deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Fakir Yılmaz
Köşe Yazarı
Fakir Yılmaz
 

­İyi ki parlak değilmişim, siz o alçaklığı da yaparsınız..

İşime geri dönmenin rahatlığı ile en iyisini yapmaya çalıştığım şu günlerde artık gündemde olmayan ya da bir iki yanıp, sönen mumlar gibi eriyen hal ve hareketlerle ancak hatırladığımız dernekçiliği yani sivil toplum örgütçülüğünün nasıl olduğunu ortaya koyduğumuz yıllarda yaşadıklarımı imkân buldukça dillendirdiğim bir sırada Ardahan Barosu gibi ilk temelini benim attığım ama bugün olduğu gibi dün de kendilerini filden büyük deve görenlerin ayak diretmesi ile kuramadığımız ama gölüne maya attığımız konfederasyon kuranların olduğunu da öğreniyorum. Yasal olarak en az 5 federasyonun bir araya gelip, kurmak zorunda olduğu ama mevcut 5 federasyonun da içinde olmadığını öğrendiğimiz konfederasyonun nasıl olup kurulduğunu sorduğumuz fakat cevap alamadığımız bu konfederasyonun tüm iyi niyetle bakıp ve 'yoktan iyidir' diyerek 'ne yapacağını hep birlikte göreceğiz.'  beklentisiyle izlemeye alırken, ben bugünkü yazımda bizlerin fikrini çalıp, 'konfederasyonu kurduk' diye caka satanların dün nerede olduklarını sorgulayıp,  benim ve Ali Rıza Nasıroğlu gibi diğer birçok samimi insanın STK başkanlığı yaptığı süreçte yaşadıklarını özetleyerek anlatacağım. Anlatacağım çünkü bunların benden parlak ama gerçek kara yüzlerinin ne amaç taşıdığını bilinmesi gerektiğini düşünenlerdenim.. Öncelikle şu zevkle, onurla, alnımın ve ayaklarımın teriyle 35 yıla yakındır yaptığım mesleğim gazetecilikte; Ardahan'ın ilk günlük ve en cesur gazetesini çıkaran... Ardahan'a tek değil Doğu Anadolu Bölgesine ilk Ofset makinası getiren... Ardahan'ın ilk renkli gazetesini çıkaran, Ardahan merkezde günlük iki gazete, 4 ilçesine haftalık gazeteler çıkaran, Şu an tanıdığınız Ardahanlı gazetecilerin % 89'unu gazeteci olarak yetiştiren, Yerelde olduğu gibi ulusalda da birçok önemli habere imza atan, kazandığını Ardahan'a yatıran biri ve böyle yapan bir ailenin de ferdi olarak bu yolda para kazanmadığı gibi cebinden, canından, ailesinden veren ben, bir de parlak olsaydım ne olurdu? Vallahi beni gördüklerinde, 'başkan, fakir bey 'diyenler arkamdan o alçaklığı da yapar, benim parlaklığıma da kesin kulp takarlardı... Peki; Birçoğunun değil %89'nun yıllarca aldığım resmi ilanlarımla sigortalarını yatırıp, bugün emekli olmalarına katkı sunduklarımla gazeteciler, 'Cemiyetini' Derneğini kuran, Ve bu derneği yani Gazeteciler Cemiyetini, 'Başta İstanbul'dakiler olmak üzere batıdaki tüm Ardahan Dernekleri çatısı altında bir araya gelsin' diyerek Ardahan'dan getirip, İstanbul'dakilerine örnek olsun diye üyesi yaptığım Ardahan Dernekler Federasyonuna başkan olduktan sonra ne oldu? Vallahi ARDAFED Yönetimi olarak bugün beni de, iki dönem birlikte çalıştığım yöneticilerimi de Ardahan Dernekçiliğinin en üst çatı örgütü olan ARDAFED ismini ezberleten çalışmalara imza attık.. Ve benim babamın değil, tüm Ardahanlının olan ARDAFED'i bile takmayan ama dün birbirini tanımayanları hem de bana maddi olarak hiç bir katkısı olmayan onlarca toplantılarla bir araya getirip, onların birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini, 'Güçlü Bir Ardahan Lobisi' ile olacağını anlatmaya çalıştık... 39 İlçesi olan İstanbul'da 39 Ardahan İl Derneğinin olması gerektiğini ve o ilçelerde bulunan ilçe ve köy derneklerinin İl Derneklerinin, İlçe Derneklerinin de federasyon çatısı altında bir araya gelmesi gerektiğini anlattık... Ardahan adının üzerindeki KAI, KAISİAD, KAIFİAD denen gölgeleri bir kenara itip, Ardahan'ı öne çıkaran ve beni seven, sevmeyen derneklerin de aralarında olduğu 1,5 Milyon insanı bir araya getirdik ve en önemlisi resmî kurumlardan ya da özel bir yerden beş kuruş para almadan Ardahan adını tüm İstanbul'a yazdırdık... Damal, Hanak, Göle, Çıldır, Hoçvan Derneklerinin de aralarında bulunduğu derneklerin federasyona katılmalarını sağlayıp, iki dönem içinde ARDAFED'e üye olan dernek sayısını 64'e çıkardık... Futbol Turnuvaları Düzenledik, Kadınları Bir Araya Getirdik, üniversite öğrencilerine burs verdik, iş Adamları ve Sanayicilere Dernek Kurdurduk, şu an Ardahan'da olan Yazar-Çizerini birbiriyle buluşturduk, Aydınları, Bürokratları bir araya getirdik... Ardahanlının telefon datasını oluşturduk, bülten cıkardık, bunları yaparken de kendimize saklamadık, isteyen herkese verdik. İnsanlar birbirini tanısın diye isteyene attık... Siyasilerine ayrım yapmadan yardımcı olduk, aynı partili olmazsanız da Ardahan ve Ardahanlı olma bilinciyle bir birinize el atın dedik. Bunu yaparken kendi görüşlerimizi dernekçiliğe, çalışmalarımıza karıştırmadık ama kendi dünya görüşümüzden de taviz vermedik... Peki biz bunları yaparken birileri ne yaptı? Burayı onlara bir daha şans verme adına kısaca anlatacağım; Kimileri paralel federasyonlar kurdu, Posof dernekleri gibi ayak diretti, yeni dernek kuranlar gibi 'param var, o zaman bende dernekçilik yaparım' diyenler daha baştan itibaren kendilerini ARDAFED'den büyük gördü... Kamyoncuyken, sıvacıyken gazeteci olanlar başımıza Uğur Mumcu kesildi... Ama Mumcu gibi olamadıkları için kısa sürede mum gibi eriyip giderlerken, kendi etraflarına dahi bir ışık saçamadılar... Bizimle geldikleri bürokratlara, belediyelerde başkanlara yalakalık yapıp, arkamızdan iş çevirdiler, bizsiz saz çaldılar... Hatta bizim davetimiz üzerine yolunu öğrendikleri makamlara gidip, bizi siyasi yönümüzle vurmaya çalıştılar, bunu yaparlarken elin karşısında kendilerinin küçüldüklerinin farkına varamadılar... Neyse; Onların neler yaptığını, hakkımda neler dediğini ve ne iftiralar attığını çoğunuz bildiğiniz için onların rezilliklerini, zavallılıklarını daha çok sıralamayacağım... Ama uzun yıllar Hollanda'da yaşayan, bugün benim Ardahan ve Ardahanlılar için yaptıklarımın 100 katını, Hollanda'da yaşayan Türkler için yapan Atilla Öztürk abimin beni görüp, yaşadıklarımı öğrenerek halimi özetleyen anılarından bir demedi anlatıp, yazımı bitireceğim... Evet, bugün benim yaşadıklarımdan 100 katından fazlasını yaşayan Ardahan'daki Şehir Kulübünün sahiplerinden olan Attila Abi'nin Hollanda'da iken Türk, Kürt, Terekeme, Ahıskalı, Alevi demeden hemşerileri için verdiği birliktelik mücadelesini gölgelemek, karalamak için etmediklerini bırakmayanlara verdiği tek cevap aynen şöyle; -Ula sizlerin ne kadar alçak olduğunuzu bir ben, bir Allah bilir... Allah'tan parlak değilim yoksa siz o alçaklığı da bana yapardınız... Çünkü benim mücadelemi anlamayıp, küçük kırpıntılar için iş yapanı karalamak, gölgelemek ve onu yalnızlaştırmak için elinizden geleni ardınıza koymadığınızı ben iyi ben bilirim... Ve beni bu kadar alçaklığa karşın arada bir sarssanız da yıkamadığınızıda..  Evet umarım dün gibi bugün hiç olanların 'Ben de yaparım' diye bizimle yola çıkıp, geride kalanlar gibi kalmazlar, mum gibi sönmezler ve çöp olup, çekip, gitmezler..
Ekleme Tarihi: 20 Şubat 2022 - Pazar

­İyi ki parlak değilmişim, siz o alçaklığı da yaparsınız..

İşime geri dönmenin rahatlığı ile en iyisini yapmaya çalıştığım şu günlerde artık gündemde olmayan ya da bir iki yanıp, sönen mumlar gibi eriyen hal ve hareketlerle ancak hatırladığımız dernekçiliği yani sivil toplum örgütçülüğünün nasıl olduğunu ortaya koyduğumuz yıllarda yaşadıklarımı imkân buldukça dillendirdiğim bir sırada Ardahan Barosu gibi ilk temelini benim attığım ama bugün olduğu gibi dün de kendilerini filden büyük deve görenlerin ayak diretmesi ile kuramadığımız ama gölüne maya attığımız konfederasyon kuranların olduğunu da öğreniyorum.
Yasal olarak en az 5 federasyonun bir araya gelip, kurmak zorunda olduğu ama mevcut 5 federasyonun da içinde olmadığını öğrendiğimiz konfederasyonun nasıl olup kurulduğunu sorduğumuz fakat cevap alamadığımız bu konfederasyonun tüm iyi niyetle bakıp ve 'yoktan iyidir' diyerek 'ne yapacağını hep birlikte göreceğiz.'  beklentisiyle izlemeye alırken, ben bugünkü yazımda bizlerin fikrini çalıp, 'konfederasyonu kurduk' diye caka satanların dün nerede olduklarını sorgulayıp,  benim ve Ali Rıza Nasıroğlu gibi diğer birçok samimi insanın STK başkanlığı yaptığı süreçte yaşadıklarını özetleyerek anlatacağım.
Anlatacağım çünkü bunların benden parlak ama gerçek kara yüzlerinin ne amaç taşıdığını bilinmesi gerektiğini düşünenlerdenim..
Öncelikle şu zevkle, onurla, alnımın ve ayaklarımın teriyle 35 yıla yakındır yaptığım mesleğim gazetecilikte;
Ardahan'ın ilk günlük ve en cesur gazetesini çıkaran...
Ardahan'a tek değil Doğu Anadolu Bölgesine ilk Ofset makinası getiren...
Ardahan'ın ilk renkli gazetesini çıkaran,
Ardahan merkezde günlük iki gazete, 4 ilçesine haftalık gazeteler çıkaran,
Şu an tanıdığınız Ardahanlı gazetecilerin % 89'unu gazeteci olarak yetiştiren,
Yerelde olduğu gibi ulusalda da birçok önemli habere imza atan,
kazandığını Ardahan'a yatıran biri ve böyle yapan bir ailenin de ferdi olarak bu yolda para kazanmadığı gibi cebinden, canından, ailesinden veren
ben, bir de parlak olsaydım ne olurdu?
Vallahi beni gördüklerinde, 'başkan, fakir bey 'diyenler arkamdan o alçaklığı da yapar, benim parlaklığıma da kesin kulp takarlardı...
Peki;
Birçoğunun değil %89'nun yıllarca aldığım resmi ilanlarımla sigortalarını yatırıp, bugün emekli olmalarına katkı sunduklarımla gazeteciler, 'Cemiyetini' Derneğini kuran,
Ve bu derneği yani Gazeteciler Cemiyetini, 'Başta İstanbul'dakiler olmak üzere batıdaki tüm Ardahan Dernekleri çatısı altında bir araya gelsin' diyerek Ardahan'dan getirip, İstanbul'dakilerine örnek olsun diye üyesi yaptığım Ardahan Dernekler Federasyonuna başkan olduktan sonra ne oldu?
Vallahi ARDAFED Yönetimi olarak bugün beni de, iki dönem birlikte çalıştığım yöneticilerimi de Ardahan Dernekçiliğinin en üst çatı örgütü olan ARDAFED ismini ezberleten çalışmalara imza attık..
Ve benim babamın değil, tüm Ardahanlının olan ARDAFED'i bile takmayan ama dün birbirini tanımayanları hem de bana maddi olarak hiç bir katkısı olmayan onlarca toplantılarla bir araya getirip,
onların birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini, 'Güçlü Bir Ardahan Lobisi' ile olacağını anlatmaya çalıştık...
39 İlçesi olan İstanbul'da 39 Ardahan İl Derneğinin olması gerektiğini ve o ilçelerde bulunan ilçe ve köy derneklerinin İl Derneklerinin, İlçe Derneklerinin de federasyon çatısı altında bir araya gelmesi gerektiğini anlattık...
Ardahan adının üzerindeki KAI, KAISİAD, KAIFİAD denen gölgeleri bir kenara itip, Ardahan'ı öne çıkaran ve beni seven, sevmeyen derneklerin de aralarında olduğu 1,5 Milyon insanı bir araya getirdik ve en önemlisi resmî kurumlardan ya da özel bir yerden beş kuruş para almadan Ardahan adını tüm İstanbul'a yazdırdık...
Damal, Hanak, Göle, Çıldır, Hoçvan Derneklerinin de aralarında bulunduğu derneklerin federasyona katılmalarını sağlayıp, iki dönem içinde ARDAFED'e üye olan dernek sayısını 64'e çıkardık...
Futbol Turnuvaları Düzenledik, Kadınları Bir Araya Getirdik, üniversite öğrencilerine burs verdik, iş Adamları ve Sanayicilere Dernek Kurdurduk, şu an Ardahan'da olan Yazar-Çizerini birbiriyle buluşturduk, Aydınları, Bürokratları bir araya getirdik...
Ardahanlının telefon datasını oluşturduk, bülten cıkardık, bunları yaparken de kendimize saklamadık, isteyen herkese verdik. İnsanlar birbirini tanısın diye isteyene attık...
Siyasilerine ayrım yapmadan yardımcı olduk, aynı partili olmazsanız da Ardahan ve Ardahanlı olma bilinciyle bir birinize el atın dedik. Bunu yaparken kendi görüşlerimizi dernekçiliğe, çalışmalarımıza karıştırmadık ama kendi dünya görüşümüzden de taviz vermedik...
Peki biz bunları yaparken birileri ne yaptı?
Burayı onlara bir daha şans verme adına kısaca anlatacağım;
Kimileri paralel federasyonlar kurdu, Posof dernekleri gibi ayak diretti, yeni dernek kuranlar gibi 'param var, o zaman bende dernekçilik yaparım' diyenler daha baştan itibaren kendilerini ARDAFED'den büyük gördü...
Kamyoncuyken, sıvacıyken gazeteci olanlar başımıza Uğur Mumcu kesildi...
Ama Mumcu gibi olamadıkları için kısa sürede mum gibi eriyip giderlerken, kendi etraflarına dahi bir ışık saçamadılar...
Bizimle geldikleri bürokratlara, belediyelerde başkanlara yalakalık yapıp, arkamızdan iş çevirdiler, bizsiz saz çaldılar...
Hatta bizim davetimiz üzerine yolunu öğrendikleri makamlara gidip, bizi siyasi yönümüzle vurmaya çalıştılar, bunu yaparlarken elin karşısında kendilerinin küçüldüklerinin farkına varamadılar...
Neyse;
Onların neler yaptığını, hakkımda neler dediğini ve ne iftiralar attığını çoğunuz bildiğiniz için onların rezilliklerini, zavallılıklarını daha çok sıralamayacağım...
Ama uzun yıllar Hollanda'da yaşayan, bugün benim Ardahan ve Ardahanlılar için yaptıklarımın 100 katını, Hollanda'da yaşayan Türkler için yapan Atilla Öztürk abimin beni görüp, yaşadıklarımı öğrenerek halimi özetleyen anılarından bir demedi anlatıp, yazımı bitireceğim...
Evet, bugün benim yaşadıklarımdan 100 katından fazlasını yaşayan Ardahan'daki Şehir Kulübünün sahiplerinden olan Attila Abi'nin Hollanda'da iken Türk, Kürt, Terekeme, Ahıskalı, Alevi demeden hemşerileri için verdiği birliktelik mücadelesini gölgelemek, karalamak için etmediklerini bırakmayanlara verdiği tek cevap aynen şöyle;
-Ula sizlerin ne kadar alçak olduğunuzu bir ben, bir Allah bilir...
Allah'tan parlak değilim yoksa siz o alçaklığı da bana yapardınız...
Çünkü benim mücadelemi anlamayıp, küçük kırpıntılar için iş yapanı karalamak, gölgelemek ve onu yalnızlaştırmak için elinizden geleni ardınıza koymadığınızı ben iyi ben bilirim...
Ve beni bu kadar alçaklığa karşın arada bir sarssanız da yıkamadığınızıda.. 
Evet umarım dün gibi bugün hiç olanların 'Ben de yaparım' diye bizimle yola çıkıp, geride kalanlar gibi kalmazlar, mum gibi sönmezler ve çöp olup, çekip, gitmezler..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.