deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Ekrem İmamoğlu'ndan gençlere çağrı: Firesiz oy kullanın, demokrasi hepimizi özgür kılacak

Siyaset 19.05.2023 - 02:15, Güncelleme: 19.05.2023 - 02:15
 

Ekrem İmamoğlu'ndan gençlere çağrı: Firesiz oy kullanın, demokrasi hepimizi özgür kılacak

İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Şişli'de gençlerle bir araya geldi. İmamoğlu, "Türkiye'yi, İstanbul'u, doğayı yaşamı korumak için, toplumsal çıkarları önde tutmak için bu iktidarın gitmesi lazım" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, bugünkü rutin toplantılarını “İBB Habitat Şişli”deki çalışma odasında gerçekleştirdi. Yerleşke içinde ders çalışan öğrencilerle selamlaşan İmamoğlu, gençlerle toplantıları sonrasında kahve içmek için sözleşti. Çalışmalarını tamamlayan İmamoğlu, sözünü tutarak bir araya geldiği gençlere, geçtiğimiz seçimlerde oy kullanıp, kullanmadıklarını sordu. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun oy kullandığını öğrenen İmamoğlu, gençlerle seçim konulu bir sohbet gerçekleştirdi. İkinci tura kalan seçimin kaderini gençlerin belirleyeceğini dile getiren İmamoğlu şunları söyledi: “İLK TURDA KAZANAN YOK; MAÇ 0-0 BAŞLIYOR” “Burada yani en kritik salt şey, gençler. Yani yeni seçmenlerin kararı. ‘Ulaşamadığımız bir yer var mı, eksik söylediğimiz ya da eksik bıraktığımız bir yer var mı’ diye merak ediyorum. Sandık yönüne ayrıca çalışıyoruz. Niye? Çünkü istediğimiz oyu alamadık. Açık. Ama ilk turda kazanan var mı? Yok. Aslında ikinci turda maç 0-0 başlıyor. Şimdi yeni bir maça başlıyoruz. Hatta şöyle bakabiliriz. Bugünkü iktidarı istemeyen yüzde 50,5 var ilk seçimde. Ya da yüzde 51 var bence.Peki muhalefetin bütününde kim var? Kılıçdaroğlu var, Sinan Oğan var. Nelerde farklı konuşuyorlar? Aslında farklı konuştukları bir şey yok. Mülteci konusunda aynı şeyleri söylüyorlar. Milliyetçilik konusunda aynı şeyleri söylüyorlar. Ya da bakmayın iktidar işte diyor ki, ‘Sen vatan haini, sen vatansever, sen inançlı, sen inançsız…’ Şimdi burada kim kime, ‘inançlı, inançsız’ diyebilir ki? İnanç, Allah'la kul arasında. Kim karışabilir bunu? Milliyetçilik… Kim daha vatansever değil? Hepimiz vatanseveriz. Yarın 19 Mayıs'ı kutlayacağız. Bayraklarımızı elimize alacağız. Veya kimin Atatürk'le sorunu var, kimin yok? ‘Efendim PKK'yla ilişkili…’ Kim PKK'yla ilişkili? PKK terör örgütü. FETÖ terör örgütü. Yıllardır biz söylüyoruz bunu. Birileri söylemezken söylüyoruz biz bunu.” “MEDYA, BELLİ BİR KESİMİN ELİNDE” “Şunu konuşmuyoruz: Daha çok kütüphane yapalım. Teknolojide daha çok adımlar atalım. Gençlerin yaratıcılıklarına fırsatlar sunalım. Veya gençlerin mucit olmaları için daha iyi bir eğitim sistemi ortaya koyalım. Çok özür diliyorum, ben kendim de çocuklarıma öyle diyorum, yanlış anlamayın; yarış atı gibi yarıştırılan gençler değil de yeteneklerine göre yönlendirilen bir eğitim ve bir yaşam oluşturalım gençlere. Bunları konuşmuyoruz; sen inançlı, o milliyetçi, o değil, öbürü vatan haini… Bunun üstüne, o örtülü konulan bir mekanizmayla bir sistem yapılıyor ve o sistem üzerinden, ‘Hadi oy verin, vermeyin’ kısmına geliyor mesele. Halbuki başka sorunlarımız var bizim. Yani gençlerin birinci sorunu bu. Gençlerin ikinci sorunu; bana göre işte işsizlik, yoksulluk. Siz daha belki o seviyede değilsiniz. Şu an eğitim aşamasındasınız, ama iyi eğitim alanlar da işsizlikle uğraşıyor. Eğitimi iyi olmayan, okuyamayan gençler de işsizlikle uğraşıyor. Gelecekle ilgili kaygıları çok yüksek. Bunlar gibi… Bunları konuşmadık seçimde ya. Niye? Medya, belli bir kesimin elinde. Sistem belli bir kesimin elinde.” “YETERİNCE SESİMİZİ DUYURAMADIK” “Biz yeterince sesimizi duyuramadık. Ancak kalabalıkları anlattık. Mitingler yaptık. Kendi mecralarımızdan anlatmaya gayret ettik; sosyal medya vesaire. Orada da kirletilen şeyler var. Bir bakıyorsun, ben çok yakışıklıyken, adam bizi şeytanlaştırabiliyor fotoğrafta. Bunlar da mümkün. Ben, bu işe başvuranları tasvip etmiyorum. Çok büyük kötülük yapıyorlar insanlarımıza. Milletimize, memleketimize, gençlerimize, çocuklarımıza çok büyük kötülükler yapıyor. Onun için ben, bazı çağrılar yapacağım. Hem Türkiye Gönüllülerini çağıracağım bu hafta hem partilerin sandık görevlilerini çağıracağım. Onlarla dertleşeceğim, motive edeceğim. Hem de ‘Ben bu işte varım, ne yapabilirim diyenleri de çağıracağım, anlatacağım onlara, ne yapmamız gerekiyor 8-9 günde. ‘Ne yapılabilir ki 8-9 günde?’ Vallahi çok şey yapılabilir. Ben bu fırsatı buldum ve mesela sizinle 15 dakika konuşmak istedim, duygularımı alın diye. ‘Ne olacak ki işte 30 kişiyiz?’ Hayır. Ben şimdi 30 kişiyle konuştuğum zaman, aslında sizin sayenizde en az en az 5-10 bin kişiye konuşmuş olurum. Siz anlatacaksınız bunu arkadaşlarınıza.” “SİZE DOĞRULARI SÖYLÜYORUZ; SİZİ ALDATMADIK, ALDATMIYORUZ” “Ve içtenlikle söylüyorum; doğruları yapıyoruz. Doğruları yapmaya gayret ediyoruz. Yani size doğruları söylüyoruz. Sizi aldatmadık, aldatmıyoruz. Kimse diyemez ki, ‘İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun yönetimi şunu demişti, tam tersini yaptı.’ Yapamadığımız olabilir, eksiğimiz olabilir, henüz başaramadığımız işler olabilir. Ama hiç aldatmadık. Mesela bugünkü yönetim, seçim zamanı başladı başlayalı, deprem oldu oldu olalı, niye hiç ‘Kanal İstanbul’ demiyor? Kendini paralıyordu değil mi geçen sene, ‘Kanal İstanbul’ yapacağız.’ Şimdi niye demiyor? Çünkü yanlış. Çünkü israf. Çünkü millet kazanmıyor, orada birkaç avuç insan yatırımcı kazanacak. İşine gelmiyor şimdi. İşte bunun adı aldatma. Seçimden sonra Kanal İstanbul'u yapmak için kendini paralayacak iktidar olursa. Ben onun için diyorum ki; Türkiye'yi korumak için, İstanbul'u korumak için, doğayı korumak için, yaşamı korumak için, bireysel çıkarları değil, toplumsal çıkarları önde tutmak için bu iktidarın gitmesi lazım. Ondan sonrası kolay. Niye? Zaten bizi bu duruma getiren bir kişi. Evet hataları var ama bir kişi değil, sistem. Öyle bir sistem kurdu ki, herkes ona bakıyor, o kişiye bakıyor. Biz de diyoruz ki, o sistemi değiştireceğiz. Ne yapacağız? Herkesin dönüp bir kişiye baktığı değil, yöneticilerin dönüp halka baktığı bir sistem kurmalıyız. O kadar zeki insanları var ki bu ülkenin. Bir sorunu şuradaki gençlerle oturup konuşsak… Mecidiyeköy'deki bir problemi ya da şurayı ne yapalı mı? Sizinle inanın ihtiyaçlarınız üzerinden, tespitleriniz üzerinden doğru kararları veririz.”
İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Şişli'de gençlerle bir araya geldi. İmamoğlu, "Türkiye'yi, İstanbul'u, doğayı yaşamı korumak için, toplumsal çıkarları önde tutmak için bu iktidarın gitmesi lazım" diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, bugünkü rutin toplantılarını “İBB Habitat Şişli”deki çalışma odasında gerçekleştirdi.

Yerleşke içinde ders çalışan öğrencilerle selamlaşan İmamoğlu, gençlerle toplantıları sonrasında kahve içmek için sözleşti. Çalışmalarını tamamlayan İmamoğlu, sözünü tutarak bir araya geldiği gençlere, geçtiğimiz seçimlerde oy kullanıp, kullanmadıklarını sordu. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun oy kullandığını öğrenen İmamoğlu, gençlerle seçim konulu bir sohbet gerçekleştirdi.

İkinci tura kalan seçimin kaderini gençlerin belirleyeceğini dile getiren İmamoğlu şunları söyledi:

“İLK TURDA KAZANAN YOK; MAÇ 0-0 BAŞLIYOR”

“Burada yani en kritik salt şey, gençler. Yani yeni seçmenlerin kararı. ‘Ulaşamadığımız bir yer var mı, eksik söylediğimiz ya da eksik bıraktığımız bir yer var mı’ diye merak ediyorum. Sandık yönüne ayrıca çalışıyoruz. Niye? Çünkü istediğimiz oyu alamadık. Açık. Ama ilk turda kazanan var mı? Yok. Aslında ikinci turda maç 0-0 başlıyor. Şimdi yeni bir maça başlıyoruz. Hatta şöyle bakabiliriz. Bugünkü iktidarı istemeyen yüzde 50,5 var ilk seçimde. Ya da yüzde 51 var bence.Peki muhalefetin bütününde kim var? Kılıçdaroğlu var, Sinan Oğan var. Nelerde farklı konuşuyorlar? Aslında farklı konuştukları bir şey yok. Mülteci konusunda aynı şeyleri söylüyorlar. Milliyetçilik konusunda aynı şeyleri söylüyorlar. Ya da bakmayın iktidar işte diyor ki, ‘Sen vatan haini, sen vatansever, sen inançlı, sen inançsız…’ Şimdi burada kim kime, ‘inançlı, inançsız’ diyebilir ki? İnanç, Allah'la kul arasında. Kim karışabilir bunu? Milliyetçilik… Kim daha vatansever değil? Hepimiz vatanseveriz. Yarın 19 Mayıs'ı kutlayacağız. Bayraklarımızı elimize alacağız. Veya kimin Atatürk'le sorunu var, kimin yok? ‘Efendim PKK'yla ilişkili…’ Kim PKK'yla ilişkili? PKK terör örgütü. FETÖ terör örgütü. Yıllardır biz söylüyoruz bunu. Birileri söylemezken söylüyoruz biz bunu.”

“MEDYA, BELLİ BİR KESİMİN ELİNDE”

“Şunu konuşmuyoruz: Daha çok kütüphane yapalım. Teknolojide daha çok adımlar atalım. Gençlerin yaratıcılıklarına fırsatlar sunalım. Veya gençlerin mucit olmaları için daha iyi bir eğitim sistemi ortaya koyalım. Çok özür diliyorum, ben kendim de çocuklarıma öyle diyorum, yanlış anlamayın; yarış atı gibi yarıştırılan gençler değil de yeteneklerine göre yönlendirilen bir eğitim ve bir yaşam oluşturalım gençlere. Bunları konuşmuyoruz; sen inançlı, o milliyetçi, o değil, öbürü vatan haini… Bunun üstüne, o örtülü konulan bir mekanizmayla bir sistem yapılıyor ve o sistem üzerinden, ‘Hadi oy verin, vermeyin’ kısmına geliyor mesele. Halbuki başka sorunlarımız var bizim. Yani gençlerin birinci sorunu bu. Gençlerin ikinci sorunu; bana göre işte işsizlik, yoksulluk. Siz daha belki o seviyede değilsiniz. Şu an eğitim aşamasındasınız, ama iyi eğitim alanlar da işsizlikle uğraşıyor. Eğitimi iyi olmayan, okuyamayan gençler de işsizlikle uğraşıyor. Gelecekle ilgili kaygıları çok yüksek. Bunlar gibi… Bunları konuşmadık seçimde ya. Niye? Medya, belli bir kesimin elinde. Sistem belli bir kesimin elinde.”

“YETERİNCE SESİMİZİ DUYURAMADIK”

“Biz yeterince sesimizi duyuramadık. Ancak kalabalıkları anlattık. Mitingler yaptık. Kendi mecralarımızdan anlatmaya gayret ettik; sosyal medya vesaire. Orada da kirletilen şeyler var. Bir bakıyorsun, ben çok yakışıklıyken, adam bizi şeytanlaştırabiliyor fotoğrafta. Bunlar da mümkün. Ben, bu işe başvuranları tasvip etmiyorum. Çok büyük kötülük yapıyorlar insanlarımıza. Milletimize, memleketimize, gençlerimize, çocuklarımıza çok büyük kötülükler yapıyor. Onun için ben, bazı çağrılar yapacağım. Hem Türkiye Gönüllülerini çağıracağım bu hafta hem partilerin sandık görevlilerini çağıracağım. Onlarla dertleşeceğim, motive edeceğim. Hem de ‘Ben bu işte varım, ne yapabilirim diyenleri de çağıracağım, anlatacağım onlara, ne yapmamız gerekiyor 8-9 günde. ‘Ne yapılabilir ki 8-9 günde?’ Vallahi çok şey yapılabilir. Ben bu fırsatı buldum ve mesela sizinle 15 dakika konuşmak istedim, duygularımı alın diye. ‘Ne olacak ki işte 30 kişiyiz?’ Hayır. Ben şimdi 30 kişiyle konuştuğum zaman, aslında sizin sayenizde en az en az 5-10 bin kişiye konuşmuş olurum. Siz anlatacaksınız bunu arkadaşlarınıza.”

“SİZE DOĞRULARI SÖYLÜYORUZ; SİZİ ALDATMADIK, ALDATMIYORUZ”

“Ve içtenlikle söylüyorum; doğruları yapıyoruz. Doğruları yapmaya gayret ediyoruz. Yani size doğruları söylüyoruz. Sizi aldatmadık, aldatmıyoruz. Kimse diyemez ki, ‘İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun yönetimi şunu demişti, tam tersini yaptı.’ Yapamadığımız olabilir, eksiğimiz olabilir, henüz başaramadığımız işler olabilir. Ama hiç aldatmadık. Mesela bugünkü yönetim, seçim zamanı başladı başlayalı, deprem oldu oldu olalı, niye hiç ‘Kanal İstanbul’ demiyor? Kendini paralıyordu değil mi geçen sene, ‘Kanal İstanbul’ yapacağız.’ Şimdi niye demiyor? Çünkü yanlış. Çünkü israf. Çünkü millet kazanmıyor, orada birkaç avuç insan yatırımcı kazanacak. İşine gelmiyor şimdi. İşte bunun adı aldatma. Seçimden sonra Kanal İstanbul'u yapmak için kendini paralayacak iktidar olursa. Ben onun için diyorum ki; Türkiye'yi korumak için, İstanbul'u korumak için, doğayı korumak için, yaşamı korumak için, bireysel çıkarları değil, toplumsal çıkarları önde tutmak için bu iktidarın gitmesi lazım. Ondan sonrası kolay. Niye? Zaten bizi bu duruma getiren bir kişi. Evet hataları var ama bir kişi değil, sistem. Öyle bir sistem kurdu ki, herkes ona bakıyor, o kişiye bakıyor. Biz de diyoruz ki, o sistemi değiştireceğiz. Ne yapacağız? Herkesin dönüp bir kişiye baktığı değil, yöneticilerin dönüp halka baktığı bir sistem kurmalıyız. O kadar zeki insanları var ki bu ülkenin. Bir sorunu şuradaki gençlerle oturup konuşsak… Mecidiyeköy'deki bir problemi ya da şurayı ne yapalı mı? Sizinle inanın ihtiyaçlarınız üzerinden, tespitleriniz üzerinden doğru kararları veririz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.