakfettiği gençlik; zalime Yavuz, mazluma Yunus olan, özgüven ve vicdan sahibi bir gençlikti" diye konuştu.

 

'BUGÜN CESUR VE VAKUR BİR GENÇLİK VAR'

Erdoğan, “Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Üstad'ın çektiği çilelerin hiçbiri boşa gitmemiş. Ektiği tüm tohumlar çiçek açmış, filiz vermiş, hamdolsun meyveye durmuştur. Türk milletini ruh kökünden koparmak isteyenler rahatsız olsalar da, bugün diline, dinine, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir gençlik var. Bugün tarihini bilen, köklerine inen, milli kimliğini tüm veçheleriyle idrak eden bir gençlik var. Bugün, geçmişten aldığı ruh ve mirası geleceğe aktarma kararlılığına sahip, cesur ve vakur bir gençlik var. Türkiye Yüzyılı'nın kilometre taşları, hamdolsun, işte bu gençliğin azmiyle, eserleriyle, çalışmalarıyla ve vizyonuyla tek tek yerlerine oturtuluyor. Bilimden kültür ve sanata, savunma sanayiinden diplomasiye, sivil toplum ve iş dünyasından siyasete, bu gençlik, müessir ve muteber Türkiye'nin geleceğini inşa ediyor" ifadelerini kullandı.

 

'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ GENÇLERE EMANET EDECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz de eserlerimizle, hizmetlerimizle, projelerimizle bu gençliğin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bugüne kadarki en büyük eserimizi, yani terörsüz Türkiye'yi, inşallah çok yakında, çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz. Tıpkı merhum Üstadımız gibi, bu eseri de bu ülkenin gençlerine emanet edeceğiz. Huzurun, refahın, istikrarın olduğu aydınlık geleceğe hep birlikte ilerleyeceğiz" dedi.

Erdoğan, Necip Fazıl'ın bir anısını hatırlatarak, “Rabbim bizleri, büyük bir tutkuyla bağlı olduğumuz İstanbul'a hizmet etmekten, bu aziz şehir için eser ve hizmet üretmekten alıkoymasın, diyorum. Güzel bir hatırası var. O da Hakimin, Üstad'a laf attığı bir anda 'Nedir bu, devamlı seninle böyle karşı karşıya mı olacağız?' deyince, Üstad'ın cevabı çok manidardır. 'Siz burada hancı ben de yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım.' Evet bu mesele han ve yolcu meselesi. Birileri hancı bizler de yolcu oldukça bizler de bu hana çok uğrarız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine Necip Fazıl Kısakürek'in 'Canım İstanbul' şiirini okuyarak son verdi. (DHA)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.