'Merdiven altı' zayıflama iğnelerindeki kontrolsüz tehlike

Gündem (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 09.06.2025 - 11:30, Güncelleme: 09.06.2025 - 11:30
 

'Merdiven altı' zayıflama iğnelerindeki kontrolsüz tehlike

Diyabetle mücadele ve diyete dirençli obezite tedavisinde kullanılmak üzere reçete edilmesi gereken ve halk arasında zayıflama iğnesi olarak bilinen diyabet iğnelerinin kontrolsüz kullanımı tehlike saçıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, soğuk zincirde muhafaza gerektiren bu iğnelerin merdiven altı satışının ABD'de yüzde 60'lara ulaştığını, ülkemizde de kontrolsüz bir şekilde kullanımının son dönemde büyük oranda arttığını kaydetti. Prof. Dr. Gönen, "Sağlık amaçlı, obeziteyle mücadelede kullandığımızda bile zaman zaman yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bulantı, kusma, en sık rastladığımız yan etkiler. Ama onun haricinde pankreatit dediğimiz daha ciddi tablolara yol açabiliyor. Özellikle kalsitonin hormonu ölçülmemiş medüller yani ailesel tiroid kanseri riski olanlarda kanseri tetikleyebiliyor" dedi.
Diyabet ve obezite tedavisinde doktor kontrolünde kullanılması gereken ve beyindeki iştah merkezini baskılayarak kilo vermeyi sağlayan 'GLP-1 reseptör agonistleri' yani halk arasında bilinen adıyla zayıflama iğneleri, sosyal medyada mucize gibi pazarlanırken, merdiven altı satışlar ölümcül tehdit oluşturuyor. Reçetesiz, denetimsiz ve bazıları sahte olabilen bu iğnelerin 'biraz kilo vereyim' kaygısıyla kozmetik amaçlı kullanımının teşviki, doktor kontrolünde kısa süreli kullanılabilecek bu tedavinin suistimaline ve el altından satışlarla sağlık tehlikelerine yol açıyor. Bu iğnelerin doktor kontrolü olmadan kullanımı, kalp krizinden böbrek yetmezliğine, şiddetli alerjik reaksiyonlardan kalıcı organ hasarına varana kadar pek çok riske yol açabiliyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, zayıflama iğnelerinin merdiven altı satışının ABD'de yüzde 60'lara ulaştığını, ülkemizde de durumun benzer olduğunu kaydetti. 'BUNLAR SİHİRLİ İLAÇLAR DEĞİL' Prof. Dr. Gönen, "Obezite tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir halk sağlığı sorunu. Yüzde 40'ın üzerinde kadın ve erkek, fazla kilolu ve obez. Tabii ki bir hastalık olduğu için obezite ile mücadele gerekiyor. Obezite ile mücadelede başlangıçta yapılması gereken şey öncelikle obeziteye yol açan, metabolizmayı yavaşlatan nedenlerin araştırılması. Bir dizi hastalık metabolizmayı yavaşlatıp fazla kilolara yol açabiliyor. Hipotiroidi, insülin direnci, diyabet, bunların araştırılması gerekiyor. Halk arasında zayıflama iğnesi olarak bahsedilen ilaçlar şu anda ülkemizdeki eczanelerde de var. Bunlar arasında en sık kullanılanları semaglutid ve tirzepatid etken maddeli ilaçlar. Ama bunlar böyle sihirli değil. Zayıflama iğneleri olarak adlandırılan bu iğnelerin soğuk zincirde muhafaza edilmesi gerekiyor. Ancak maalesef ithal vs diyerek soğuk zincirin kırıldığını bunların reçetesiz tedarik edildiğini görüyoruz" dedi. KARA BORSA SATIŞI ABD'DE YÜZDE 60'LARA ULAŞTI Zayıflama iğnelerinin merdiven altı satışlarının Amerika'da yüzde 60'lara ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Gönen, "Ülkemizde de zannediyorum bu merdiven altı satışlarda ciddi bir oran söz konusu. Fazla kilolu bile kabul etmediğimiz insanlar gelip 'Hocam kilo vermek için ben bu iğneyi kullanabilir miyim?' diyor. Bu zayıflama iğnelerinin belden bir santim eksilsin, göbeğim erisin diye değil, kozmetik amaçla değil, sağlık amacıyla kullanılması gerekiyor. Soğuk zincirde muhafaza edilmiş, hekimin, özellikle metabolizma hastalıkları ile ilgilenen bir hekimin reçete etmesi gerekiyor. Sağlık amaçlı, obezite ile mücadelede kullandığımızda bile zaman zaman yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bulantı, kusma, en sık rastladığımız yan etkiler. Ama onun haricinde pankreatit dediğimiz daha ciddi tablolara yol açabiliyor. Özellikle kalsitonin hormonu ölçülmemiş medüller yani ailesel tiroid kanseri riski olanlarda kanseri tetikleyebiliyor" diye konuştu. 'HEKİMLER DE DİKKATLE ÖNERMELİ' Kilo verme kaygısıyla hekime giden hastalar açısından hekimlere de bu iğnelerin kullanımının sempatik gelebildiğini kaydeden Prof. Dr. Gönen, şu uyarılarda bulundu: "Hekim arkadaşlara da sempatik gelebilir hastama hızla kilo verdirebiliyorum diye. Ama özellikle endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları ile ilgili olan hekimlerin yaptığı gibi, metabolizmayı yavaşlatan nedenlerin olup olmadığı araştırılıp, o nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra, yaşam tarzı disiplini, dengeli beslenme, düzenli egzersiz şartları yerine getirildikten sonra dahi kilo veremeyen hastalarda bu iğnelerin kullanılması gerekiyor. Harcı alem hasta 3 kilo versin 5 kilo versin diye kullanılacak ilaç grubu değil bunlar" 'SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN UYGULAMASI DOĞRU AMA YETERLİ DEĞİL' Prof. Dr. Sait Gönen, Sağlık Bakanlığı'nın boy kilo ölçümü ve beden kitle indeksi konusundaki yeni uygulamasının obeziteyle mücadele için gerekli bir uygulama olduğunu ancak yeterli olmadığını da vurguladı. Prof. Dr. Gönen, sözlerini şöyle noktaladı: "Uygulama doğru ama yeterli mi diye sorarsanız, değil. Beden kitle indeksi, kas kitlesini yağ kitlesini vermiyor bize. Ya da kas yağ oranını gösteren bir ölçüm değil. Bizim mücadelemiz aslında yağ kitlesiyle. Burada tabii ki bel çevresi de buna dair bir ipucu veriyor. Ama yine de yaşam tarzı disiplini dediğimiz dengeli beslenme, düzenli egzersiz, bu farkındalığı artırır bu uygulama. Arkası gelmeli, mahalli idareler, merkezi yönetimler birlikte insanların düzenli egzersiz yapabileceği alanların sayısını artırmalı, sağlıklı beslenme dediğinizde nelere dikkat etmemiz gerektiği ile ilgili eğitim faaliyetleri de artırılmalı."
Diyabetle mücadele ve diyete dirençli obezite tedavisinde kullanılmak üzere reçete edilmesi gereken ve halk arasında zayıflama iğnesi olarak bilinen diyabet iğnelerinin kontrolsüz kullanımı tehlike saçıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, soğuk zincirde muhafaza gerektiren bu iğnelerin merdiven altı satışının ABD'de yüzde 60'lara ulaştığını, ülkemizde de kontrolsüz bir şekilde kullanımının son dönemde büyük oranda arttığını kaydetti. Prof. Dr. Gönen, "Sağlık amaçlı, obeziteyle mücadelede kullandığımızda bile zaman zaman yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bulantı, kusma, en sık rastladığımız yan etkiler. Ama onun haricinde pankreatit dediğimiz daha ciddi tablolara yol açabiliyor. Özellikle kalsitonin hormonu ölçülmemiş medüller yani ailesel tiroid kanseri riski olanlarda kanseri tetikleyebiliyor" dedi.

Diyabet ve obezite tedavisinde doktor kontrolünde kullanılması gereken ve beyindeki iştah merkezini baskılayarak kilo vermeyi sağlayan 'GLP-1 reseptör agonistleri' yani halk arasında bilinen adıyla zayıflama iğneleri, sosyal medyada mucize gibi pazarlanırken, merdiven altı satışlar ölümcül tehdit oluşturuyor. Reçetesiz, denetimsiz ve bazıları sahte olabilen bu iğnelerin 'biraz kilo vereyim' kaygısıyla kozmetik amaçlı kullanımının teşviki, doktor kontrolünde kısa süreli kullanılabilecek bu tedavinin suistimaline ve el altından satışlarla sağlık tehlikelerine yol açıyor. Bu iğnelerin doktor kontrolü olmadan kullanımı, kalp krizinden böbrek yetmezliğine, şiddetli alerjik reaksiyonlardan kalıcı organ hasarına varana kadar pek çok riske yol açabiliyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, zayıflama iğnelerinin merdiven altı satışının ABD'de yüzde 60'lara ulaştığını, ülkemizde de durumun benzer olduğunu kaydetti.

'BUNLAR SİHİRLİ İLAÇLAR DEĞİL'

Prof. Dr. Gönen, "Obezite tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir halk sağlığı sorunu. Yüzde 40'ın üzerinde kadın ve erkek, fazla kilolu ve obez. Tabii ki bir hastalık olduğu için obezite ile mücadele gerekiyor. Obezite ile mücadelede başlangıçta yapılması gereken şey öncelikle obeziteye yol açan, metabolizmayı yavaşlatan nedenlerin araştırılması. Bir dizi hastalık metabolizmayı yavaşlatıp fazla kilolara yol açabiliyor. Hipotiroidi, insülin direnci, diyabet, bunların araştırılması gerekiyor. Halk arasında zayıflama iğnesi olarak bahsedilen ilaçlar şu anda ülkemizdeki eczanelerde de var. Bunlar arasında en sık kullanılanları semaglutid ve tirzepatid etken maddeli ilaçlar. Ama bunlar böyle sihirli değil. Zayıflama iğneleri olarak adlandırılan bu iğnelerin soğuk zincirde muhafaza edilmesi gerekiyor. Ancak maalesef ithal vs diyerek soğuk zincirin kırıldığını bunların reçetesiz tedarik edildiğini görüyoruz" dedi.

KARA BORSA SATIŞI ABD'DE YÜZDE 60'LARA ULAŞTI

Zayıflama iğnelerinin merdiven altı satışlarının Amerika'da yüzde 60'lara ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Gönen, "Ülkemizde de zannediyorum bu merdiven altı satışlarda ciddi bir oran söz konusu. Fazla kilolu bile kabul etmediğimiz insanlar gelip 'Hocam kilo vermek için ben bu iğneyi kullanabilir miyim?' diyor. Bu zayıflama iğnelerinin belden bir santim eksilsin, göbeğim erisin diye değil, kozmetik amaçla değil, sağlık amacıyla kullanılması gerekiyor. Soğuk zincirde muhafaza edilmiş, hekimin, özellikle metabolizma hastalıkları ile ilgilenen bir hekimin reçete etmesi gerekiyor. Sağlık amaçlı, obezite ile mücadelede kullandığımızda bile zaman zaman yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bulantı, kusma, en sık rastladığımız yan etkiler. Ama onun haricinde pankreatit dediğimiz daha ciddi tablolara yol açabiliyor. Özellikle kalsitonin hormonu ölçülmemiş medüller yani ailesel tiroid kanseri riski olanlarda kanseri tetikleyebiliyor" diye konuştu.

'HEKİMLER DE DİKKATLE ÖNERMELİ'

Kilo verme kaygısıyla hekime giden hastalar açısından hekimlere de bu iğnelerin kullanımının sempatik gelebildiğini kaydeden Prof. Dr. Gönen, şu uyarılarda bulundu: "Hekim arkadaşlara da sempatik gelebilir hastama hızla kilo verdirebiliyorum diye. Ama özellikle endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları ile ilgili olan hekimlerin yaptığı gibi, metabolizmayı yavaşlatan nedenlerin olup olmadığı araştırılıp, o nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra, yaşam tarzı disiplini, dengeli beslenme, düzenli egzersiz şartları yerine getirildikten sonra dahi kilo veremeyen hastalarda bu iğnelerin kullanılması gerekiyor. Harcı alem hasta 3 kilo versin 5 kilo versin diye kullanılacak ilaç grubu değil bunlar"

'SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN UYGULAMASI DOĞRU AMA YETERLİ DEĞİL'

Prof. Dr. Sait Gönen, Sağlık Bakanlığı'nın boy kilo ölçümü ve beden kitle indeksi konusundaki yeni uygulamasının obeziteyle mücadele için gerekli bir uygulama olduğunu ancak yeterli olmadığını da vurguladı. Prof. Dr. Gönen, sözlerini şöyle noktaladı: "Uygulama doğru ama yeterli mi diye sorarsanız, değil. Beden kitle indeksi, kas kitlesini yağ kitlesini vermiyor bize. Ya da kas yağ oranını gösteren bir ölçüm değil. Bizim mücadelemiz aslında yağ kitlesiyle. Burada tabii ki bel çevresi de buna dair bir ipucu veriyor. Ama yine de yaşam tarzı disiplini dediğimiz dengeli beslenme, düzenli egzersiz, bu farkındalığı artırır bu uygulama. Arkası gelmeli, mahalli idareler, merkezi yönetimler birlikte insanların düzenli egzersiz yapabileceği alanların sayısını artırmalı, sağlıklı beslenme dediğinizde nelere dikkat etmemiz gerektiği ile ilgili eğitim faaliyetleri de artırılmalı."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.