deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Faik Öztrak'tan Erdoğan'a: Halı pislendiyse, sorumlu keçi değil; keçiyi ahır yerine salona bağlayandır

Güncel 08.04.2022 - 15:44, Güncelleme: 08.04.2022 - 15:44
 

Faik Öztrak'tan Erdoğan'a: Halı pislendiyse, sorumlu keçi değil; keçiyi ahır yerine salona bağlayandır

Geçtiğimiz Eylül ayında “Çin olacağız” dediler. Nasreddin Hoca’nın fıkrası gibi bir model uydurdular. Faiz inecek, döviz çıkacak, rekabet gücü artacak, Dış açık kapanacak, rezervler artacak, enflasyon düşecekti. Ama hiçbiri olmadı. Enflasyon azdı. Üretici maliyetleri şahlandı. Kurdan gelen avantaj üç ayda yok olup gitti. İhracatta rekabet gücünü gösteren Geçtiğimiz Eylül ayında 79,2 olan ÜFE bazlı reel kur endeksi, Aralık’ta 68’in altına düştü. Ama bu yılın Mart ayında yeniden 78,7’ye geri geldi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde basın toplantısı gerçekleştirdi. Faik Öztrak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Et ve Süt Kurumu'na alınmaması ile ilgili olarak yoksulluk içindeki bir çocuğun fotoğrafını göstererek, "Genel Başkanımıza bugün kapatılan kapılar, aslında bu yavrumuzun yüzüne kapatıldı. Ülkenin gerçek sorunlarını karartabilmek için, artık sadık savcılarıyla, hâkimleriyle, Genel Başkanımızın sesini kısmaya cüret eder oldular. Ama ne yaparlarsa yapsınlar… Genel Başkanımızın söylediği gibi, biz milletimizin hakkını, hukukunu, sonuna kadar korumaya devam edeceğiz. " dedi.  Faik Öztrak'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu: Bugün Dünya Romanlar günü... Sözlerime başlarken hiç bir ayrımcılığın olmadığı, hiç bir dezavantajlı insanın kalmadığı günlere ulaşmaktaki kararlılığımızı bir kere daha ifade ediyor, bu ülkenin eşit yurttaşları olan, Roman kardeşlerimizin, dünya Romanlar Günü’nü kutluyoruz. ENFLASYON KRİZİ “Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır.” Bu sözler, ekonomi okumuş bir siyasetçiye, eski Amerikan Başkanlarından Gerald Ford’a ait… Ne yazık ki ülkemizde, bu acımasız halk düşmanı, Cumhurbaşkanlığı koltuğundan oturup, her şeyi yönetebileceğini sanan, kendi kendini ekonomist ilan eden bir kişinin, ”Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek, Merkez Bankası başkanlığına soyunmasıyla hortladı. Bu azgın halk düşmanı, Mübarek Ramazan ayında, ülkemizi kasıp, kavuruyor. Çarşıdan, pazardan, milletimizin “Yandım Allah!” feryatları yükseliyor. Milletin sofrasında, artık Ramazan’ın bolluk ve bereketi kalmadı. “Nerede o eski Ramazanlar…” deyimi, bu yönetim altında maalesef hakikat oldu. TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, tüketici enflasyonu yüzde 61, üretici enflasyonu yüzde 115. Kuzeyimizde savaş var. İşgale uğrayan Ukrayna’da enflasyon yüzde 10,7; işgal eden Rusya’da enflasyon yüzde 9,2. Savaş Ukrayna’da. Ambargolar Rusya’da. Ama üç haneli enflasyon, kıtlıklar ve şeker kotaları Türkiye’de… “ Söz, namustur” derler… Türkiye’yi 2023’te Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma sözünü verdiler. Ama sözün sahibi, sözünü tutmadı. “2023’te 2 trilyon dolar olacak” dediği milli gelir, “25 bin dolara çıkaracağım” diye söz verdiği kişi başına gelir, kendi yayınladıkları resmi dokümanlara göre, Bunun yarısına bile ulaşamıyor. 2023’te dünyada en büyük 10 ekonomi arasına ülkemizi sokamayanlar, Dünya enflasyon şampiyonları liginde, Ülkemizi ilk 10’a sokmayı becerdiler. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde… TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile, üretici enflasyonunda, Azerbaycan’la beraber dünya şampiyonuyuz. tüketici enflasyonunda ise dünya altıncısıyız. Dünya enflasyon liginde, adımızın yan yana yazıldığı ülkeler: Zimbabve, Surinam, Lübnan, Sudan… 2023 için verdiği sözleri tutmayan Hükümetin başı şimdi çıkmış, “Bu bizim ‘kızıl elmamız’ oldu” diyor. Lafın kısası, ilk 10 ekonomi arasına girmek artık hayal oldu diyor. Bıraktık “ kızılını ”, “ yeşilini ”; Devri iktidarlarının sonunda milletimizi, sofrasına “ Çıkma elma ” bile koyamaz hale getirdiler. Ama sıkılmadan hala konuşuyorlar. Soruyoruz ülkemizi bu hale getiren kim? Bir numaralı halk düşmanı olan, enflasyonu azdıran kim? Enflasyon canavarını hortlatan kim? Sorumlu havaya bakıp ıslık çalıyor. Hamaset yapıyor. İşler yolundayken “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diyen, sıkılmadan “ ben ekonomistim ” diyen, “ Faiz sebep, enflasyon sonuç ” safsatasını, milletin başına bela eden, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doları, damadıyla bir olup, talan eden, Merkez Bankası’nın hini hacette kullanılacak, ihtiyat akçelerine bile el koyan kim? Sarayın çakma ekonomisti ve onun atama hükümeti… Döviz kurlarının yükselmesine, azdırdığı hayat pahalılığına “rasyonel bir neden” arıyor. Sarayın kibirlisi, kendi yarattığı yıkımın, tek rasyonel sebebinin, kendisi olduğunu görmüyor. Kibir gözlerini kör etmiş. Bu “ çakma ekonomist ”, önce enflasyon canavarı karşısında Merkez Bankası’nı felç etti. Eli kolu bağlı boksöre çevirdi. Bu şikeli maça razı olacak birini bulmak için, dört yılda Merkez Bankası’nın başına, dört ayrı Başkan getirdi. Bankayı İstanbul’a taşıma bahanesiyle liyakatlı kadrolara kıydı. Fiyat istikrarını sağlamakla görevli kurumu, bile isteye bitirdi. Bir numaralı halk düşmanı olan enflasyonu, cehaletiyle azdırdı. Paramızı cehaletiyle pul etti. Şimdi işleri batıran Saray, sorumluluktan kaçmak için, kabak tadı veren “dış güçler”, “dış saldırılar” laflarını, tedavüle sokuyor. Sakallı Celal’in dediği gibi; “Keçiyi salona bağlarsanız, halıya pisledi diye kızamazsınız.” Halı pislendiyse, sorumlu keçi değil, keçiyi ahır yerine salona bağlayandır. TÜRK LİRASINDAKİ DEĞER KAYBI Ekonomiyi batıranı öğrenmek mi istiyorsunuz? Sarayınızdaki altın varaklı aynalara bakmanız yeterli. Çakma ekonomistin dış güçler masalı tutmayınca, başka bahaneler uyduruyor. “Hayat pahalılığının sebebi Rusya-Ukrayna krizi” diyor. Talimatla tabela faizini indirmeye başladığı, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana, paramız Amerikan Doları karşısında yüzde 41 değer kaybetti. Bu dönemde Türk Lirası’ndaki değer kaybı öyle büyük ki, en yakın rakibimiz Arjantin’in Pesosundaki değer kaybını neredeyse dörde, savaştaki Rusya’nın Rublesindeki değer kaybını, beşe katlamış vaziyette.(Arjantin pesosundaki değer kaybı %12,0, Rus rublesinde %8,0.) Hata üstüne hata yapan Saray, bugünlerde çıkmış, milletimizde hal bırakmış gibi, sabredin, “Koruktan helva olacak” diyor. O helva olsa olsa, katlettiğiniz ekonominin helvası olur. Hep diyoruz. Bunlar milletten koptu. Bunlar helvayı yerken millet cefa çekiyor. Yokluk artık yeni normal oldu. Bu ülkede çalışanların yarıdan fazlası, açlık sınırının altında kalan asgari ücretle çalışıyor. Yoksulluk artık babadan oğula miras kalıyor. Milletimiz sebep olduğunuz tüm yıkımları görüyor. Notunuzu da veriyor. Tasdiknamenizi elinize tutuşturmak için, sabırsızlıkla sandığı bekliyor. Son dört ayda enflasyonun üçe katlanmasına sebep olanlar, enflasyonla mücadele edeceklerine, istatistikleri eğip bükmeye çalışıyor. Çarşı Pazar yangın yeri, Millet market raflarına, pazar tezgâhlarına yaklaşamıyor. Ama Mart ayında TÜİK marketinde: Balın, kaşarın, tulum peynirin, beyaz peynirin, salçanın, yoğurdun, tereyağının, bulgurun fiyatı her nasılsa düşmüş. Gel de inan! Ucuzcu market diye sağa sola açtıkları, Tarım Kredinin marketlerinde bile, TÜİK marketindeki fiyatlar yok… Bu marketler nerede? Milletimize söyleyin! Milletimizi şu Ramazan ayında daha fazla perişan etmeyin.  GIDA ENFLASYONU Ama çaldıkları minareye, artık kılıf da uyduramıyorlar… Gıdada üreticinin bir yıllık enflasyonu yüzde 92’nin üzerinde, ama tüketicinin enflasyonu yüzde 64 civarında… Arada neredeyse 30 puan fark var. gıdada üretici enflasyonu, 2020’nin son üç ayından itibaren, sürekli olarak, tüketici enflasyonundan daha yukarıda… Yani TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre, Son 1,5 yıldır gıda sektöründe faaliyet gösteren üreticilerimiz, ya zararına, ya da hayrına çalışıyor. Ama nedense bu hayırsever iş insanlarımız, yine de saray ve şürekâsına yaranamıyor. Hala ya fırsatçılıkla, ya da stokçulukla suçlanıyorlar. Serbest piyasa ekonomisinin “görünmez eli” fiyatlardır. Bir ülkede fiyat istatistikleri doğru değilse, o ekonomide alınan hiçbir karar, imzalanan hiçbir sözleşme doğru değildir. Ama deveye sormuşlar “Boynun neden eğri?” diye… “Nerem doğru ki?” demiş. Tesadüf bu ya, Diyanet İşleri Başkanlığı da bu Ramazan’ın ana temasını, “Ramazan ve Doğruluk” olarak belirledi. Peki, enflasyon rakamlarının doğru olmadığı bir yerde doğruluktan, dürüstlükten bahsedilebilir mi? Emekçinin ücreti, emeklinin aylığı, ev ve dükkân sahibinin kirası, hepsi yalan, yanlış enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Bu; milletin hakkını gasbetmek değil midir? Çatır çatır kul hakkı yemek değil midir? Tavsiyemiz, Diyanet İşleri Başkanı, Saray ve şürekâsını, Saraydaki camide bir teravih namazına davet etsin. Anlatabiliyorsa bunları yüzlerine anlatsın. Hep diyoruz, bunlar el iyisidir. Ülkemiz yangın yerine dönmüş, bunlar Avrupalıya ağıt yakıyor. Hayat pahalılığında, Avrupa ülkelerinin çoğu, bizden daha vahim tablolarla karşı karşıyaymış. Bu gidişle yakında Avrupalılara yardım için, bu millete İBAN numarası gönderirlerse kimse şaşırmasın. Sarayın çakma ekonomistine, o ülkelerdeki gıda enflasyonuna ilişkin rakamları bir söyleyelim; Fransa’da yüzde 2,3; İrlanda’da yüzde 3,0; Belçika’da yüzde 4,8; Hollanda’da yüzde 5,0; Almanya’da yüzde 5,1… Ve Avrupa için yüreği yanan sarayın elinde, Türkiye’de gıda enflasyonu Şubat’ta yüzde 64,5, Martta yüzde 70,3… Türkiye gıdada da, Enerjide de, Toplam enflasyonda da, Ağır TÜİK makyajına rağmen Açık ara Avrupa ve OECD şampiyonu… ARTAN GIDA FİYATLARI  Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır. Ama özellikle dar ve sabit gelirlinin düşmanıdır. Yüksek enflasyon, gelir dağılımını da bozar. Dar ve sabit gelirliyi ezer geçer. Yüksek enflasyon yoksulluğu ve yoksunluğu artırır. 20 yıl önce tek bir yüzükle iş başına geldiklerinde, bu ülkede çeyrek altın 27 liraydı. 20 yılın sonunda giderken, millet 27 lirayla bir kilo yeşilbiber alamaz hale geldi. Patlıcanın kilosu 40 liraya dayandı. Maydanoz 10, kıvırcık 20 lira olur mu? Oldu! ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FİYATLARINDA ARTIŞ Yüksek enflasyon ekonomide belirsizlik yaratır. Tüketim, tasarruf ve yatırım kararlarını olumsuz etkiler. İşi aşı azaltır. Son bir yılda; Ticarethanelerde doğalgaz fiyatı yüzde 157, Sanayi doğalgazı yüzde 549, Elektrik üretiminde kullanılan doğal gaz yüzde 638 zam gördüyse, bu zamların devam edeceği de belliyse, bu ülkede iş insanları nasıl yatırım yapacak? Aşı, işi nasıl büyütecek? Yüksek enflasyon sadece üretimi değil, verimliliği de olumsuz etkiler. Sınırlı kaynaklar, üretken alanlara değil, Altın, döviz ve gayrimenkul gibi spekülatif alanlara gider. Kazanan faiz lobileri olur. İşte bankaların kârları ortada… Sayın Kerim Rota, Bu banka kârlarının ardında, enflasyona endeksli kâğıtların olduğunu ortaya koyan, önemli bir çalışma yapmış. Sarayın Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi bırakınca, Sarayın Hazinesi de çareyi bankalara, enflasyona endeksli kâğıtları yeniden ihraç etmekte bulmuş. Bir “koruklu” atasözü de ben söyleyeyim. Baba koruk yer, Oğlunun dişi kamaşır… Ne yazık ki Sarayın ekonomide işlediği günahların ağır bedelini, çocuklarımız ve torunlarımız da ödeyecek. Sarayın “Kur Korumalı Mevduat” diyerek, “Kamu Özel İşbirliği” diyerek, çocuklarımızın ve torunlarımızın üzerlerine bıraktığı gizli-koşullu yükler yetmedi. Bir de eve oturmaya mahkum ettikleri gençleri, Yüksek ve belirsiz bir faiz yükü altına sokup, geleceklerini iyice kararttılar. Yüksek enflasyon, ülkenin rekabet gücünü zayıflatır. Fiyatlarda yaşanan hızlı artış, ülkenin mal ve hizmetlerine olan dış talebi düşürür.Şimdilerde Saray çıkmış, “Yeni bir safhaya geçtiklerinden, Alım gücünü yükselteceklerinden” bahsediyor. Aman diyelim… Siz ne zaman yeni bir safhadan bahsetseniz, abat olan, yandaşlarınız, beslemeleriniz, Beşli çeteniz… Fukaralaşan ise milletimiz oluyor. Sürdürülebilir kalkınma ve büyüme için, Fiyat istikrarı olmazsa olmazdır. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda yaşamak, İnsanlar için bir haktır. Bunları biz söylemiyoruz. Merkez Bankası’nda uzman teknokratların yazdığı bu yayınlar söylüyor. Bugünkü Merkez Bankası yöneticileri açsın, bu dokümanlara bir zahmet baksın. 
Geçtiğimiz Eylül ayında “Çin olacağız” dediler. Nasreddin Hoca’nın fıkrası gibi bir model uydurdular. Faiz inecek, döviz çıkacak, rekabet gücü artacak, Dış açık kapanacak, rezervler artacak, enflasyon düşecekti. Ama hiçbiri olmadı. Enflasyon azdı. Üretici maliyetleri şahlandı. Kurdan gelen avantaj üç ayda yok olup gitti. İhracatta rekabet gücünü gösteren Geçtiğimiz Eylül ayında 79,2 olan ÜFE bazlı reel kur endeksi, Aralık’ta 68’in altına düştü. Ama bu yılın Mart ayında yeniden 78,7’ye geri geldi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde basın toplantısı gerçekleştirdi.

Faik Öztrak, href="https://www.sakinca.com/ara?q=CHP " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Et ve Süt Kurumu'na alınmaması ile ilgili olarak yoksulluk içindeki bir çocuğun fotoğrafını göstererek, "Genel Başkanımıza bugün kapatılan kapılar, aslında bu yavrumuzun yüzüne kapatıldı. Ülkenin gerçek sorunlarını karartabilmek için, artık sadık savcılarıyla, hâkimleriyle, Genel Başkanımızın sesini kısmaya cüret eder oldular. Ama ne yaparlarsa yapsınlar… Genel Başkanımızın söylediği gibi, biz milletimizin hakkını, hukukunu, sonuna kadar korumaya devam edeceğiz. " dedi. 

Faik Öztrak'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:

Bugün Dünya Romanlar günü... Sözlerime başlarken hiç bir ayrımcılığın olmadığı, hiç bir dezavantajlı insanın kalmadığı günlere ulaşmaktaki kararlılığımızı bir kere daha ifade ediyor, bu ülkenin eşit yurttaşları olan, Roman kardeşlerimizin, dünya Romanlar Günü’nü kutluyoruz.

ENFLASYON KRİZİ

“Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır.” Bu sözler, ekonomi okumuş bir siyasetçiye, eski Amerikan Başkanlarından Gerald Ford’a ait… Ne yazık ki ülkemizde, bu acımasız halk düşmanı, Cumhurbaşkanlığı koltuğundan oturup, her şeyi yönetebileceğini sanan, kendi kendini ekonomist ilan eden bir kişinin, ”Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek, Merkez Bankası başkanlığına soyunmasıyla hortladı.

Bu azgın halk düşmanı, Mübarek Ramazan ayında, ülkemizi kasıp, kavuruyor. Çarşıdan, pazardan, milletimizin “Yandım Allah!” feryatları yükseliyor. Milletin sofrasında, artık Ramazan’ın bolluk ve bereketi kalmadı. “Nerede o eski Ramazanlar…” deyimi, bu yönetim altında maalesef hakikat oldu.

TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, tüketici enflasyonu yüzde 61, üretici enflasyonu yüzde 115. Kuzeyimizde savaş var. İşgale uğrayan Ukrayna’da enflasyon yüzde 10,7; işgal eden Rusya’da enflasyon yüzde 9,2. Savaş Ukrayna’da. Ambargolar Rusya’da. Ama üç haneli enflasyon, kıtlıklar ve şeker kotaları Türkiye’de…

Söz, namustur” derler… Türkiye’yi 2023’te Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma sözünü verdiler. Ama sözün sahibi, sözünü tutmadı. “2023’te 2 trilyon dolar olacak” dediği milli gelir, “25 bin dolara çıkaracağım” diye söz verdiği kişi başına gelir, kendi yayınladıkları resmi dokümanlara göre, Bunun yarısına bile ulaşamıyor. 2023’te dünyada en büyük 10 ekonomi arasına ülkemizi sokamayanlar,

Dünya enflasyon şampiyonları liginde, Ülkemizi ilk 10’a sokmayı becerdiler. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde… TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile, üretici enflasyonunda, Azerbaycan’la beraber dünya şampiyonuyuz. tüketici enflasyonunda ise dünya altıncısıyız.

Dünya enflasyon liginde, adımızın yan yana yazıldığı ülkeler: Zimbabve, Surinam, Lübnan, Sudan… 2023 için verdiği sözleri tutmayan Hükümetin başı şimdi çıkmış, “Bu bizim ‘kızıl elmamız’ oldu” diyor. Lafın kısası, ilk 10 ekonomi arasına girmek artık hayal oldu diyor. Bıraktık kızılını ”, yeşilini ”; Devri iktidarlarının sonunda milletimizi, sofrasına Çıkma elma bile koyamaz hale getirdiler. Ama sıkılmadan hala konuşuyorlar. Soruyoruz ülkemizi bu hale getiren kim? Bir numaralı halk düşmanı olan, enflasyonu azdıran kim? Enflasyon canavarını hortlatan kim? Sorumlu havaya bakıp ıslık çalıyor. Hamaset yapıyor.

İşler yolundayken “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diyen, sıkılmadan ben ekonomistim diyen, Faiz sebep, enflasyon sonuç safsatasını, milletin başına bela eden, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doları, damadıyla bir olup, talan eden, Merkez Bankası’nın hini hacette kullanılacak, ihtiyat akçelerine bile el koyan kim? Sarayın çakma ekonomisti ve onun atama hükümeti…

Döviz kurlarının yükselmesine, azdırdığı hayat pahalılığına “rasyonel bir neden” arıyor. Sarayın kibirlisi, kendi yarattığı yıkımın, tek rasyonel sebebinin, kendisi olduğunu görmüyor. Kibir gözlerini kör etmiş. Bu çakma ekonomist ”, önce enflasyon canavarı karşısında Merkez Bankası’nı felç etti.

Eli kolu bağlı boksöre çevirdi. Bu şikeli maça razı olacak birini bulmak için, dört yılda Merkez Bankası’nın başına, dört ayrı Başkan getirdi. Bankayı İstanbul’a taşıma bahanesiyle liyakatlı kadrolara kıydı. Fiyat istikrarını sağlamakla görevli kurumu, bile isteye bitirdi. Bir numaralı halk düşmanı olan enflasyonu, cehaletiyle azdırdı. Paramızı cehaletiyle pul etti.

Şimdi işleri batıran Saray, sorumluluktan kaçmak için, kabak tadı veren “dış güçler”, “dış saldırılar” laflarını, tedavüle sokuyor. Sakallı Celal’in dediği gibi; “Keçiyi salona bağlarsanız, halıya pisledi diye kızamazsınız.” Halı pislendiyse, sorumlu keçi değil, keçiyi ahır yerine salona bağlayandır.

TÜRK LİRASINDAKİ DEĞER KAYBI

Ekonomiyi batıranı öğrenmek mi istiyorsunuz? Sarayınızdaki altın varaklı aynalara bakmanız yeterli. Çakma ekonomistin dış güçler masalı tutmayınca, başka bahaneler uyduruyor. “Hayat pahalılığının sebebi Rusya-Ukrayna krizi” diyor. Talimatla tabela faizini indirmeye başladığı, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana, paramız Amerikan Doları karşısında yüzde 41 değer kaybetti. Bu dönemde Türk Lirası’ndaki değer kaybı öyle büyük ki, en yakın rakibimiz Arjantin’in Pesosundaki değer kaybını neredeyse dörde, savaştaki Rusya’nın Rublesindeki değer kaybını, beşe katlamış vaziyette.(Arjantin pesosundaki değer kaybı %12,0, Rus rublesinde %8,0.)

Hata üstüne hata yapan Saray, bugünlerde çıkmış, milletimizde hal bırakmış gibi, sabredin, “Koruktan helva olacak” diyor. O helva olsa olsa, katlettiğiniz ekonominin helvası olur. Hep diyoruz. Bunlar milletten koptu. Bunlar helvayı yerken millet cefa çekiyor. Yokluk artık yeni normal oldu. Bu ülkede çalışanların yarıdan fazlası, açlık sınırının altında kalan asgari ücretle çalışıyor. Yoksulluk artık babadan oğula miras kalıyor. Milletimiz sebep olduğunuz tüm yıkımları görüyor. Notunuzu da veriyor. Tasdiknamenizi elinize tutuşturmak için, sabırsızlıkla sandığı bekliyor.

Son dört ayda enflasyonun üçe katlanmasına sebep olanlar, enflasyonla mücadele edeceklerine, istatistikleri eğip bükmeye çalışıyor. Çarşı Pazar yangın yeri, Millet market raflarına, pazar tezgâhlarına yaklaşamıyor. Ama Mart ayında TÜİK marketinde: Balın, kaşarın, tulum peynirin, beyaz peynirin, salçanın, yoğurdun, tereyağının, bulgurun fiyatı her nasılsa düşmüş. Gel de inan! Ucuzcu market diye sağa sola açtıkları, Tarım Kredinin marketlerinde bile, TÜİK marketindeki fiyatlar yok… Bu marketler nerede? Milletimize söyleyin! Milletimizi şu Ramazan ayında daha fazla perişan etmeyin. 

GIDA ENFLASYONU

Ama çaldıkları minareye, artık kılıf da uyduramıyorlar… Gıdada üreticinin bir yıllık enflasyonu yüzde 92’nin üzerinde, ama tüketicinin enflasyonu yüzde 64 civarında… Arada neredeyse 30 puan fark var. gıdada üretici enflasyonu, 2020’nin son üç ayından itibaren, sürekli olarak, tüketici enflasyonundan daha yukarıda…

Yani TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre, Son 1,5 yıldır gıda sektöründe faaliyet gösteren üreticilerimiz, ya zararına, ya da hayrına çalışıyor. Ama nedense bu hayırsever insanlarımız, yine de saray ve şürekâsına yaranamıyor. Hala ya fırsatçılıkla, ya da stokçulukla suçlanıyorlar. Serbest piyasa ekonomisinin “görünmez eli” fiyatlardır.

Bir ülkede fiyat istatistikleri doğru değilse, o ekonomide alınan hiçbir karar, imzalanan hiçbir sözleşme doğru değildir. Ama deveye sormuşlar “Boynun neden eğri?” diye… “Nerem doğru ki?” demiş. Tesadüf bu ya, Diyanet İşleri Başkanlığı da bu Ramazan’ın ana temasını, “Ramazan ve Doğruluk” olarak belirledi. Peki, enflasyon rakamlarının doğru olmadığı bir yerde doğruluktan, dürüstlükten bahsedilebilir mi?

Emekçinin ücreti, emeklinin aylığı, ev ve dükkân sahibinin kirası, hepsi yalan, yanlış enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Bu; milletin hakkını gasbetmek değil midir? Çatır çatır kul hakkı yemek değil midir?

Tavsiyemiz, Diyanet İşleri Başkanı, Saray ve şürekâsını, Saraydaki camide bir teravih namazına davet etsin. Anlatabiliyorsa bunları yüzlerine anlatsın. Hep diyoruz, bunlar el iyisidir. Ülkemiz yangın yerine dönmüş, bunlar Avrupalıya ağıt yakıyor. Hayat pahalılığında, Avrupa ülkelerinin çoğu, bizden daha vahim tablolarla karşı karşıyaymış. Bu gidişle yakında Avrupalılara yardım için, bu millete İBAN numarası gönderirlerse kimse şaşırmasın. Sarayın çakma ekonomistine, o ülkelerdeki gıda enflasyonuna ilişkin rakamları bir söyleyelim; Fransa’da yüzde 2,3; İrlanda’da yüzde 3,0; Belçika’da yüzde 4,8; Hollanda’da yüzde 5,0; Almanya’da yüzde 5,1… Ve Avrupa için yüreği yanan sarayın elinde, Türkiye’de gıda enflasyonu Şubat’ta yüzde 64,5, Martta yüzde 70,3… Türkiye gıdada da, Enerjide de, Toplam enflasyonda da, Ağır TÜİK makyajına rağmen Açık ara Avrupa ve OECD şampiyonu…

ARTAN GIDA FİYATLARI 

Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır. Ama özellikle dar ve sabit gelirlinin düşmanıdır. Yüksek enflasyon, gelir dağılımını da bozar. Dar ve sabit gelirliyi ezer geçer. Yüksek enflasyon yoksulluğu ve yoksunluğu artırır. 20 yıl önce tek bir yüzükle başına geldiklerinde, bu ülkede çeyrek altın 27 liraydı. 20 yılın sonunda giderken, millet 27 lirayla bir kilo yeşilbiber alamaz hale geldi. Patlıcanın kilosu 40 liraya dayandı. Maydanoz 10, kıvırcık 20 lira olur mu? Oldu!

ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FİYATLARINDA ARTIŞ

Yüksek enflasyon ekonomide belirsizlik yaratır. Tüketim, tasarruf ve yatırım kararlarını olumsuz etkiler. İşi aşı azaltır. Son bir yılda; Ticarethanelerde doğalgaz fiyatı yüzde 157, Sanayi doğalgazı yüzde 549, Elektrik üretiminde kullanılan doğal gaz yüzde 638 zam gördüyse, bu zamların devam edeceği de belliyse, bu ülkede insanları nasıl yatırım yapacak?

Aşı, işi nasıl büyütecek? Yüksek enflasyon sadece üretimi değil, verimliliği de olumsuz etkiler. Sınırlı kaynaklar, üretken alanlara değil, Altın, döviz ve gayrimenkul gibi spekülatif alanlara gider. Kazanan faiz lobileri olur. İşte bankaların kârları ortada…

Sayın Kerim Rota, Bu banka kârlarının ardında, enflasyona endeksli kâğıtların olduğunu ortaya koyan, önemli bir çalışma yapmış. Sarayın Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi bırakınca, Sarayın Hazinesi de çareyi bankalara, enflasyona endeksli kâğıtları yeniden ihraç etmekte bulmuş.

Bir “koruklu” atasözü de ben söyleyeyim. Baba koruk yer, Oğlunun dişi kamaşır… Ne yazık ki Sarayın ekonomide işlediği günahların ağır bedelini, çocuklarımız ve torunlarımız da ödeyecek. Sarayın “Kur Korumalı Mevduat” diyerek, “Kamu Özel İşbirliği” diyerek, çocuklarımızın ve torunlarımızın üzerlerine bıraktığı gizli-koşullu yükler yetmedi. Bir de eve oturmaya mahkum ettikleri gençleri, Yüksek ve belirsiz bir faiz yükü altına sokup, geleceklerini iyice kararttılar. Yüksek enflasyon, ülkenin rekabet gücünü zayıflatır. Fiyatlarda yaşanan hızlı artış, ülkenin mal ve hizmetlerine olan dış talebi düşürür.Şimdilerde Saray çıkmış, “Yeni bir safhaya geçtiklerinden, Alım gücünü yükselteceklerinden” bahsediyor. Aman diyelim… Siz ne zaman yeni bir safhadan bahsetseniz, abat olan, yandaşlarınız, beslemeleriniz, Beşli çeteniz… Fukaralaşan ise milletimiz oluyor.

Sürdürülebilir kalkınma ve büyüme için, Fiyat istikrarı olmazsa olmazdır. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda yaşamak, İnsanlar için bir haktır. Bunları biz söylemiyoruz. Merkez Bankası’nda uzman teknokratların yazdığı bu yayınlar söylüyor. Bugünkü Merkez Bankası yöneticileri açsın, bu dokümanlara bir zahmet baksın. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.