deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Fakir Yılmaz
Köşe Yazarı
Fakir Yılmaz
 

En Büyük Asker Bizim Asker!

Önümüzdeki günlerde birçok parti ile yeni bir masa kuracaklarını belirten bunları belirtirken de benim iktidarca aranıp, aranmadığı soruma 'Evet arıyorlar ama masaya gel diye değil, sus diye arıyorlar..' diyen Anadolu Birlik Partisinin Genel Başkanı Bedri Yalçın ile Tempo TV'de canlı olarak yayınlanan GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programım biterken Murat Özer adlı arkadaşımdan whatspıma gelen bir haber ile sarsılıyorum. Çünkü İstiklal caddesinde meydana gelen patlama ardından İYİ Partili bir milletvekilinin AK Partili bir vekil tarafından hastanelik edildiği meclisin karıştığı şu günlerde aynı mecliste yıllar önce kurşunlanan ve ölmesi için saatlerce meclis revirinde bekleyen ve 'faili meçhul olarak öldürüldü..' denen Ardahan'ın ilk Milletvekilini hatırlatan bir haber alıyorum. O haber de aynen şöyle; ARDAHAN MİLLETVEKİLİ BIÇAKLADI! Haber: Murat Özer Yenilik Partisi Genel Başkanı, Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz'a ofisinde bıçaklı saldırı! Bıçak yaraları alan Yılmaz hastaneye kaldırıldı.' Evet haber aynen böyle ve yine Ardahan.. Benim bu kara haber öncesi kara kara düşünüp, geride bıraktığım uykusuz bir gece ardından yeni bir güne başlarken o günün gecesinde mahali manşetlerimizi ulusala taşıyan gazetelerimizi hazırladığım sırada bir Binbaşının da aralarında olduğu şehit haberleri ve şehit sayısının arttığı haberlerini aldığımızı hatırladığım son  günlerde, vatani görevini bitiren dün elimizde büyüyen çocuğumuz yeğenim Mesut’un teskeresini aldığı kışlaya gidiyoruz. İstanbul Maltepe’de bulunan kışlanın önüne geldiğimde dikkatimi çeken ilk şey cuntacı, darbeci denen ölmeden önce generallik rütbelerinin söküldüğü söylenen darbeci, Diyabakır cezaevini müzeye çevirten Kenan Evren’in adının  verildiği kışlanın kapısında bulunan büyük levha idi. Kendisini darbeci ilan edip onun emriyle adeta bir gecede hazırlanıp, alelacele, süngü gölgesinde halka onaylattırılan Anayasayla idare ettirilen ve ülkenin sınırlarını korumakla yükümlü askerlerin vatani görevini yaptığı kışladan içeri girerken kendi kendime “Hani hafızalar da kötü anılar bırakan bunun ve oncasının adı levhalardan silinecekti, bu ne şimdi?!.” diye içimizden mırıldanarak İçeri geçip askerimizi beklerken, benim gibi orada olan asker aileleri çocuklarına hasretle sarılırken Suriye’den yeni şehit haberleri alıp gözlerinin dolduğunu görüyordum. Bir zamanlar ellerine kına yakılıp, askere gönderilenlerin tam tersi ellerinde silah değil, 'hele çıkar' denen o en son model telefonlarla bir kıta askerin arasında gülerek yanımıza gelen yeğen Mehmetçik Mesut vatani görevini tamamlama gururu ile içine girdiği askeri elbisenin şıklığıyla önce babaannesinin ellerini öpüyor sonra bizlere sarılıyordu. Ve bir Albay'ın komutasındaki askeri birliğin yemin törenini izledikten sonra oradan ayrılırken geride bıraktığımız onca askerin vatan görevi yaptığı o her geçen gün TOKİ başta olmak üzere başka kurumlara hektar, hektar devredilip, üzerinde rezidansların yapıldığı ve her geçen gün biraz daha küçülen Askeri kışlaları ve ayağı, kolu kırılan vekiller yetmedi de şimdi de kafadan yumruklama ve ardından bıçaklama konularını yazmayı bir dahaki yazıma bırakıyorum. Kazasız, belasız teskeresini alıp, bizi ziyadesiyle mesut eden yeğen Mesut ile o gorbe gor denen cuntacının adını taşıyan kışladan ayrılırken ona dönüp, 'En Büyük Asker Bizim Asker!' diyerek kendisine gülümsüyorum.  ülkem gibi üzüldüğümü, gerildiğimi anlamasın diye...
Ekleme Tarihi: 08 Aralık 2022 - Perşembe

En Büyük Asker Bizim Asker!

Önümüzdeki günlerde birçok parti ile yeni bir masa kuracaklarını belirten bunları belirtirken de benim iktidarca aranıp, aranmadığı soruma 'Evet arıyorlar ama masaya gel diye değil, sus diye arıyorlar..' diyen Anadolu Birlik Partisinin Genel Başkanı Bedri Yalçın ile Tempo TV'de canlı olarak yayınlanan GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programım biterken Murat Özer adlı arkadaşımdan whatspıma gelen bir haber ile sarsılıyorum.

Çünkü İstiklal caddesinde meydana gelen patlama ardından İYİ Partili bir milletvekilinin AK Partili bir vekil tarafından hastanelik edildiği meclisin karıştığı şu günlerde aynı mecliste yıllar önce kurşunlanan ve ölmesi için saatlerce meclis revirinde bekleyen ve 'faili meçhul olarak öldürüldü..' denen Ardahan'ın ilk Milletvekilini hatırlatan bir haber alıyorum.
O haber de aynen şöyle; ARDAHAN MİLLETVEKİLİ BIÇAKLADI! Haber: Murat Özer Yenilik Partisi Genel Başkanı, Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz'a ofisinde bıçaklı saldırı! Bıçak yaraları alan Yılmaz hastaneye kaldırıldı.'
Evet haber aynen böyle ve yine Ardahan..
Benim bu kara haber öncesi kara kara düşünüp, geride bıraktığım uykusuz bir gece ardından yeni bir güne başlarken o günün gecesinde mahali manşetlerimizi ulusala taşıyan gazetelerimizi hazırladığım sırada bir Binbaşının da aralarında olduğu şehit haberleri ve şehit sayısının arttığı haberlerini aldığımızı hatırladığım son  günlerde, vatani görevini bitiren dün elimizde büyüyen çocuğumuz yeğenim Mesut’un teskeresini aldığı kışlaya gidiyoruz.
İstanbul Maltepe’de bulunan kışlanın önüne geldiğimde dikkatimi çeken ilk şey cuntacı, darbeci denen ölmeden önce generallik rütbelerinin söküldüğü söylenen darbeci, Diyabakır cezaevini müzeye çevirten Kenan Evren’in adının  verildiği kışlanın kapısında bulunan büyük levha idi.
Kendisini darbeci ilan edip onun emriyle adeta bir gecede hazırlanıp, alelacele, süngü gölgesinde halka onaylattırılan Anayasayla idare ettirilen ve ülkenin sınırlarını korumakla yükümlü askerlerin vatani görevini yaptığı kışladan içeri girerken kendi kendime “Hani hafızalar da kötü anılar bırakan bunun ve oncasının adı levhalardan silinecekti, bu ne şimdi?!.” diye içimizden mırıldanarak
İçeri geçip askerimizi beklerken, benim gibi orada olan asker aileleri çocuklarına hasretle sarılırken Suriye’den yeni şehit haberleri alıp gözlerinin dolduğunu görüyordum.
Bir zamanlar ellerine kına yakılıp, askere gönderilenlerin tam tersi ellerinde silah değil, 'hele çıkar' denen o en son model telefonlarla bir kıta askerin arasında gülerek yanımıza gelen yeğen Mehmetçik Mesut vatani görevini tamamlama gururu ile içine girdiği askeri elbisenin şıklığıyla önce babaannesinin ellerini öpüyor sonra bizlere sarılıyordu.
Ve bir Albay'ın komutasındaki askeri birliğin yemin törenini izledikten sonra oradan ayrılırken geride bıraktığımız onca askerin vatan görevi yaptığı o her geçen gün TOKİ başta olmak üzere başka kurumlara hektar, hektar devredilip, üzerinde rezidansların yapıldığı ve her geçen gün biraz daha küçülen Askeri kışlaları ve ayağı, kolu kırılan vekiller yetmedi de şimdi de kafadan yumruklama ve ardından bıçaklama konularını yazmayı bir dahaki yazıma bırakıyorum. Kazasız, belasız teskeresini alıp, bizi ziyadesiyle mesut eden yeğen Mesut ile o gorbe gor denen cuntacının adını taşıyan kışladan ayrılırken ona dönüp, 'En Büyük Asker Bizim Asker!' diyerek kendisine gülümsüyorum.  ülkem gibi üzüldüğümü, gerildiğimi anlamasın diye...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.