Beğenmediğiniz Metin Feyzioğlu'ndan sonra sesi, soluğu çıkmayan Barolar Birliğinin avukatlarından olan ve bizim Ardahan'daki gibi, bir dönem milletvekilliği yetmezmiş gibi, belediye başkanı olan Tanju Özcan Bolu beyini yıkan ama Kısır dağının dibindeki Karslı Zaloğlu'na yenilen Köroğlu'na özenip, yollara çıkmış. Evet, ulusalcı, ölene kadar tekerlekli sandalyesi ile geldiği mecliste milletvekili maaşını almayı ihmal etmeyen Baykal'cı tayfanın içinde olduğunu ileri sürdüğüm ve adına, 'CHP'deki Kozmik Oda' adını verdiğim CHP'de istenen ama nasıl olacağı konusunda bir açıklama yapılamayan değişim için göçmen ve doğulu dostu (!) Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan kendisini oralara taşıyan Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı bırakması için Bolu'dan Ankara'ya yürümeye karar verip, yola çıkmış Havuz medyasının, 'CHP Genel Merkezi'ne yaptığı 'Değişim ve Adalet' yürüyüşüne yüzlerce kişi katıldı. Yürüyüş sırasında uzun araç kuyrukları oluştu ve güvenlik önlemleri alındı.' şeklinde verdiği haberlerle gaz verdiği Tanju Özcan'ın kendisi gibi halkın oyu ile seçilen ama yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarının, Merdan Yanardağ gibi gazetecilerin, siyasilerin, Profların, doçentlerin, akademisyenlerin, askerlerin vatan hainliğiyle suçlanıp, içeri tıkatıldığı ileri sürülen bir ülkede adalet yürüyüşü yapan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gibi, adalet için değil, yaklaşan yerel seçimlerde kendisini ve kendisi gibilerinin aday gösterilmeyeceğinden yani aslında kendi koltuk ve makamları için yollarda olduğu alenen görülmekte. Çünkü Tanju Özcan'ın özendiği ve Ankara'dan İstanbul'a doğru yol alıp, ülkede yaşananları tüm dünyanın gözleri önüne seren muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elindeki, 'ADALET' dövizi gibi bir dövizle değil, bozuk yüz hattı ile 'Değişim' atletiyle yola çıkmasından anlıyoruz. Başta, 30 yıl önce yaşanan ve hala hafızalarda silinemeyen 2 Temmuz Sivas ve Çorum katliamları olmak üzere onca insanın ölümüne, tutuklanmasına, kaybedilmesine, baskı altına alınmasına neden olduğu ileri sürülen adaletsizliğin ve yerlerde olan ekonominin içler acısı halini değil yani bu ülkedeki sorunların ana kaynağı olduğunu da ortaya koyan iktidarın son yıllardaki tutumuna karşı orta konulan, 'Adalet yürüyüşü' ne saygısızlık olan bu yürüyüşün diğer bir nedeni de bugün yarın atılacağı partiden giderken son şovu yapmaktan öteye geçmemektedir. Baskı ve korku siyasetinin ülkeyi getirdiği bu noktayı görmek istemeyip, var olan sorunları demokrasi ve hukuk zemininin içinde barışçıl yollarla aşması beklenen iktidarın agresif tutumundan farklı olmayan bir tepki olan bu yürüyüşün kendisi gibi milletvekili olan ama hala hapiste tutulan Hatay Milletvekili Can Atalay için ya da İç Hukuk, Anayasa AHİM kararlarına rağmen hala içeride tutulan Demirtaş, Kavala için değil, Bolu beyliğine devam için olduğu da diğer bir gerçek. Başta, kontrolden çıkan ve en son Ardahanlı hemşerim Belediye Başkanı Hamza Şayir'in başında olduğu Kocaeli Dilovası'nda yaşanan olaylarla gündeme gelen göçmenler, artan kira sorunu gibi ülkenin tüm kontrolünü elinde tutmaktan zorlanan Erdoğan ve hükumet yakasının bu durumu gülerek izlediği ve elindeki havuz medyası kanalıyla ne yapsa gerçek gündemi yani adaletsizliği, eksik insan haklarını, unutulan demokrasiyi unutturup, yükselişlerinin önüne geçilemeyen dolar, euro başta olmak üzere memleketim Ardahan'da yaşanan Şap vakası gibi gerçek gündemi gölgelediği için Özcan'a neredeyse teşekkür edecek gibi. Ha unutmadan Fransa'daki gibi kendisinden olmayanlara karşı, Suriyelilere hatta Kürtlere düşmanlığıyla da tanıdığımız aynı Boluluya gaz verenlerin arasında Portakallı İstanbul basını ve başkanlarının olduğunu da not etmek ve yaklaşan yerel seçimler öncesi adaleti değil, makamı, mevkii ve koltukta kalmayı hedefleyen Bolu'ya, İstanbul ve geride kalan seçimde kendi sanallarında bile Kılıçdaroğlu'nu paylaşmayan Şişli, Esenyurt gibi ilçelere de aday gösterilecekleri şimdiden belirlemekte gerek.