Durun hemen 'bu mübarek ayda bu başlıkta neyin nesi?' deyip, kızmayın. Çünkü yazımın bugünkü konusu, art niyetli düşünen sizin anladığınız şekilde değil, tam tersi önemli bir sorunu siz okurlarım ve ilgili, yetkililerin başlığın hatırı için, yazımda anlatılmak isteneni okuyup, bilmeniz ve ne kadar haklı, bir o kadar önemli konu olduğu için ele alacağım. Evet, Rusya'nın şiddetini arttırarak teslim almaya çalıştığı Ukrayna'nın direnişi, KIlıçdaroğlu'nun Millî Eğitim Bakanlığından sonra hayvancılık yapılan bölgelerde kendisi değil, levhası bile görülmeyen Et ve Süt Kurumuna alınmaması gibi gündemi hızla değiştiren onca konu arasında adeta güme giden diğer önemli bir sorunda 300 bin'e yakın insanın bulunduğu ve genel af beklediği Corona'nın yanında Uyuz hastalığının had safha da olduğu cezaevlerinin durumuna dikkat çekeceğim. Gerçi bu ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar dahil birçok konuya yani toplumsal barışa ilaç gibi gelecek olan Genel Af isteminin de her geçen gün daha çok arttığını ama bununda var olan onca değil, yüzlerce ciddi sorun gibi görmezden gelindiği bir siyasi atmosferde ne anlatsak, ne yazsak çare olur mu bilmem ama ben yine de işimi, gazeteciliğimi yaparak, 'en azından ben görevimi yapayım' diyor ve bu konuda yani Genel Af ısrarımı, cezaevlerinde yaşananları bir kez daha dillendirmeye çalışacağım. 2016 yılından beri Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski DTP Eş Genel Başkanı ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un yakalandığı hastalık sonucu bir çok tutuklu ve hükümlü gibi ölüm döşeğinde çırpındığı,  AHİM'in verdiği kararlara rağmen bırakılmayan Demirtaş ve onun gibi siyasilerin yanında 'Kader mahkûmu' diye adlandırılan insanların bulunduğu cezaevlerinin artık yük taşıyamaz halde olduğunu  başta, 24 Eylül 2018 tarihinde TBMM’ye sunduğu “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi”ni meclise verip sonrada geri çeken ve kamuoyunda 'af yasası' olarak bilinen  MHP olmak üzere büyük ortağı ve 'Barış süreci' adı verilen bir sürece elini değil, başını koyan ama başta ulusalcılar olmak üzere bazılarının ortalığı velveleye vermesi yüzünden buzluğa kaldırılan sürece imza atan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanının başında olduğu büyük iktidar ortağı iyi bilmelidir. Çünkü yıllar önce memleketim Ardahan'da cezaevine giden bir kadın avukatın erkek gardiyanlarca arandığı haberini yaptıktan sonra bu saçma uygulamaya son verip, işe aldığı kadın gardiyanlarla bu sorunu çözen aynı iktidar bugün 'Sütyenleri çıkarın' denen cezaevlerinin adeta dolup, taştığı ve yaşanan sorunlar dolayısıyla her an patlayacak ve Hawaii bölgesinde bulunan en büyük yanardağ Mauna Loa yanardağı gibi homurdandığını duymalı, görmeli. Çünkü MHP'nin seçimler öncesi gündeme getirtip, meclise sunduğu sonrasında 30 bin insanın yattığı Silivri'de belediye başkanlığı kazanmasının ardından büyük ortağının 'geri çek' demesiyle geri çektiği “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi'nin bile artık yeterli gelmediği alenen görülen ve toplumsal barışı, ekonomik sorunları, iç barışı ve seçimlere olumlu etki yapacağına  inandığım ve iddia ettiğim bir genel affın gerekliliğidir.. Çünkü, pandemi, uyuz hastalığı gibi birçok sorunla baş başa bulunduğu iddia edilen, seslendirilen  ülkemde tutuklu yakınlarını görmeye giden kadın ziyaretçilerin kontrol noktalarını yani XR cihazlarından geçebilmeleri için ses çıkaran demir telli sutyenlerinin çıkartılıp, açıkta naylon leğene konulup, geçildiği ve başta gardiyanlar olmak üzere o anda aynı sırada bulunan erkeklerin hangi kadının hangi renk, hatta kaç numara sütyen taktıklarının utanılarak teşhir edilip, görüldüğü bir ülkede bu kadar sıkı önlemlerin yanında tüm topluma nefes verecek hak/hukuk, adalet, insan hakları gibi 'atsa atsa Erdoğan atar' denen bir adıma, bir karara, bir genel affa ve şu günlerde bir hayli sıkıntı da olan topluma olduğu gibi cezaevlerini de sıkmış durumda biline.