deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Fakir Yılmaz
Köşe Yazarı
Fakir Yılmaz
 

Bahçeli yine cizmaları giyecek, Şarkı ekşiliğinde Kerkük türküsü diyecek mi?

Yazıma başlamaya hazırlanırken bugünlerde yine ortalıkta görünmeyen MHP Lideri Prof. Dr. Devlet Bahçeli’nin geride kalan yaşanmışlıkları hatırlatıp, çoğumuzu dertlendiren ve ‘Bak hala beni düşünüyor’ zevkini yaşamayı bekleyen kendilerini bulunmaz Kleopatra sanan eskilere götürürken dinlemekten sakındığım şarkılar eşliğinde giydiği cizmalarla makamında attığı turla ilgili bir yazı yazacağımı ama nedense yazmadığım aklıma geldi. Evet, ‘Kıbrıs Türktür, Türk Kalacak’ diyen tayfanın slogan yaptığı bu sözleri eklenip, paylaşılan Bahçeli’nin o görüntülerini bir kez daha izlerken aslında konunun çokta ‘vatan-millet-sakarya’ olmadığını, hiç evlenmemiş olsa da sayın Bahçeli’nin de bir insan olduğu ve bizler gibi derin duygular yaşayabileceğini  düşünerek, ele almaya hazırlandığım yazımı hatırlıyor ve Bahçeli’nin 'Ağlama Sevdam' şarkısı eşliğinde makamında turlamasına gösterilen tepkilerin saçmalığına ‘haydi oradan sizi duygusuzlar’ diyerek kendi kendime ‘Attan düşenin halinden attan düşen anlar!’ dizelerini sessizce mırıldanarak gülümsemiştim. Ve bunun yanında ‘Avrupa’da başkanlar, başbakanlar, bakanlar bisikletle işe gidip geliyor, falan başkan, bakan, milletvekili şarkı söyledi, bakın medeniyete’ deyip, Bahçeli gibi sert imajlı insanları eleştirenleri de hatırlıyor ve diyordum ki ‘Ya kardeşim adamlar sert duruyor, yüzleri gülmüyor’ diyorsunuz, 'Ağlama Sevdam şarkısı eşliğine sigara olmasa da volta atıyor diye dalga geçiyorsunuz... 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diyerek Bahçeli’nin gayet insani davranışının siyasetten çok, duygusal hatta aşkın yaşandığı kalbin, beynin yaşanmışlıklar dolayısıyla körleşmiş, volkan gibi sönmüş ve aktif olmayan nöronlarına gönderdiği sinyallere duygularına bağlıyordum. Ki bu duyguların hemen hepimizde olduğunu unutmadan yalandan ‘Ben mi yok canım bende olmaz ele şeyler’ deyip, kaçan sahtekâr ciddi, resmi görünen tiplere kızıyordum. Ha bu arada ülkeye getirdikleri şampiyonluktan çok, bir sporcu üzerinde tartışılmaya devam eden voleyboldaki başarıyı gölgelemeye çalışan trollerin Bülent Ersoy'u sarayda kabul eden iktidarın ortağı Bahçeli'nin yine Ersoy'un seslendirdiği 'Ağlama Sevdam' şarkısında geçen 'Gözyaşımın her damlası sevgidir, Şu hasretlik zor gelse de çekilir, Bir gün olur bu acılar silinir..' satırlarının da  yaşanmışlıkların kalbe verdiği acıları tatlıya çevirmekten öte bir şey olmadığını anlattığını da unutmamak gerekir... Aksine ağlandıkça karşı tarafın kıs kıs güldüğünü ve sen mutsuz olurken, onu mutlu edeceğinide.. Çünkü Cem Yılmaz’ın bir ilaç var üretilir ama hiç kimse kullanmaz’ diyerek bizi güldürdüğü o güzel anlamlı skecine bir kez daha gülüyordum. Neyse, ‘konu nereden nereye geldi?’ diyeceksiniz ama o gün yazmayı düşündüğüm yazımı hatırlamanın akışıyla buraya kaydığımı düşünerek, 'Lütfen affedin' diyor ve bugünkü yazımızın başlığına gelelim diyorum.  Evet, şimdi gelelim Rusya-Ukrayna savaşından daha önemli çatışmaya ve kara petrolün kırmızı kana dönüştüğü Ortadoğu’ya, sınırımızın hemen yanı başındaki yerel yöneticilerinin yönetmesi gerektiğinin belirten Irak'ın Kerkük'üne... Gerçi elin olan toprakta neden briket ev yapıldığı anlaşılmayan, kaymakam atandığı söylenen ‘Suriye’den çıktık mı ki Irak’a geri döndük? diye birde soru sormak gerekmez mi bilmem ama konu Kerkük olunca ‘Kıbrıs Türk'tür, Türk Kalacak’ diye slogan atanlar ile ‘Kerkük Türk'tür Türk Kalacak’ diyenlerin aynı, ‘Kerkük Kürt'tür, Kürtler yönetecek’ diyenlerin yine karşı karşıya gelip, yeni ölümlere neden olduğunu yeniden duyuyor, öğreniyor ve gerilerek izliyoruz. Evet, adına Kürt sorunu denen sorunun simgesi haline gelen isimlerden olan ve saz çalmaktan başka bir şey çalmadığını söyleyen Selahattin Demirtaş’ın saz çalmasına tepki gösterenlerin cizmalarını giyip, şarkılar eşliğinde Anayasa ve Avrupa Mahkemesinin bırakın demesine rağmen 7 yıldır hala tutuklu olan Demirtaş'ında aralarında olduğu onca siyasi gibi hapisteymiş misali volta atarak sorunları çözeceklerini zannedenlerin başta Amerika olmak üzere Ortadoğu’da hesabı olanların atı alıp, Üsküdar’ı olmasa da ülke içinde olduğu gibi ülkenin sınırları ötesinden bihaberlerin  son anda ziyareti ile gündeme gelen Kerkük’e gitmesi ardından bölge yeniden alevlendi. Başta tvitter X’te olmak üzere birçok alanda günler öncesi tartışılan Kerkük’ün durumunun hiç Kıbrıs’a benzemediğini, çünkü Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar varken Kerkük’te başta Kürtler olmak üzere Türkmenler, Araplar, Sünniler, Aleviler, Şiilerin yanında Amerika, Rusya, İran hatta Çin’in olduğunu bu yetmezmiş gibi sınır ötesi konuşlanan Türk askerlerinin yanı sıra son yılların modası haline gelen Wagner gibi paralı katillerin o bölgede cirit attığını da iyi olduğunu biliyoruz.  Ha bu arada Wagner’in kurucusu Prigojin gibi öldürülen İranlı komutan Kasım Süleymani olayını da hatırladım. Ve bu kadar kanlı bir bölgede yaşanan son gelişmeler devam ederken asıl diğer bir gerginliğin de tvitter X’te yaşandığını ve bu gidişle ortada görünmeyen Bahçeli’nin Zeki Müren'in olan 'Ağlama sevdam' şarkısını gayet insanı bir duyguyla dinlemesini 'göz dağı' loloları pardon manşetleriyle değiştiren havuz medyasının birilerinin cizma giyip, volta atmasının kimseye ve ülkemize, zaten kimin yönettiği belli olmayan sınır komşularımıza fayda getirmeyeceğini de söylemesi gerekmez mi?..
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2023 - Salı

Bahçeli yine cizmaları giyecek, Şarkı ekşiliğinde Kerkük türküsü diyecek mi?

Yazıma başlamaya hazırlanırken bugünlerde yine ortalıkta görünmeyen MHP Lideri Prof. Dr. Devlet Bahçeli’nin geride kalan yaşanmışlıkları hatırlatıp, çoğumuzu dertlendiren ve ‘Bak hala beni düşünüyor’ zevkini yaşamayı bekleyen kendilerini bulunmaz Kleopatra sanan eskilere götürürken dinlemekten sakındığım şarkılar eşliğinde giydiği cizmalarla makamında attığı turla ilgili bir yazı yazacağımı ama nedense yazmadığım aklıma geldi.

Evet, ‘Kıbrıs Türktür, Türk Kalacak’ diyen tayfanın slogan yaptığı bu sözleri eklenip, paylaşılan Bahçeli’nin o görüntülerini bir kez daha izlerken aslında konunun çokta ‘vatan-millet-sakarya’ olmadığını, hiç evlenmemiş olsa da sayın Bahçeli’nin de bir insan olduğu ve bizler gibi derin duygular yaşayabileceğini  düşünerek, ele almaya hazırlandığım yazımı hatırlıyor ve Bahçeli’nin 'Ağlama Sevdam' şarkısı eşliğinde makamında turlamasına gösterilen tepkilerin saçmalığına ‘haydi oradan sizi duygusuzlar’ diyerek kendi kendime ‘Attan düşenin halinden attan düşen anlar!’ dizelerini sessizce mırıldanarak gülümsemiştim.
Ve bunun yanında ‘Avrupa’da başkanlar, başbakanlar, bakanlar bisikletle işe gidip geliyor, falan başkan, bakan, milletvekili şarkı söyledi, bakın medeniyete’ deyip, Bahçeli gibi sert imajlı insanları eleştirenleri de hatırlıyor ve diyordum ki ‘Ya kardeşim adamlar sert duruyor, yüzleri gülmüyor’ diyorsunuz, 'Ağlama Sevdam şarkısı eşliğine sigara olmasa da volta atıyor diye dalga geçiyorsunuz... 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diyerek Bahçeli’nin gayet insani davranışının siyasetten çok, duygusal hatta aşkın yaşandığı kalbin, beynin yaşanmışlıklar dolayısıyla körleşmiş, volkan gibi sönmüş ve aktif olmayan nöronlarına gönderdiği sinyallere duygularına bağlıyordum.
Ki bu duyguların hemen hepimizde olduğunu unutmadan yalandan ‘Ben mi yok canım bende olmaz ele şeyler’ deyip, kaçan sahtekâr ciddi, resmi görünen tiplere kızıyordum. Ha bu arada ülkeye getirdikleri şampiyonluktan çok, bir sporcu üzerinde tartışılmaya devam eden voleyboldaki başarıyı gölgelemeye çalışan trollerin Bülent Ersoy'u sarayda kabul eden iktidarın ortağı Bahçeli'nin yine Ersoy'un seslendirdiği 'Ağlama Sevdam' şarkısında geçen 'Gözyaşımın her damlası sevgidir, Şu hasretlik zor gelse de çekilir, Bir gün olur bu acılar silinir..' satırlarının da  yaşanmışlıkların kalbe verdiği acıları tatlıya çevirmekten öte bir şey olmadığını anlattığını da unutmamak gerekir...
Aksine ağlandıkça karşı tarafın kıs kıs güldüğünü ve sen mutsuz olurken, onu mutlu edeceğinide..
Çünkü Cem Yılmaz’ın bir ilaç var üretilir ama hiç kimse kullanmaz’ diyerek bizi güldürdüğü o güzel anlamlı skecine bir kez daha gülüyordum.
Neyse, ‘konu nereden nereye geldi?’ diyeceksiniz ama o gün yazmayı düşündüğüm yazımı hatırlamanın akışıyla buraya kaydığımı düşünerek, 'Lütfen affedin' diyor ve bugünkü yazımızın başlığına gelelim diyorum. 
Evet, şimdi gelelim Rusya-Ukrayna savaşından daha önemli çatışmaya ve kara petrolün kırmızı kana dönüştüğü Ortadoğu’ya, sınırımızın hemen yanı başındaki yerel yöneticilerinin yönetmesi gerektiğinin belirten Irak'ın Kerkük'üne...
Gerçi elin olan toprakta neden briket ev yapıldığı anlaşılmayan, kaymakam atandığı söylenen ‘Suriye’den çıktık mı ki Irak’a geri döndük? diye birde soru sormak gerekmez mi bilmem ama konu Kerkük olunca ‘Kıbrıs Türk'tür, Türk Kalacak’ diye slogan atanlar ile ‘Kerkük Türk'tür Türk Kalacak’ diyenlerin aynı, ‘Kerkük Kürt'tür, Kürtler yönetecek’ diyenlerin yine karşı karşıya gelip, yeni ölümlere neden olduğunu yeniden duyuyor, öğreniyor ve gerilerek izliyoruz.
Evet, adına Kürt sorunu denen sorunun simgesi haline gelen isimlerden olan ve saz çalmaktan başka bir şey çalmadığını söyleyen Selahattin Demirtaş’ın saz çalmasına tepki gösterenlerin cizmalarını giyip, şarkılar eşliğinde Anayasa ve Avrupa Mahkemesinin bırakın demesine rağmen 7 yıldır hala tutuklu olan Demirtaş'ında aralarında olduğu onca siyasi gibi hapisteymiş misali volta atarak sorunları çözeceklerini zannedenlerin başta Amerika olmak üzere Ortadoğu’da hesabı olanların atı alıp, Üsküdar’ı olmasa da ülke içinde olduğu gibi ülkenin sınırları ötesinden bihaberlerin  son anda ziyareti ile gündeme gelen Kerkük’e gitmesi ardından bölge yeniden alevlendi.
Başta tvitter X’te olmak üzere birçok alanda günler öncesi tartışılan Kerkük’ün durumunun hiç Kıbrıs’a benzemediğini, çünkü Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar varken Kerkük’te başta Kürtler olmak üzere Türkmenler, Araplar, Sünniler, Aleviler, Şiilerin yanında Amerika, Rusya, İran hatta Çin’in olduğunu bu yetmezmiş gibi sınır ötesi konuşlanan Türk askerlerinin yanı sıra son yılların modası haline gelen Wagner gibi paralı katillerin o bölgede cirit attığını da iyi olduğunu biliyoruz. 
Ha bu arada Wagner’in kurucusu Prigojin gibi öldürülen İranlı komutan Kasım Süleymani olayını da hatırladım. Ve bu kadar kanlı bir bölgede yaşanan son gelişmeler devam ederken asıl diğer bir gerginliğin de tvitter X’te yaşandığını ve bu gidişle ortada görünmeyen Bahçeli’nin Zeki Müren'in olan 'Ağlama sevdam' şarkısını gayet insanı bir duyguyla dinlemesini 'göz dağı' loloları pardon manşetleriyle değiştiren havuz medyasının birilerinin cizma giyip, volta atmasının kimseye ve ülkemize, zaten kimin yönettiği belli olmayan sınır komşularımıza fayda getirmeyeceğini de söylemesi gerekmez mi?..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.