deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Cevdet Yılmaz: Enflasyon 2026'da tek haneye çekilecek

Ekonomi 11.12.2023 - 14:49, Güncelleme: 11.12.2023 - 14:49
 

Cevdet Yılmaz: Enflasyon 2026'da tek haneye çekilecek

Meclis'te 2024 yılı bütçe görüşmelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyonun 2026'da tek haneye düşeceğini açıkladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), 2024 yılı bütçe görüşmeleri başladı. 14 gün sürecek mesaide 2024 yılı bütçesi görüşülecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında Meclis'te açıklamalarda bulundu. Cevdet Yılmaz, enflasyonun 2026'da tek haneye düşeceğini belirtti. Yılmaz'ın konuşması şöyle: "Küresel enflasyonist etkilerin hissedildiği 2022 yılı Ekim ayında yurtiçi tüketici enflasyonu, özellikle kur gelişmeleri, küresel arz kısıtlamaları, artan kredi büyümesi ile canlı iç ve dış talebin etkisiyle son yılların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Türkiye ekonomisinde 2022 yılı sonunda TÜFE yıllık artış oranı, baz etkisi yanı sıra küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki gelişmelerle birlikte yüzde 64,3 olarak gerçekleşmiştir. 2023 yılında, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, hizmet enflasyonundaki katılık, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, vergi düzenlemeleri ve maliyet baskılarına bağlı olarak güçlenen atalet etkisi enflasyon görünümünde belirleyici olmuştur.   Bu bağlamda, 2023 yılı Haziran ayında başlatılan parasal ve miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi uygulamaları ve makroihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesiyle enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması hedeflenmiştir. Para ve maliye politikaları arasındaki şeffaf ve güvenilir eşgüdüm ile 2024 yılının ikinci yarısından sonra enflasyonda yıllık bazda belirgin bir düşüş beklenmekte, bu dönemden itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine geçilmesi öngörülmektedir. Nitekim açıklanan güncel veriler son aylarda bir düşüş eğiliminin başlamış olduğunu göstermektedir. 2022 yılında açıklanan aylık enflasyon oranlarının ortalaması yüzde 4,26 düzeyindeyken son üç ayda açıklanan aylık enflasyon oranları ortalaması yüzde 3,82 düzeyindedir. 'TEK HANEYE ÇEKİLECEK' Bu oranının önümüzdeki aylarda enflasyon oranlarının açıklanmasıyla daha da düşeceğini öngörmekteyiz. Bu süreçte, dezenflasyon politikalarımızın devamlılığı sağlanarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon yeniden tek haneye çekilecektir. Bu doğrultuda, enflasyonu istikrarlı ve tek haneli seviyelere çekmek için tüm politika araçlarını kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz. Dünya geneli ekonomik görünümdeki sorunlar ve jeopolitik gerilimlere rağmen dış ticarette pazar payımızı artırmayı sürdürüyoruz. 2000'li yılların başında 30 milyar dolar seviyesindeki ihracatımız, 2022 yılında 254,2 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. Bu dönemde ülkemizin dünya ihracatından aldığı pay da artış eğilimi göstermiştir. Dünya genelindeki mal ihracatındaki payımız 2000'li yılların başında yüzde 0,4 düzeyinde iken 2021 yılında ilk kez yüzde 1'in üzerine çıkmış, 2023 yılı ikinci çeyreğinde ise çeyreklik bazda yüzde 1,05'e yükselmiştir. 2023 yılında, Kovid-19 sonrası dünya genelinde uygulanan genişletici politikaların yerini daraltıcı politikalar almış, küresel büyüme ve ticarette ivme kaybı yaşanmıştır. Bu dönemde, özellikle ana ihracat pazarımız olan Avrupa bölgesinde ekonomik aktivitede yavaşlama gözlenmiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ocak-Kasım ayları arasındaki ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7'lik düzeyde artmıştır. Orta Vadeli Program tahminimize yakın seyreden ihracat değerimizi ilerleyen yıllarda daha üst seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz. İthalat tarafında ise yılın ilk aylarındaki artış eğiliminin tersine döndüğü görülmektedir. Bu eğiliminin devam etmesiyle cari işlemler dengemizde son aylardaki olumlu görünümün sürmesini bekliyoruz. Cari işlemler açığındaki Mayıs ayı sonrasında yaşanan toparlanma, aylık bazda iki defa cari işlemler fazlası verilmesini, mal ve hizmet ticaretine ilişkin dış dengenin iyileşmesini sağlamıştır. Önümüzdeki süreçte cari işlemler dengesi açığının azalmaya devam etmesi öngörülmektedir. 2023 yılı Ocak-Eylül dönemi cari işlemler açığı 40,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ekim ayında ise cari işlemler dengesinin fazla vereceği tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda, yılsonunda cari işlemler açığının 42,5 milyar dolar olan Orta Vadeli Program tahmin değerinin bir miktar üzerinde de olsa yakın bir gerçekleşme yaşanacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, cari işlemler dengesinin milli gelire oranının da Orta Vadeli Program tahmini olan yüzde 4'e yakın bir oranda gerçekleşmesi beklenmektedir. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimiz doğrultusunda, büyümede dengelenme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemler açığını kalıcı olarak düşürme yolunda çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu kapsamda yüksek teknoloji ürünlerinin üretimine yönelik yatırımlarımızı, ihracatçılarımızın finansmana erişimini ve hizmet ihracatımızı güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz. Son dönemde attığımız emin adımlarla, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programını yeniden yapılandırarak hayata geçirdik. Buna göre, yatırım projeleri için teknoloji/strateji puanları dikkate alınarak, toplam yatırım tutarı en az 1 milyar lira olan yatırım projelerine aracı bankalar kanalıyla Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi tahsis edilebilecektir. Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit tahsis edilmesi öngörülmektedir. İlave olarak, ihracatçılarımıza destek olmak üzere, Eximbank'ın sermayesini artırarak günlük reeskont kredi limitini 10 katına çıkarmak suretiyle 3 milyar liraya yükseltmiş bulunuyoruz. Aynı zamanda, Kredi Garanti Fonu uygulamasında ihracat yapan ve ithalata bağımlılığımızı azaltma yönünde üretim yapan KOBİ'leri önceliklendirmeyi sürdürüyoruz. Eylül ayında kredi garanti limitini KOBİ'ler için 100 milyon liradan 150 milyon liraya yükseltirken; KOBİ dışı büyük işletmeler için 350 milyon liradan 500 milyon liraya çıkarmış bulunuyoruz. Bütçe performansındaki iyileşmeler ile birlikte oluşacak mali alanla da öncelikli olarak yatırım, ihracat ve sosyal refahı arttırıcı harcamalara tahsis edecek ve bununla birlikte kamu harcamalarında en üst düzeyde tasarrufa ve verimliliğe önem vereceğiz. Enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımların atıldığı bu dönemde, işgücü piyasalarımız olumlu görünümünü korumakta, ekonomimiz istihdam oluşturma kabiliyetini güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Genç istihdam da dâhil olmak üzere istihdam artmakta, işsizlik oranları gerilemeye devam etmektedir. 2023 yılında, yaşanan deprem felaketi sonrasında, işgücü piyasasında alınan önlemler sayesinde, istihdam kaybının sınırlı düzeyde kalması sağlanmıştır. Bu kapsamda, deprem ve emeklilik ile ilgili düzenlemeler sonrasında, mevsim etkilerinden arındırılmış aylık verilere göre Ocak-Eylül döneminde istihdam 504 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,9 puan azalarak yüzde 9,1'e gerilemiştir. Bugün, konuşmamın hemen öncesinde açıklanan, Ekim ayına ait en son güncel işsizlik oranı ise yüzde 8,5 olmuştur. Bu oran Kasım 2012'den bu yana 11 yılın en düşük oranıdır. Bu eğilimler doğrultusunda ve yılın dördüncü çeyreğine ilişkin bazı öncü göstergeler ışığında 2023 yılı geneli için işsizlik oranının da Orta Vadeli Programda öngördüğümüz yüzde 10,1'den daha düşük bir seviyede, tek haneli olarak gerçekleşeceğini beklediğimizi de ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde daha güçlü ve daha müreffeh bir Türkiye için işsizlikle mücadeledeki kararlılığımızı ve istihdam dostu politikalar izlemeyi sürdüreceğiz. Bu doğrultuda, On İkinci Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı gibi temel politika belgelerimizde, istihdamın ve işgücüne katılımın artırılması temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır. İşgücü piyasasını doğrudan etkileyen istihdam teşviklerinin ve yapısal dönüşüm adımlarının etkisiyle işgücü piyasası göstergelerindeki iyileşmenin daha da hızlanması beklenmektedir. Böylelikle, gelecek beş yılda istihdamın yıllık ortalama 1 milyon kişi artış göstermesi ve 2028 yılında işsizlik oranının yüzde 7,5'e gerilemesi hedeflenmektedir. Türkiye ekonomisi güçlü yapısını sadece yatırım, istihdam, ihracat ve büyümeyle değil, aynı zamanda finansal yapısının sağlamlığıyla da korumaktadır. Bankacılık sektörümüz riskleri yönetebilecek bir esneklikte faaliyetlerini sürdürmektedir. Sektör Ekim ayında yüzde 18,4'e ulaşan sermaye yeterlilik rasyosuyla güçlü bir sermaye yapısı sergilemeye devam etmektedir. Vatandaşlarımızın tasarrufları değerlendirilirken sadece kâr odaklı olunmaması, mali riskler gözetilirken toplumun yararına olan faaliyetlerin finansmanının ihmal edilmemesi de önem arz etmektedir. Dünya ölçeğinde finansal sektörün çevresel, sosyal ve yönetişim bağlamında nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği gündemdeki yerini korumaktadır. Bu bağlamda da bankalarımız tarafından faaliyetlerinde toplum yararının gözetilmesi önemli ve öncelikli bir konudur. Toplumsal Yatırım Notu çalışması ile tasarruflarımızın toplumun yararına olan ihracat, yatırım, sosyal konut, kentsel dönüşüm, gençler ve kadınlar öncelikli olmak üzere girişimcilik gibi toplumun ihtiyaç duyduğu öncelikli alanlarda değerlendirilmesi ve Türk lirasının önceliklendirilmesinin Merkez Bankamız tarafından desteklenmesi gündemdedir. Önümüzdeki dönemde katılım finansa yönelik uygulamaları ve mevzuat altyapısını daha da geliştirecek, sektörün reel sektöre katkısının daha da artırılmasını temin edeceğiz. Diğer taraftan, tüm dünyada ön plana çıkan sürdürülebilir finansman ihtiyacı için On İkinci Kalkınma Planında da yer verildiği üzere Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel kriterleri gözeterek sürdürülebilir finans alanında sektörümüzün kurumsal kapasitesini güçlendireceğiz. Bu kapsamda, dünyada giderek yaygınlaşan yeşil finans yanında sosyal etki tahvilleri ve mavi bonolar gibi etki yatırımı araçları yoluyla finansal sistemimizi geliştireceğiz. Son dönemde uyguladığımız politikaların etkisiyle yatırımcı güveni artmış, ülkemizin CDS primi belirgin bir şekilde gerilemeye başlamıştır. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. 2023 Mayıs sonu itibarıyla, 98,5 milyar dolar seviyesinde olan Merkez bankası rezervleri de 1 Aralık tarihi itibarıyla toplam 140,1 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesinde gerçekleşmiştir. Fiyat istikrarını sağlamaya yönelik adımlar kademeli olarak uygulamaya alınırken devam eden jeopolitik risklere rağmen Türkiye'nin 5 yıllık CDS primi gerilemeye devam etmektedir. primi 350 baz puanın altına gerileyerek, Mart 2021'den sonraki en düşük seviyelerde seyrini sürdürmektedir. 6 Aralık itibarıyla Türkiye'nin 5 yıllık CDS primi 334,5 seviyesindedir. Fiyat istikrarının korunması finansal istikrarın sağlanması açısından da en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu amaçla parasal sıkılaştırma sürecine devam ediyor, makroihtiyati çerçevede de sadeleşme yolunda adımlar atmayı sürdürüyoruz. Parasal sıkılaştırma ve makroihtiyati politikalarda sadeleştirme sürecinin bir sonucu olarak TL mevduatın payında son 5 ayda artış eğilimi görülmüştür. Uluslararası Ödemeler Bankası veri tabanına göre, Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı 2023 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 puan gerileyerek yüzde 33,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, ilgili oran gelişmekte olan ülke ortalaması olan yüzde 66,1 seviyesine göre oldukça düşük düzeyde bulunmaktadır. Hanehalkı borçluluğunda da Türkiye benzer şekilde gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre düşük bir riskliliğe sahiptir. Uluslararası Ödemeler Bankası verilerine göre, 2023 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye'de hanehalkı borcunun GSYH'ya oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,5 puan azalarak yüzde 11,8'e gerilemiştir. Aynı dönemde, gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklı ortalaması ise yüzde 47,4 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin reel sektör borcunun GSYH'ya oranı, 2022 yılı ikinci çeyreğine göre 11,1 puan azalarak 2023 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 55,7'ye gerilemiştir. Çin hariç gelişmekte olan ülke ortalaması ise aynı dönemde yüzde 60,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, Türkiye AB tanımlı genel yönetim borçluluk seviyesi açısından benzer ülkelere göre olumlu ayrışmaktadır. AB tanımlı genel yönetim borç stoğumuzun GSYH'ya oranı 2023 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 34 ile birçok ülkenin oldukça altında seviyelerde kalmaya devam etmektedir. AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 83,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. '2024 YILINDA 595 MİLYAR LİRA VERGİ İSTİSNASI ÖNGÖRÜYORUZ' Depreme yönelik harcamalar nedeniyle bir miktar artış gösterse de, bu oranın 2023 yılsonu itibarıyla AB ülke ortalamasının oldukça altında kalmaya devam etmesi beklenmektedir. Konuşmamın bu bölümünde 2022 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifine ilişkin temel büyüklükleri sizlerle paylaşmak istiyorum. 2022 yılında; • Bütçe giderleri 2 trilyon 943 milyar lira, • Bütçe gelirleri 2 trilyon 800 milyar lira, • Bütçe açığı 143 milyar lira, • Faiz dışı fazla 168 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü üzere, bütçe açığının milli gelirimize oranı 2022 yılında yüzde 1 düzeyinde gerçekleşerek, gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülkeden olumlu yönde ayrışmıştır. Bu oran Maastricht Kriterlerinin oldukça altında olup, 2022 yılında bütçe açığının GSYH'ya oranı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalaması yüzde 3,3 olarak gerçekleşmiştir. Ülke bazında bakıldığında, söz konusu oran İtalya'da yüzde 8, İzlanda'da yüzde 4,1, Birleşik Krallık'ta yüzde 4,7, Fransa'da yüzde 4,8, Almanya'da yüzde 2,5 olmuştur. 2023 yılı sonunda; • Merkezi yönetim bütçe giderlerinin 6 trilyon 563 milyar lira, • Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 4 trilyon 930 milyar lira, • Bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar lira, • Faiz dışı açığın 987 milyar lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Orta Vadeli Programda bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 6,4 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmüş olup, yılsonunda gelir ve harcama gerçekleşmelerine bağlı olarak bu oranın yüzde 6'nın altında gerçekleşmesi beklenmektedir. 2023 yılında meydana gelen deprem felaketi için öngördüğümüz 762 milyar lira tutarındaki harcamalar hariç tutulduğunda ise, bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 3,4 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte, gelir tahsilatımızdaki olumlu görünüm ile bu oranın yüzde 3,4'ten daha düşük seviyede gerçekleşmesini bekliyoruz. Konuşmamın devamında, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı da dahil edildiğinde, 227 adet kamu idaresinin bütçelerinin yer aldığı 2024 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu teklifimize ilişkin temel büyüklüklere değinmek istiyorum. 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde öngörülen bütçe giderleri 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirleri 8 trilyon 437,1 milyar lira olarak öngörülmüş olup, bütçe açığının GSYH'ya oranı yüzde 6,4 olarak hedeflenmektedir. Asrın Felaketi sonrasında deprem hasarlarının giderilmesi ve afet risklerinin azaltılması amacıyla 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira harcama yapılması planlanmaktadır. Bu harcamaların GSYH'ya oranı yüzde 2,5 olarak hesaplanmakta olup söz konusu harcamalar hariç tutulduğunda bütçe açığının GSYH'ya oranı yüzde 3,9 seviyesinde öngörülmektedir. Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz ile Kesin Hesap Kanunu Teklifimizin Komisyonumuza sunuşu esnasında, Sayıştay Başkanlığı tarafından hazırlanan idare denetim raporlarına ve bu raporlara ilişkin genel değerlendirmelerimize de değinmek istiyorum. Sayıştay Başkanlığımız 2022 yılında, merkezi yönetim kapsamında toplam 198 kamu idaresinin denetimini gerçekleştirmiş olup Genel Raporlar ve merkezi yönetim kapsamında olmayan kurumlar da dâhil olmak üzere Meclisimize toplam 226 Rapor sunmuştur. Sayıştay tarafından 2022 yılında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ilişkin toplam 1.070 bulgu tespit edilmiştir. 2021 yılı raporlarında 1.614 olan bulgu sayısı, titizlikle yapılan iyileştirme, düzeltme ve alınan diğer tedbirlerle 1.070'e düşürülmüştür. İdare denetim raporlarında bulgu konusu yapılan hususlara bakıldığında; başta muhasebe kayıtlarında yapılan hatalardan kaynaklanan tespitler olmak üzere, kamu idarelerine ait taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarında yapılan hatalar ile personel mevzuatına ilişkin iş ve işlemlerde yapılan hataların ön plana çıktığını görüyoruz. Söz konusu hatalardan kaynaklanan bulguların en aza indirilmesi için merkezi yönetim kapsamında eğitim, sistem güncellemeleri ve mevzuat düzenlemeleri başta olmak üzere gerekli tedbirleri alıyoruz. Yine 2021 yılında Sayıştay tarafından tespit konusu edilen, merkezi yönetim kapsamındaki idarelerden faaliyet raporu yayımlamayan kamu idaresi sayısı 4 iken, 2022 yılında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerimizin tamamının faaliyet raporu yayınlaması sağlanmış ve raporlar kamuoyuyla paylaşılmıştır. Hükümetlerimiz döneminde, son 21 yılık süreçte, mali disiplin anlayışımıza kararlılıkla devam ederken, bütçelerimizi de hizmet bütçeleri olarak hazırlayıp uyguladık. Bu dönemde de aynı anlayışla hazırladığımız bütçe teklifini Yüce Meclisimizin takdirine sunuyoruz. Şubat ayında meydana gelen depremler, 14 milyon insanımızın yaşadığı, 11 ilimizi, 124 ilçemizi, 6 bin 929 köy ve mahallemizi doğrudan etkileyen, tarım ve sanayi üretimimizin, tarihi ve kültürel mirasımızın beşiği olan bir bölgede büyük bir yıkıma neden olmuştur. Yıkımın ekonomimize maliyetine dair ilk tahmin, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın hazırladığı rapora göre, 104 milyar dolar düzeyindedir. Depremin ilk anından itibaren acil müdahale kapsamında devletimizin bütün imkânları seferber edilmiş, deprem bölgesindeki ihtiyaçların karşılanması için yoğun çaba sarf edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, AFAD, TOKİ, belediyelerimiz, valilerimiz ve ilgili kurumlarımız depremin açmış olduğu yaraların hızla sarılması amacıyla koordineli bir şekilde çalışmıştır. Depremzedelerimize yönelik taşınma, kira ve nakdi yardım destekleri hızlı bir şekilde temin edilmiştir. Bölgede yaklaşık 6,6 milyon bağımsız bölüm içeren 2,4 milyon civarı yapının hasar tespiti yapılmış olup deprem sonrası kalıcı konutların ilk temeli 28 Şubat 2023 tarihinde, oldukça kısa bir zaman zarfında atılmıştır. İlk konutların teslimi de depremden yalnızca bir buçuk ay sonra, 23 Mart 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilmiştir. Depremden etkilenen illerimizde 30 Mayıs 2023 tarihinde başlayan Hak Sahipliği sürecinde 767.430 talep değerlendirilmiş olup, taleplerin tümü ilgili komisyonlar tarafından incelenmiştir. Bu taleplerin 441.862'si kabul edilmiş olup, diğer hak sahipliği başvuruları, yargısal süreçlerin tamamlanmasının ardından netleşecektir. Afetten zarar gören şehirlerimizde yaptığımız istişareler sonucunda zemin etütleri yapılmış güvenli yerlerde Yerinde Dönüşüm projesini de başlattık. Hibe ve kredi desteği vererek vatandaşlarımızın evlerini yerinde yenilemelerini sağlıyoruz. Bunu yaparken öncelikle depremden zarar gören şehir merkezlerimizin tekrar canlandırılmasını hedeflemekteyiz.  
Meclis'te 2024 yılı bütçe görüşmelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyonun 2026'da tek haneye düşeceğini açıkladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), 2024 yılı bütçe görüşmeleri başladı.

14 gün sürecek mesaide 2024 yılı bütçesi görüşülecek.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında Meclis'te açıklamalarda bulundu.

Cevdet Yılmaz, enflasyonun 2026'da tek haneye düşeceğini belirtti.

Yılmaz'ın konuşması şöyle:

"Küresel enflasyonist etkilerin hissedildiği 2022 yılı Ekim ayında yurtiçi tüketici enflasyonu, özellikle kur gelişmeleri, küresel arz kısıtlamaları, artan kredi büyümesi ile canlı iç ve dış talebin etkisiyle son yılların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Türkiye ekonomisinde 2022 yılı sonunda TÜFE yıllık artış oranı, baz etkisi yanı sıra küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki gelişmelerle birlikte yüzde 64,3 olarak gerçekleşmiştir.

2023 yılında, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, hizmet enflasyonundaki katılık, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, vergi düzenlemeleri ve maliyet baskılarına bağlı olarak güçlenen atalet etkisi enflasyon görünümünde belirleyici olmuştur.

 

Bu bağlamda, 2023 yılı Haziran ayında başlatılan parasal ve miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi uygulamaları ve makroihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesiyle enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması hedeflenmiştir.

Para ve maliye politikaları arasındaki şeffaf ve güvenilir eşgüdüm ile 2024 yılının ikinci yarısından sonra enflasyonda yıllık bazda belirgin bir düşüş beklenmekte, bu dönemden itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine geçilmesi öngörülmektedir.

Nitekim açıklanan güncel veriler son aylarda bir düşüş eğiliminin başlamış olduğunu göstermektedir. 2022 yılında açıklanan aylık enflasyon oranlarının ortalaması yüzde 4,26 düzeyindeyken son üç ayda açıklanan aylık enflasyon oranları ortalaması yüzde 3,82 düzeyindedir.

'TEK HANEYE ÇEKİLECEK'

Bu oranının önümüzdeki aylarda enflasyon oranlarının açıklanmasıyla daha da düşeceğini öngörmekteyiz. Bu süreçte, dezenflasyon politikalarımızın devamlılığı sağlanarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon yeniden tek haneye çekilecektir.

Bu doğrultuda, enflasyonu istikrarlı ve tek haneli seviyelere çekmek için tüm politika araçlarını kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz.

Dünya geneli ekonomik görünümdeki sorunlar ve jeopolitik gerilimlere rağmen dış ticarette pazar payımızı artırmayı sürdürüyoruz. 2000'li yılların başında 30 milyar dolar seviyesindeki ihracatımız, 2022 yılında 254,2 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. Bu dönemde ülkemizin dünya ihracatından aldığı pay da artış eğilimi göstermiştir.

Dünya genelindeki mal ihracatındaki payımız 2000'li yılların başında yüzde 0,4 düzeyinde iken 2021 yılında ilk kez yüzde 1'in üzerine çıkmış, 2023 yılı ikinci çeyreğinde ise çeyreklik bazda yüzde 1,05'e yükselmiştir.

2023 yılında, Kovid-19 sonrası dünya genelinde uygulanan genişletici politikaların yerini daraltıcı politikalar almış, küresel büyüme ve ticarette ivme kaybı yaşanmıştır.

Bu dönemde, özellikle ana ihracat pazarımız olan Avrupa bölgesinde ekonomik aktivitede yavaşlama gözlenmiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ocak-Kasım ayları arasındaki ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7'lik düzeyde artmıştır. Orta Vadeli Program tahminimize yakın seyreden ihracat değerimizi ilerleyen yıllarda daha üst seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz.

İthalat tarafında ise yılın ilk aylarındaki artış eğiliminin tersine döndüğü görülmektedir. Bu eğiliminin devam etmesiyle cari işlemler dengemizde son aylardaki olumlu görünümün sürmesini bekliyoruz.

Cari işlemler açığındaki Mayıs ayı sonrasında yaşanan toparlanma, aylık bazda iki defa cari işlemler fazlası verilmesini, mal ve hizmet ticaretine ilişkin dış dengenin iyileşmesini sağlamıştır. Önümüzdeki süreçte cari işlemler dengesi açığının azalmaya devam etmesi öngörülmektedir.

2023 yılı Ocak-Eylül dönemi cari işlemler açığı 40,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ekim ayında ise cari işlemler dengesinin fazla vereceği tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda, yılsonunda cari işlemler açığının 42,5 milyar dolar olan Orta Vadeli Program tahmin değerinin bir miktar üzerinde de olsa yakın bir gerçekleşme yaşanacağı öngörülmektedir.
Bununla birlikte, cari işlemler dengesinin milli gelire oranının da Orta Vadeli Program tahmini olan yüzde 4'e yakın bir oranda gerçekleşmesi beklenmektedir.

Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimiz doğrultusunda, büyümede dengelenme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemler açığını kalıcı olarak düşürme yolunda çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

Bu kapsamda yüksek teknoloji ürünlerinin üretimine yönelik yatırımlarımızı, ihracatçılarımızın finansmana erişimini ve hizmet ihracatımızı güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz.

Son dönemde attığımız emin adımlarla, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programını yeniden yapılandırarak hayata geçirdik.

Buna göre, yatırım projeleri için teknoloji/strateji puanları dikkate alınarak, toplam yatırım tutarı en az 1 milyar lira olan yatırım projelerine aracı bankalar kanalıyla Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi tahsis edilebilecektir.
Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit tahsis edilmesi öngörülmektedir.
İlave olarak, ihracatçılarımıza destek olmak üzere, Eximbank'ın sermayesini artırarak günlük reeskont kredi limitini 10 katına çıkarmak suretiyle 3 milyar liraya yükseltmiş bulunuyoruz.

Aynı zamanda, Kredi Garanti Fonu uygulamasında ihracat yapan ve ithalata bağımlılığımızı azaltma yönünde üretim yapan KOBİ'leri önceliklendirmeyi sürdürüyoruz.

Eylül ayında kredi garanti limitini KOBİ'ler için 100 milyon liradan 150 milyon liraya yükseltirken; KOBİ dışı büyük işletmeler için 350 milyon liradan 500 milyon liraya çıkarmış bulunuyoruz.

Bütçe performansındaki iyileşmeler ile birlikte oluşacak mali alanla da öncelikli olarak yatırım, ihracat ve sosyal refahı arttırıcı harcamalara tahsis edecek ve bununla birlikte kamu harcamalarında en üst düzeyde tasarrufa ve verimliliğe önem vereceğiz.

Enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımların atıldığı bu dönemde, işgücü piyasalarımız olumlu görünümünü korumakta, ekonomimiz istihdam oluşturma kabiliyetini güçlü bir şekilde sürdürmektedir.

Genç istihdam da dâhil olmak üzere istihdam artmakta, işsizlik oranları gerilemeye devam etmektedir.

2023 yılında, yaşanan deprem felaketi sonrasında, işgücü piyasasında alınan önlemler sayesinde, istihdam kaybının sınırlı düzeyde kalması sağlanmıştır.

Bu kapsamda, deprem ve emeklilik ile ilgili düzenlemeler sonrasında, mevsim etkilerinden arındırılmış aylık verilere göre Ocak-Eylül döneminde istihdam 504 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,9 puan azalarak yüzde 9,1'e gerilemiştir. Bugün, konuşmamın hemen öncesinde açıklanan, Ekim ayına ait en son güncel işsizlik oranı ise yüzde 8,5 olmuştur.

Bu oran Kasım 2012'den bu yana 11 yılın en düşük oranıdır.

Bu eğilimler doğrultusunda ve yılın dördüncü çeyreğine ilişkin bazı öncü göstergeler ışığında 2023 yılı geneli için işsizlik oranının da Orta Vadeli Programda öngördüğümüz yüzde 10,1'den daha düşük bir seviyede, tek haneli olarak gerçekleşeceğini beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.


Önümüzdeki dönemde daha güçlü ve daha müreffeh bir Türkiye için işsizlikle mücadeledeki kararlılığımızı ve istihdam dostu politikalar izlemeyi sürdüreceğiz. Bu doğrultuda, On İkinci Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı gibi temel politika belgelerimizde, istihdamın ve işgücüne katılımın artırılması temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

İşgücü piyasasını doğrudan etkileyen istihdam teşviklerinin ve yapısal dönüşüm adımlarının etkisiyle işgücü piyasası göstergelerindeki iyileşmenin daha da hızlanması beklenmektedir.

Böylelikle, gelecek beş yılda istihdamın yıllık ortalama 1 milyon kişi artış göstermesi ve 2028 yılında işsizlik oranının yüzde 7,5'e gerilemesi hedeflenmektedir.

Türkiye ekonomisi güçlü yapısını sadece yatırım, istihdam, ihracat ve büyümeyle değil, aynı zamanda finansal yapısının sağlamlığıyla da korumaktadır.

Bankacılık sektörümüz riskleri yönetebilecek bir esneklikte faaliyetlerini sürdürmektedir. Sektör Ekim ayında yüzde 18,4'e ulaşan sermaye yeterlilik rasyosuyla güçlü bir sermaye yapısı sergilemeye devam etmektedir.

Vatandaşlarımızın tasarrufları değerlendirilirken sadece kâr odaklı olunmaması, mali riskler gözetilirken toplumun yararına olan faaliyetlerin finansmanının ihmal edilmemesi de önem arz etmektedir.

Dünya ölçeğinde finansal sektörün çevresel, sosyal ve yönetişim bağlamında nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği gündemdeki yerini korumaktadır. Bu bağlamda da bankalarımız tarafından faaliyetlerinde toplum yararının gözetilmesi önemli ve öncelikli bir konudur.

Toplumsal Yatırım Notu çalışması ile tasarruflarımızın toplumun yararına olan ihracat, yatırım, sosyal konut, kentsel dönüşüm, gençler ve kadınlar öncelikli olmak üzere girişimcilik gibi toplumun ihtiyaç duyduğu öncelikli alanlarda değerlendirilmesi ve Türk lirasının önceliklendirilmesinin Merkez Bankamız tarafından desteklenmesi gündemdedir.

Önümüzdeki dönemde katılım finansa yönelik uygulamaları ve mevzuat altyapısını daha da geliştirecek, sektörün reel sektöre katkısının daha da artırılmasını temin edeceğiz.

Diğer taraftan, tüm dünyada ön plana çıkan sürdürülebilir finansman ihtiyacı için On İkinci Kalkınma Planında da yer verildiği üzere Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel kriterleri gözeterek sürdürülebilir finans alanında sektörümüzün kurumsal kapasitesini güçlendireceğiz.

Bu kapsamda, dünyada giderek yaygınlaşan yeşil finans yanında sosyal etki tahvilleri ve mavi bonolar gibi etki yatırımı araçları yoluyla finansal sistemimizi geliştireceğiz.

Son dönemde uyguladığımız politikaların etkisiyle yatırımcı güveni artmış, ülkemizin CDS primi belirgin bir şekilde gerilemeye başlamıştır.

Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir.

2023 Mayıs sonu itibarıyla, 98,5 milyar dolar seviyesinde olan Merkez bankası rezervleri de 1 Aralık tarihi itibarıyla toplam 140,1 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesinde gerçekleşmiştir.

Fiyat istikrarını sağlamaya yönelik adımlar kademeli olarak uygulamaya alınırken devam eden jeopolitik risklere rağmen Türkiye'nin 5 yıllık CDS primi gerilemeye devam etmektedir.

primi 350 baz puanın altına gerileyerek, Mart 2021'den sonraki en düşük seviyelerde seyrini sürdürmektedir. 6 Aralık itibarıyla Türkiye'nin 5 yıllık CDS primi 334,5 seviyesindedir.

Fiyat istikrarının korunması finansal istikrarın sağlanması açısından da en önemli faktörler arasında yer almaktadır.
Bu amaçla parasal sıkılaştırma sürecine devam ediyor, makroihtiyati çerçevede de sadeleşme yolunda adımlar atmayı sürdürüyoruz.

Parasal sıkılaştırma ve makroihtiyati politikalarda sadeleştirme sürecinin bir sonucu olarak TL mevduatın payında son 5 ayda artış eğilimi görülmüştür.

Uluslararası Ödemeler Bankası veri tabanına göre, Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı 2023 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 puan gerileyerek yüzde 33,8 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Ayrıca, ilgili oran gelişmekte olan ülke ortalaması olan yüzde 66,1 seviyesine göre oldukça düşük düzeyde bulunmaktadır.
Hanehalkı borçluluğunda da Türkiye benzer şekilde gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre düşük bir riskliliğe sahiptir.

Uluslararası Ödemeler Bankası verilerine göre, 2023 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye'de hanehalkı borcunun GSYH'ya oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,5 puan azalarak yüzde 11,8'e gerilemiştir.

Aynı dönemde, gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklı ortalaması ise yüzde 47,4 olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye'nin reel sektör borcunun GSYH'ya oranı, 2022 yılı ikinci çeyreğine göre 11,1 puan azalarak 2023 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 55,7'ye gerilemiştir. Çin hariç gelişmekte olan ülke ortalaması ise aynı dönemde yüzde 60,5 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Aynı zamanda, Türkiye AB tanımlı genel yönetim borçluluk seviyesi açısından benzer ülkelere göre olumlu ayrışmaktadır.
AB tanımlı genel yönetim borç stoğumuzun GSYH'ya oranı 2023 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 34 ile birçok ülkenin oldukça altında seviyelerde kalmaya devam etmektedir.

AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 83,1 seviyesinde gerçekleşmiştir.

'2024 YILINDA 595 MİLYAR LİRA VERGİ İSTİSNASI ÖNGÖRÜYORUZ'

Depreme yönelik harcamalar nedeniyle bir miktar artış gösterse de, bu oranın 2023 yılsonu itibarıyla AB ülke ortalamasının oldukça altında kalmaya devam etmesi beklenmektedir.
Konuşmamın bu bölümünde 2022 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifine ilişkin temel büyüklükleri sizlerle paylaşmak istiyorum. 2022 yılında;
• Bütçe giderleri 2 trilyon 943 milyar lira,
• Bütçe gelirleri 2 trilyon 800 milyar lira,
• Bütçe açığı 143 milyar lira,
• Faiz dışı fazla 168 milyar lira olarak gerçekleşmiştir.
Görüldüğü üzere, bütçe açığının milli gelirimize oranı 2022 yılında yüzde 1 düzeyinde gerçekleşerek, gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülkeden olumlu yönde ayrışmıştır.
Bu oran Maastricht Kriterlerinin oldukça altında olup, 2022 yılında bütçe açığının GSYH'ya oranı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalaması yüzde 3,3 olarak gerçekleşmiştir.
Ülke bazında bakıldığında, söz konusu oran İtalya'da yüzde 8, İzlanda'da yüzde 4,1, Birleşik Krallık'ta yüzde 4,7, Fransa'da yüzde 4,8, Almanya'da yüzde 2,5 olmuştur.

2023 yılı sonunda;
• Merkezi yönetim bütçe giderlerinin 6 trilyon 563 milyar lira,
• Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 4 trilyon 930 milyar lira,
• Bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar lira,
• Faiz dışı açığın 987 milyar lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Orta Vadeli Programda bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 6,4 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmüş olup, yılsonunda gelir ve harcama gerçekleşmelerine bağlı olarak bu oranın yüzde 6'nın altında gerçekleşmesi beklenmektedir.
2023 yılında meydana gelen deprem felaketi için öngördüğümüz 762 milyar lira tutarındaki harcamalar hariç tutulduğunda ise, bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 3,4 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.
Bununla birlikte, gelir tahsilatımızdaki olumlu görünüm ile bu oranın yüzde 3,4'ten daha düşük seviyede gerçekleşmesini bekliyoruz.

Konuşmamın devamında, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı da dahil edildiğinde, 227 adet kamu idaresinin bütçelerinin yer aldığı 2024 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu teklifimize ilişkin temel büyüklüklere değinmek istiyorum.
2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde öngörülen bütçe giderleri 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirleri 8 trilyon 437,1 milyar lira olarak öngörülmüş olup, bütçe açığının GSYH'ya oranı yüzde 6,4 olarak hedeflenmektedir.
Asrın Felaketi sonrasında deprem hasarlarının giderilmesi ve afet risklerinin azaltılması amacıyla 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira harcama yapılması planlanmaktadır.
Bu harcamaların GSYH'ya oranı yüzde 2,5 olarak hesaplanmakta olup söz konusu harcamalar hariç tutulduğunda bütçe açığının GSYH'ya oranı yüzde 3,9 seviyesinde öngörülmektedir.

Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz ile Kesin Hesap Kanunu Teklifimizin Komisyonumuza sunuşu esnasında, Sayıştay Başkanlığı tarafından hazırlanan idare denetim raporlarına ve bu raporlara ilişkin genel değerlendirmelerimize de değinmek istiyorum.
Sayıştay Başkanlığımız 2022 yılında, merkezi yönetim kapsamında toplam 198 kamu idaresinin denetimini gerçekleştirmiş olup Genel Raporlar ve merkezi yönetim kapsamında olmayan kurumlar da dâhil olmak üzere Meclisimize toplam 226 Rapor sunmuştur.
Sayıştay tarafından 2022 yılında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ilişkin toplam 1.070 bulgu tespit edilmiştir.
2021 yılı raporlarında 1.614 olan bulgu sayısı, titizlikle yapılan iyileştirme, düzeltme ve alınan diğer tedbirlerle 1.070'e düşürülmüştür.
İdare denetim raporlarında bulgu konusu yapılan hususlara bakıldığında; başta muhasebe kayıtlarında yapılan hatalardan kaynaklanan tespitler olmak üzere, kamu idarelerine ait taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarında yapılan hatalar ile personel mevzuatına ilişkin iş ve işlemlerde yapılan hataların ön plana çıktığını görüyoruz.

Söz konusu hatalardan kaynaklanan bulguların en aza indirilmesi için merkezi yönetim kapsamında eğitim, sistem güncellemeleri ve mevzuat düzenlemeleri başta olmak üzere gerekli tedbirleri alıyoruz.
Yine 2021 yılında Sayıştay tarafından tespit konusu edilen, merkezi yönetim kapsamındaki idarelerden faaliyet raporu yayımlamayan kamu idaresi sayısı 4 iken, 2022 yılında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerimizin tamamının faaliyet raporu yayınlaması sağlanmış ve raporlar kamuoyuyla paylaşılmıştır. Hükümetlerimiz döneminde, son 21 yılık süreçte, mali disiplin anlayışımıza kararlılıkla devam ederken, bütçelerimizi de hizmet bütçeleri olarak hazırlayıp uyguladık. Bu dönemde de aynı anlayışla hazırladığımız bütçe teklifini Yüce Meclisimizin takdirine sunuyoruz.

Şubat ayında meydana gelen depremler, 14 milyon insanımızın yaşadığı, 11 ilimizi, 124 ilçemizi, 6 bin 929 köy ve mahallemizi doğrudan etkileyen, tarım ve sanayi üretimimizin, tarihi ve kültürel mirasımızın beşiği olan bir bölgede büyük bir yıkıma neden olmuştur.
Yıkımın ekonomimize maliyetine dair ilk tahmin, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın hazırladığı rapora göre, 104 milyar dolar düzeyindedir.
Depremin ilk anından itibaren acil müdahale kapsamında devletimizin bütün imkânları seferber edilmiş, deprem bölgesindeki ihtiyaçların karşılanması için yoğun çaba sarf edilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, AFAD, TOKİ, belediyelerimiz, valilerimiz ve ilgili kurumlarımız depremin açmış olduğu yaraların hızla sarılması amacıyla koordineli bir şekilde çalışmıştır.
Depremzedelerimize yönelik taşınma, kira ve nakdi yardım destekleri hızlı bir şekilde temin edilmiştir.

Bölgede yaklaşık 6,6 milyon bağımsız bölüm içeren 2,4 milyon civarı yapının hasar tespiti yapılmış olup deprem sonrası kalıcı konutların ilk temeli 28 Şubat 2023 tarihinde, oldukça kısa bir zaman zarfında atılmıştır. İlk konutların teslimi de depremden yalnızca bir buçuk ay sonra, 23 Mart 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilmiştir.
Depremden etkilenen illerimizde 30 Mayıs 2023 tarihinde başlayan Hak Sahipliği sürecinde 767.430 talep değerlendirilmiş olup, taleplerin tümü ilgili komisyonlar tarafından incelenmiştir.
Bu taleplerin 441.862'si kabul edilmiş olup, diğer hak sahipliği başvuruları, yargısal süreçlerin tamamlanmasının ardından netleşecektir.
Afetten zarar gören şehirlerimizde yaptığımız istişareler sonucunda zemin etütleri yapılmış güvenli yerlerde Yerinde Dönüşüm projesini de başlattık.
Hibe ve kredi desteği vererek vatandaşlarımızın evlerini yerinde yenilemelerini sağlıyoruz. Bunu yaparken öncelikle depremden zarar gören şehir merkezlerimizin tekrar canlandırılmasını hedeflemekteyiz.

 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.