deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Yerel Seçimler ve Erdoğan'ın Emeklilik Planı Dünya Basınında!

Güncel 30.03.2024 - 18:15, Güncelleme: 30.03.2024 - 18:15
 

Yerel Seçimler ve Erdoğan'ın Emeklilik Planı Dünya Basınında!

The Economist dergisi, seçim analizinde, oylamanın Erdoğan'ın 'emeklilik planlarını' değiştirebileceğini öne sürdü. Dergiye göre, AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kurum olsa da kampanyasına güç veren isim Erdoğan.
31 Mart yerel seçimleri dünya basınında büyük ilgi uyandırdı. Son bir hafta içinde yapılan analizlerde, AK Parti'nin özellikle İstanbul gibi 2019'daki seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) kaybedilen büyükşehirleri geri alması senaryoları ele alınıyor. İstanbul'daki yarışın son ana kadar belirsizliğini koruyacağı konusunda genel bir konsensüs bulunuyor. ECONOMIST: İMAMOĞLU, İSTANBUL'DA KÜÇÜK FARKLA ÖNDE İngiltere'nin The Economist dergisi, 31 Mart seçimleriyle ilgili muhalefetin durumunu değerlendirdi. Makalede, İYİ Parti'nin 2023 Genel Seçimleri'nden bu yana oy oranlarında düşüş yaşadığı belirtilerek, yerel seçimlerde AK Parti'nin ülkenin çoğunluğunda galip geleceği öngörüsü yapıldı. İstanbul'daki yarışın ise belirsizliğini koruyacağı tahmin edilirken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM) şehirde kazanma şansının düşük olduğu ifade edildi. CHP'li İmamoğlu'nun çoğu ankette önde olduğu, ancak küçük bir farkla liderlik ettiği vurgulandı. The Economist'in değerlendirmesine göre, seçimlerde öne çıkacak olan AKP'nin İstanbul adayı eski Şehircilik Bakanı Murat Kurum olsa da, kampanyasına güç veren ismin Erdoğan olduğu belirtildi. Makalede, Erdoğan'ın karşılaştığı en büyük zorluğun ekonomi olduğu tespitine de yer verildi. Ayrıca, Türkiye'deki yerel seçimlerin, ulusal siyasetle olduğu kadar yerel meselelerle de ilgili olduğu vurgulandı. İmamoğlu'nun ikinci bir belediye başkanlığı döneminin, CHP'nin iç çatışmalarla boğuşan yönetiminin bir basamağı olabileceği öne sürüldü ve İmamoğlu'nun 2028'de cumhurbaşkanı adayı olabileceği iddia edildi. Oylamanın Erdoğan'ın 'emeklilik planlarını' etkileyebileceğini belirten makale, İstanbul'da kazanması durumunda yeni anayasa planlarını cesaretle ilerletebileceğini vurguladı. Ayrıca, 31 Mart seçimlerinde kötü bir performans göstermesinin İYİ Parti'de 'liderlik mücadelesine ya da bölünmeye' yol açabileceğini öne sürdü. The Economist, partiden ayrılanların MHP ya da AK Parti'ye katılabileceğini belirtirken, içeriden bir kaynağın "Bu insanlar Erdoğan'la rahatlıkla el sıkışabilirler. Halkın desteğine sahip olmayı değil, güce sahip olmayı arzuluyorlar" dediğini aktardı. Makale, İYİ Parti'nin kıdemli üyelerinden Bilge Yılmaz'ın "Muhalefetin yeniden yapılandırılması gerekiyor" sözleriyle sona erdi ve "Herkesin gitmesi gerekiyor" şeklinde devam etti. WP: İSTANBUL'DA KÜRTLERİN OYLARI BELİRLEYİCİ OLABİLİR BBC Türkçe'nin aktardığına göre, ABD'nin The Washington Post gazetesindeki bir makale, Türkiye'deki yerel seçimlerin Erdoğan'ın popülerliğini ölçmek için önemli olduğunu belirtiyor. Makalede, Kürt nüfusunun oylarının da dikkate alınması gerektiği vurgulanıyor. Kürt seçmenlerin İstanbul'da yaklaşık olarak seçmenlerin yüzde 10'unu oluşturduğu ve bu oyların belediye başkanlığı yarışında belirleyici olabileceği ifade ediliyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) olarak bilinen Türkiye'nin Kürt yanlısı partisinin, önceki seçimlerde İstanbul'da İmamoğlu'nu desteklediği ancak bu sefer kendi adaylarını öne çıkardığı belirtiliyor. Bazı gözlemciler ise partinin, mevcut belediye başkanını zımnen desteklemek amacıyla iki düşük profilli aday seçtiğini düşünüyor. Makalede, iktidar ile muhalefet arasındaki kampanya adaletsizliği de vurgulanıyor. Fraser, özellikle Erdoğan'ın görevdeki avantajlarını kullanarak kampanyalarını devlet kaynaklarıyla yürüttüğünü belirtiyor. Muhalefetin iddiasına göre, devlet yayın kuruluşu TRT, kampanyanın ilk 40 gününde iktidar partisine 32 saatlik yayın süresi verirken, rakip partilere sadece 25 dakika ayırdı. Erdoğan'ın, seçmenlere devlet hizmetlerinden yararlanmak istiyorlarsa iktidar partisinin desteklediği adayları tercih etmeleri gerektiği yönünde üstü kapalı mesajlar verdiği belirtiliyor. Ayrıca, Türk liderin kampanya mitinglerinde ülkenin savunma sanayisindeki başarılarını vurgulamaya devam ettiği ifade ediliyor. HAARETZ: DEMOKRASİDEN BİR ADIM DAHA... İsrailli İngilizce yayın yapan Haaretz gazetesinde yer alan analize göre, Simon Waldman adlı The New Turkey and Its Discontents (Yeni Türkiye ve Hoşnutsuzlukları) kitabının yazarı, Türkiye'deki her seçimle birlikte ülkenin demokratik standartlardan uzaklaştığını savunuyor. Waldman, "Türkiye'de her seçim yapıldığında ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu hafta sonu yapılacak yerel seçimler kasvetli gidişatı sürdürecek gibi görünüyor" ifadelerine yer veriyor. Ayrıca, "Türkiye'de bir seçim daha Erdoğan'ın iktidarı ele geçirmesi anlamına geliyor" başlıklı makalede, İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırıları sonrasında Gazze'ye savaş açmasının Türkiye'deki siyasi kesimler tarafından sert bir dille eleştirildiği vurgulanıyor. Waldman'a göre, yerel seçimlerin ana konusu İsrail olmaktan uzak ve 'asıl soru' ise şu: "Muhalefet, Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) dalkavuklarının 23 yıllık iktidarının ardından elde edebildiği azıcık siyasi gücü bile elinde tutabilecek mi?" CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun geçen haftaki mitingini izlediğini anlatan Waldman, İmamoğlu'nun 'sözlerini bir enerji ve soğukkanlılık dengesiyle kullanarak kalabalığı heyecanlandırma becerisini' fark ettiğini söyledi. Ancak, İmamoğlu'nu izlemeye gelenlerin sayısının 500 ile sınırlı olduğunu kaydeden Waldman, 'bu seferki heyecan eksikliğinin' bir nedeninin 'İmamoğlu'nun Erdoğan'ın sönük seçimi eski Çevre Bakanı Murat Kurum'a karşı yarışıyor olması nedeniyle aşırı güven' duyulması olabileceğini belirtti. Waldman, AKP'nin aday stratejisi, Erdoğan'ın 'merkezi yönetimle yerel yönetim el ele' vermesi gerektiği mesajları ve muhalefetteki bölünmüşlük gibi faktörlerin İmamoğlu'nun İstanbul'da kaybetmesiyle sonuçlanabileceğini öngördü. Son dönemde Türkiye'deki yüksek yargı krizini hatırlatan Haaretz makalesinde, Erdoğan'ın 'son seçimim' sözlerinin anayasa reformunu gündeme getirmesine de yer verildi. Waldman, analizini, "Erdoğan daha önce de birçok kez (2007, 2010 ve 2017) anayasayı değiştirmiş ve bağımsız yargının olduğu gerçek bir demokrasinin aksine Türkiye'de anayasanın kendisine tabi olduğunu vurgulamıştı. "Türkiye'de her seçim olduğunda ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu sefer de durum farklı değil" diye bitirdi. FP: SEÇİMLER, ÜLKENİN GELECEĞİNE KARAR VERECEK ABD'nin Foreign Policy dergisinde yayımlanan Türkiye iç ve dış politika uzmanı Doç. Dr. Sinan Ciddi imzalı makalede, "Erdoğan'ın partisi ülkenin en büyük şehirlerini geri kazanırsa, bunu Türk siyasetinde büyük değişimler izleyebilir" öngörüsünde bulundu. Erdoğan'ın görevine devam etmek için galip gelmesi durumunda 'başka bir anayasa reformu daha gerçekleştirebilir' diyen makale şu tespitlerle devam etti: "Erdoğan'ın popülaritesinin temelinde uzun zamandır AKP'nin inşaat ruhsatı verme, imar kontrolleri ve partizan destekçilerine kentsel sosyal yardım hizmetleri sağlama becerisi yer alıyor... Yerel seçimler Erdoğan için kritik öneme sahip çünkü bu seçimler ona, cumhurbaşkanının görev süresi sınırlamalarını ve yargı bağımsızlığının geri kalan unsurlarını ortadan kaldıracak yeni bir anayasa arayışına girme şansı verebilir." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanma şansını da sorgulayan makale, ekonomideki kötü gidişata vurgu yaparken, 'Erdoğan faktörünün' öne çıktığını belirtti: "Türkiye'de günlük yaşam vatandaşların büyük çoğunluğu için çekilmez durumda. AKP, 2019'dan bu yana ana muhalefetteki CHP'nin yönettiği İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri geri kazanmayı başarabilirse, bu, AKP'nin belediye başkan adaylarının seçmenleri kendi partilerinin daha iyi hizmet sunabileceğine ikna etmesi sayesinde olmayacak... Eğer durum böyle olsaydı beş yıl önce büyükşehirleri CHP'ye kaptırmazlardı. AKP kazanırsa bunun temel iki nedeni olacak: Muhalefet partilerinin beceriksizliği ve Erdoğan faktörü." Makale, Erdoğan'ın, pek tanınmamış da olsalar adaylarıyla sahneye çıkıp, Türkiye'nin uzay serüveni ya da savunma sektöründeki başarılarından konuşmasının seçmen üzerinde etkili olabileceğini belirtti: "Bu girişimlerin hiçbiri halkın yaşadığı ekonomik zorlukları ortadan kaldırmıyor ancak Erdoğan'ın (ve buna bağlı olarak özenle seçtiği belediye başkan adaylarının) yalnızca küçük bir yerel makam için çekişen dağınık bir muhalefetten ziyade yönetişim meseleleriyle daha fazla ilgilendiğini gösteriyor. Erdoğan bu mesajı satmayı başarabilirse, AKP de oy çoğunluğunu elde etmeyi başaracaktır, ki tek yapması gereken de bu." Ciddi, Erdoğan'ın seçimleri kazanması durumunda anayasal reform için destekçilerinin 'laikliğin kapsamının, tanımın sınırlandırılması gibi uzun süredir arzu edilen hedeflere ulaşmak için güçlü bir ses isteyeceklerini varsaymak doğru olacaktır' dedi ve ekledi: "Türkiye'nin Batılı müttefikleri, Erdoğan'ın ülkeyi 2028'e kadar yöneteceği gerçeğini çoktan kabullenmiş durumda. Ancak artık bu ay yapılacak yerel seçimlerden sonra Türkiye demokrasisinin tamamen sönme yoluna girebileceğini düşünmeleri gerekiyor."          
The Economist dergisi, seçim analizinde, oylamanın Erdoğan'ın 'emeklilik planlarını' değiştirebileceğini öne sürdü. Dergiye göre, AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kurum olsa da kampanyasına güç veren isim Erdoğan.

31 Mart yerel seçimleri dünya basınında büyük ilgi uyandırdı. Son bir hafta içinde yapılan analizlerde, AK Parti'nin özellikle İstanbul gibi 2019'daki seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) kaybedilen büyükşehirleri geri alması senaryoları ele alınıyor. İstanbul'daki yarışın son ana kadar belirsizliğini koruyacağı konusunda genel bir konsensüs bulunuyor.

ECONOMIST: İMAMOĞLU, İSTANBUL'DA KÜÇÜK FARKLA ÖNDE

İngiltere'nin The Economist dergisi, 31 Mart seçimleriyle ilgili muhalefetin durumunu değerlendirdi. Makalede, İYİ Parti'nin 2023 Genel Seçimleri'nden bu yana oy oranlarında düşüş yaşadığı belirtilerek, yerel seçimlerde AK Parti'nin ülkenin çoğunluğunda galip geleceği öngörüsü yapıldı. İstanbul'daki yarışın ise belirsizliğini koruyacağı tahmin edilirken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM) şehirde kazanma şansının düşük olduğu ifade edildi. CHP'li İmamoğlu'nun çoğu ankette önde olduğu, ancak küçük bir farkla liderlik ettiği vurgulandı.

The Economist'in değerlendirmesine göre, seçimlerde öne çıkacak olan AKP'nin İstanbul adayı eski Şehircilik Bakanı Murat Kurum olsa da, kampanyasına güç veren ismin Erdoğan olduğu belirtildi. Makalede, Erdoğan'ın karşılaştığı en büyük zorluğun ekonomi olduğu tespitine de yer verildi. Ayrıca, Türkiye'deki yerel seçimlerin, ulusal siyasetle olduğu kadar yerel meselelerle de ilgili olduğu vurgulandı. İmamoğlu'nun ikinci bir belediye başkanlığı döneminin, CHP'nin iç çatışmalarla boğuşan yönetiminin bir basamağı olabileceği öne sürüldü ve İmamoğlu'nun 2028'de cumhurbaşkanı adayı olabileceği iddia edildi.

Oylamanın Erdoğan'ın 'emeklilik planlarını' etkileyebileceğini belirten makale, İstanbul'da kazanması durumunda yeni anayasa planlarını cesaretle ilerletebileceğini vurguladı. Ayrıca, 31 Mart seçimlerinde kötü bir performans göstermesinin İYİ Parti'de 'liderlik mücadelesine ya da bölünmeye' yol açabileceğini öne sürdü. The Economist, partiden ayrılanların MHP ya da AK Parti'ye katılabileceğini belirtirken, içeriden bir kaynağın "Bu insanlar Erdoğan'la rahatlıkla el sıkışabilirler. Halkın desteğine sahip olmayı değil, güce sahip olmayı arzuluyorlar" dediğini aktardı. Makale, İYİ Parti'nin kıdemli üyelerinden Bilge Yılmaz'ın "Muhalefetin yeniden yapılandırılması gerekiyor" sözleriyle sona erdi ve "Herkesin gitmesi gerekiyor" şeklinde devam etti.

WP: İSTANBUL'DA KÜRTLERİN OYLARI BELİRLEYİCİ OLABİLİR

BBC Türkçe'nin aktardığına göre, ABD'nin The Washington Post gazetesindeki bir makale, Türkiye'deki yerel seçimlerin Erdoğan'ın popülerliğini ölçmek için önemli olduğunu belirtiyor. Makalede, Kürt nüfusunun oylarının da dikkate alınması gerektiği vurgulanıyor. Kürt seçmenlerin İstanbul'da yaklaşık olarak seçmenlerin yüzde 10'unu oluşturduğu ve bu oyların belediye başkanlığı yarışında belirleyici olabileceği ifade ediliyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) olarak bilinen Türkiye'nin Kürt yanlısı partisinin, önceki seçimlerde İstanbul'da İmamoğlu'nu desteklediği ancak bu sefer kendi adaylarını öne çıkardığı belirtiliyor. Bazı gözlemciler ise partinin, mevcut belediye başkanını zımnen desteklemek amacıyla iki düşük profilli aday seçtiğini düşünüyor.

Makalede, iktidar ile muhalefet arasındaki kampanya adaletsizliği de vurgulanıyor. Fraser, özellikle Erdoğan'ın görevdeki avantajlarını kullanarak kampanyalarını devlet kaynaklarıyla yürüttüğünü belirtiyor. Muhalefetin iddiasına göre, devlet yayın kuruluşu TRT, kampanyanın ilk 40 gününde iktidar partisine 32 saatlik yayın süresi verirken, rakip partilere sadece 25 dakika ayırdı. Erdoğan'ın, seçmenlere devlet hizmetlerinden yararlanmak istiyorlarsa iktidar partisinin desteklediği adayları tercih etmeleri gerektiği yönünde üstü kapalı mesajlar verdiği belirtiliyor. Ayrıca, Türk liderin kampanya mitinglerinde ülkenin savunma sanayisindeki başarılarını vurgulamaya devam ettiği ifade ediliyor.

HAARETZ: DEMOKRASİDEN BİR ADIM DAHA...

İsrailli İngilizce yayın yapan Haaretz gazetesinde yer alan analize göre, Simon Waldman adlı The New Turkey and Its Discontents (Yeni Türkiye ve Hoşnutsuzlukları) kitabının yazarı, Türkiye'deki her seçimle birlikte ülkenin demokratik standartlardan uzaklaştığını savunuyor. Waldman, "Türkiye'de her seçim yapıldığında ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu hafta sonu yapılacak yerel seçimler kasvetli gidişatı sürdürecek gibi görünüyor" ifadelerine yer veriyor. Ayrıca, "Türkiye'de bir seçim daha Erdoğan'ın iktidarı ele geçirmesi anlamına geliyor" başlıklı makalede, İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırıları sonrasında Gazze'ye savaş açmasının Türkiye'deki siyasi kesimler tarafından sert bir dille eleştirildiği vurgulanıyor.

Waldman'a göre, yerel seçimlerin ana konusu İsrail olmaktan uzak ve 'asıl soru' ise şu: "Muhalefet, Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) dalkavuklarının 23 yıllık iktidarının ardından elde edebildiği azıcık siyasi gücü bile elinde tutabilecek mi?" CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun geçen haftaki mitingini izlediğini anlatan Waldman, İmamoğlu'nun 'sözlerini bir enerji ve soğukkanlılık dengesiyle kullanarak kalabalığı heyecanlandırma becerisini' fark ettiğini söyledi. Ancak, İmamoğlu'nu izlemeye gelenlerin sayısının 500 ile sınırlı olduğunu kaydeden Waldman, 'bu seferki heyecan eksikliğinin' bir nedeninin 'İmamoğlu'nun Erdoğan'ın sönük seçimi eski Çevre Bakanı Murat Kurum'a karşı yarışıyor olması nedeniyle aşırı güven' duyulması olabileceğini belirtti.

Waldman, AKP'nin aday stratejisi, Erdoğan'ın 'merkezi yönetimle yerel yönetim el ele' vermesi gerektiği mesajları ve muhalefetteki bölünmüşlük gibi faktörlerin İmamoğlu'nun İstanbul'da kaybetmesiyle sonuçlanabileceğini öngördü. Son dönemde Türkiye'deki yüksek yargı krizini hatırlatan Haaretz makalesinde, Erdoğan'ın 'son seçimim' sözlerinin anayasa reformunu gündeme getirmesine de yer verildi. Waldman, analizini, "Erdoğan daha önce de birçok kez (2007, 2010 ve 2017) anayasayı değiştirmiş ve bağımsız yargının olduğu gerçek bir demokrasinin aksine Türkiye'de anayasanın kendisine tabi olduğunu vurgulamıştı. "Türkiye'de her seçim olduğunda ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu sefer de durum farklı değil" diye bitirdi.

FP: SEÇİMLER, ÜLKENİN GELECEĞİNE KARAR VERECEK

ABD'nin Foreign Policy dergisinde yayımlanan Türkiye iç ve dış politika uzmanı Doç. Dr. Sinan Ciddi imzalı makalede, "Erdoğan'ın partisi ülkenin en büyük şehirlerini geri kazanırsa, bunu Türk siyasetinde büyük değişimler izleyebilir" öngörüsünde bulundu. Erdoğan'ın görevine devam etmek için galip gelmesi durumunda 'başka bir anayasa reformu daha gerçekleştirebilir' diyen makale şu tespitlerle devam etti: "Erdoğan'ın popülaritesinin temelinde uzun zamandır AKP'nin inşaat ruhsatı verme, imar kontrolleri ve partizan destekçilerine kentsel sosyal yardım hizmetleri sağlama becerisi yer alıyor... Yerel seçimler Erdoğan için kritik öneme sahip çünkü bu seçimler ona, cumhurbaşkanının görev süresi sınırlamalarını ve yargı bağımsızlığının geri kalan unsurlarını ortadan kaldıracak yeni bir anayasa arayışına girme şansı verebilir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanma şansını da sorgulayan makale, ekonomideki kötü gidişata vurgu yaparken, 'Erdoğan faktörünün' öne çıktığını belirtti: "Türkiye'de günlük yaşam vatandaşların büyük çoğunluğu için çekilmez durumda. AKP, 2019'dan bu yana ana muhalefetteki CHP'nin yönettiği İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri geri kazanmayı başarabilirse, bu, AKP'nin belediye başkan adaylarının seçmenleri kendi partilerinin daha iyi hizmet sunabileceğine ikna etmesi sayesinde olmayacak... Eğer durum böyle olsaydı beş yıl önce büyükşehirleri CHP'ye kaptırmazlardı. AKP kazanırsa bunun temel iki nedeni olacak: Muhalefet partilerinin beceriksizliği ve Erdoğan faktörü."

Makale, Erdoğan'ın, pek tanınmamış da olsalar adaylarıyla sahneye çıkıp, Türkiye'nin uzay serüveni ya da savunma sektöründeki başarılarından konuşmasının seçmen üzerinde etkili olabileceğini belirtti: "Bu girişimlerin hiçbiri halkın yaşadığı ekonomik zorlukları ortadan kaldırmıyor ancak Erdoğan'ın (ve buna bağlı olarak özenle seçtiği belediye başkan adaylarının) yalnızca küçük bir yerel makam için çekişen dağınık bir muhalefetten ziyade yönetişim meseleleriyle daha fazla ilgilendiğini gösteriyor. Erdoğan bu mesajı satmayı başarabilirse, AKP de oy çoğunluğunu elde etmeyi başaracaktır, ki tek yapması gereken de bu."

Ciddi, Erdoğan'ın seçimleri kazanması durumunda anayasal reform için destekçilerinin 'laikliğin kapsamının, tanımın sınırlandırılması gibi uzun süredir arzu edilen hedeflere ulaşmak için güçlü bir ses isteyeceklerini varsaymak doğru olacaktır' dedi ve ekledi: "Türkiye'nin Batılı müttefikleri, Erdoğan'ın ülkeyi 2028'e kadar yöneteceği gerçeğini çoktan kabullenmiş durumda. Ancak artık bu ay yapılacak yerel seçimlerden sonra Türkiye demokrasisinin tamamen sönme yoluna girebileceğini düşünmeleri gerekiyor."

 
 

 

 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.