Siyaset yasaklı olmasına karşın hala aynı İl Başkanıyla ve neden bu görevi bırakmadığı sorgulanmayan  CHP'de yaşananlar iktidara yine yaramaya devam ediyor..  Çünkü seçimleri kazanmışçasına CHP başta olmak üzere, muhalefetin birinci gündem olarak tartışıldığı ülkede ekonominin her geçen gün biraz daha toplumu boğazından ezdiği şu günlerde ülkenin gerçek gündemini saklamayı bir hayli başaran iktidar da okyanus ötesi gelen baskıları, S-400 kartlı Rusya, Suriye, Afgan göçmen kozlarıyla ambargolu baskıları aşmaya çalışıyor.  Vermeden alma hesapları içinde başarılı olacağını sanan iktidarın, her gün artan dolar ve euroyu Ardahan gibi beklediği yatırımları almadığından sürekli göç verip, iki milletvekilinin bire düştüğü Bayburt’ta edilen 'dolar düşsün' duaları ile işi götürmeye çalışırken asıl sıkıntının demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet olduğunu da ya biliyor veya bilmezlikten geliyor ya da işine gelmediği için anlamıyor. Çünkü bu ülkede dış güçler denenlerin başta Demirtaş, Kavala, Kayyum, siyaset yapma yasaklarıyla sorunlu adalet olmak üzere hak hukuk yani gerçek anlamda demokrasi olmadığını düşünüp bu ülkeye yatırım yapmadıkça, olanları Bulgaristan, Gürcistan gibi yerlere kaçırırken ekonomi başta olmak üzere bir çok sorunun buradan geldiğini anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Ve dış güçler denenlerin başını çekmekle suçlanan Okyanus öteli Feto'yu vermeyen Amerika’nın Rahip Bronson dan bu yana iktidar üzerinden ülkeye yönelik uyguladığı açık, kapalı ambargolar  olduğunu ve bu etki her geçen gün biraz daha artarken başta altmış yıldır kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği sorunlarına yani altına imza attığımız bu güçlü birliğin bir çok kuralına uymadığımızdan ve yine altına imza attığımız AHİM kararlarına karşı çıktığımız, ekonomik sıkıntı dahil bir çok sıkıntı ve sorunun buradan kaynaklandığı da, Reisin her yaşananın sorumlusunun CHP olduğunu söylemesine inanmaktan öteye geçmiyor.. Öte yandan ise seçimi kaybettikleri için istifaları istenip, değişime gitmesi istenen muhalefetin de bu durumu kamuya anlatamamasıdır, bu gün sorunların altında yatan asıl mesele.. Kısacası göçmenlere kapıyı açmakla tehdit ettiği Avrupa Birliği’nin içinde olduğu Birleşmiş Milletlerin kara paraların kasasında olduğu  İsveç’i almak isteyişine karşı çıkmayıp ama nazlanan AK Partili iktidarın bu nazının bedelidir bir türlü gelmeyen baharın yağmurlarının sel olup kentleri boğduğu gibi bu gün dolar ve Euro’nun bizi yakması.. Yani "Bu can bu bedende iken vermem." dediği Rahip Bronson’dan bu yana bu ülke ekonomik olarak toparlanamadığı gibi her geçen gün sosyal olarakta gerilmekte, içinden çıkılamaz  bir duruma sokarken şimdi de er, geç üyeliğini kabul edeceğimiz şimdiden belli olan için de gerçek insan haklarının görmezden gelemezsin dediği Kürt sorunu denen soruna yaklaşımıyla, İsveç nazıyla uğraşıyoruz.. Ve bu gidişle 30 TL. ’yi bulacağı söylenen Doları sollayan Euro'nun  30 TL’ye yaklaştığı günümüzde..