deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Fakir Yılmaz
Köşe Yazarı
Fakir Yılmaz
 

Uzatılan Dostluk Elini Tutmak Asıl Çözümdür...

Her dönemin ve her iktidarın ömrünü uzatmak için sürekli düşman arayışı içinde olunan şu dünyanın bu ülkesinde ve Ortadoğu'dan sonra Kafkasya'da da oyuna dahil edilerek sınırlarında yine operasyon hesapları var. Ki bu sonu bir türlü gelmeyen operasyonlar öyle bir hale gelmiş ki adını bile koymaktan korkar olduk... Çünkü top, tüfek değil, uçak, tank ve ordularla sınır ötesine geçilmesine 'savaş' diyenler vatan haini ilan edilip, sabahın erken saatlerinde evleri basılarak içeri alınıyor... Adını koymakta zorlandığımız bu durumun kısa süre içinde sona ermesini umarken, asıl sorunun dışta değil, içte yani iç siyasette olduğu da bir türlü anlaşılamaz, anlatılamaz... Çünkü bugün yine karşımıza sorun olarak çıkan asıl mesele  yıllardır aynı yöntem ve bakışla yürütülen yanlış iç siyasetin dış siyaseti de kendisiyle birlikte götürdüğü ve götüreceği anlaşılamıyor... Ya da 'Her dönem bir düşman lazım' denilerek anlaşılmak istenmiyor... Halbuki; Dün Suriye, Avrupa, bugün ABD'nin silahlandırdığı ileri sürülen insanlarla silahın namlusuna takılmış olan zeytin dalı ile değil, sıcak bir el ve bakış ile kurulacak diyalog hem yaşananları hem de bizlere yaşatılanları sona erdirmez mi? Bilmem ama bunu bile önermek, yazmak o kadar tehlikeli bir durum ki anlatılamaz... Ama yine de başta iç siyaset kanallarını açacak, sınır ülkelerle aynı coğrafyayı paylaşan, koklayan, yaşayan kardeşlik sıcaklığı ile kurulacak güzel bir diyalog bugün adını koymaktan korktuğunuz durumu sonlandırmaz mı, ekonomiye darbe vuran silah tüccarlarını aç bırakmaz mı? Örnek mi? Şu an devam eden HDP'yi kapatma, tutuklu siyasileriyle ilgili davaları af ile ya da berat ile kapatmak, hatta daha ileri gidip Suriye'nin yaptığını yaparak, fetocuların da aralarında olduğu genel bir af ilan etmek, Ermenistan ile hemen diyalog yolu açacak olan Doğu kapısını açmak, olmazsa Ermenistan'a sınır olan Ardahan'ın Çıldır ilçesi üzerinden yeni bir gümrük kapısı açmak, Camisinde namaz kılacağımızı belirttiğimiz Suriye'nin meşru yöneticileri ile yandan, sağdan değil, direk temasa geçmek, Toprakları petrolle kaynamasına karşın şehirlerini fare basan İran ile Azerbaycan gibi Azeri ve Şii kardeşliği üzerinden temasa geçmek, Irak ile oradaki Kürtleri de yanımıza alarak Suriye ve İran'daki Kürtlerin ülkedeki Kürtlerle olduğu gibi Türklerle kardeş olabileceğini ortaya koyan politikaları hayata geçirmek, Bulgaristan ve Yunanistan ile diyalog geçerken Batı Trakya ve Kıbrıs kardeşliğini öne çıkaran siyaseti izlemek, AB ile yeniden diyaloga geçip, demokrasi, insan hakları için istenenleri hayata geçirmekle, İçteki Kürt, Alevi, Sünni kardeşlerimizi yanımıza alacak politikalar üretmek, İç siyasette adı Kürt Sorunu olan ama asıl adı Demokrasi ve Adalet olan soruna yeniden el atmak, hapse konulanlar gibi buzluğa konulan süreci çıkarıp, yavaştan ısıtmak dün müttefik bugün düşman ilan edilen ABD'nin başta olmak üzere BOP hesapları içinde olanların apaçık hesaplarını bozmaz mı? Ve bunları yapmak adını koyamadığımız durumdan daha kolay ve barışçıl değil mi? Herkesin düşman olarak görülmesinin bu ülkeyi yalnızlaştırdığını da anlamak için illaki adını koyamadığımız bir durumu yaşamak mı gerekir?.. Hayır!.. Yukarı da saydıklarımızın yarısını değil, çeyreğine yönelirsek bakın o zaman ne ABD iki yüzlülük yapar ne de füzeleri satmak için bugün sözde dost görünen Rusya kıs kıs halimize gülmez... Çin, Japonya ve diğerleri pusuda beklemez... İsrail, 'fırsat bu fırsattır..' diyerek Ortadoğu da rahat at oynatamaz... Fransa konuşmaz, Almanya 'tankımı kullanma' diyemez ve en önemlisi ekonomi düzelir, demokrasinin önündeki engeller kendiliğinden kalkar... Ve bugün adını koyamadığımız zor işlerle uğraşmaz, kan ve göz yaşı durur, gün geçtikçe incelen pamuk ipliğine bağlı kardeşlikler yeniden yeşermez mi? Haydi 100 yıldır yapamadığımızı '100. Yılda niye yapmayalım?!' deyip, yaşananlara barış, kardeşlik, dostluk, komşuluk eli uzatarak bu ülkenin iç barışla birlikte olumlu yönde atağa geçmesini sağlamak için yeniden kolları birlikte sıvayalım... Var mısınız?
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2022 - Salı

Uzatılan Dostluk Elini Tutmak Asıl Çözümdür...

Her dönemin ve her iktidarın ömrünü uzatmak için sürekli düşman arayışı içinde olunan şu dünyanın bu ülkesinde ve Ortadoğu'dan sonra Kafkasya'da da oyuna dahil edilerek sınırlarında yine operasyon hesapları var.
Ki bu sonu bir türlü gelmeyen operasyonlar öyle bir hale gelmiş ki adını bile koymaktan korkar olduk...
Çünkü top, tüfek değil, uçak, tank ve ordularla sınır ötesine geçilmesine 'savaş' diyenler vatan haini ilan edilip, sabahın erken saatlerinde evleri basılarak içeri alınıyor...
Adını koymakta zorlandığımız bu durumun kısa süre içinde sona ermesini umarken, asıl sorunun dışta değil, içte yani iç siyasette olduğu da bir türlü anlaşılamaz, anlatılamaz...
Çünkü bugün yine karşımıza sorun olarak çıkan asıl mesele  yıllardır aynı yöntem ve bakışla yürütülen yanlış iç siyasetin dış siyaseti de kendisiyle birlikte götürdüğü ve götüreceği anlaşılamıyor...
Ya da 'Her dönem bir düşman lazım' denilerek anlaşılmak istenmiyor...
Halbuki; Dün Suriye, Avrupa, bugün ABD'nin silahlandırdığı ileri sürülen insanlarla silahın namlusuna takılmış olan zeytin dalı ile değil, sıcak bir el ve bakış ile kurulacak diyalog hem yaşananları hem de bizlere yaşatılanları sona erdirmez mi?
Bilmem ama bunu bile önermek, yazmak o kadar tehlikeli bir durum ki anlatılamaz...
Ama yine de başta iç siyaset kanallarını açacak, sınır ülkelerle aynı coğrafyayı paylaşan, koklayan, yaşayan kardeşlik sıcaklığı ile kurulacak güzel bir diyalog bugün adını koymaktan korktuğunuz durumu sonlandırmaz mı, ekonomiye darbe vuran silah tüccarlarını aç bırakmaz mı?
Örnek mi?
Şu an devam eden HDP'yi kapatma, tutuklu siyasileriyle ilgili davaları af ile ya da berat ile kapatmak, hatta daha ileri gidip Suriye'nin yaptığını yaparak, fetocuların da aralarında olduğu genel bir af ilan etmek, Ermenistan ile hemen diyalog yolu açacak olan Doğu kapısını açmak, olmazsa Ermenistan'a sınır olan Ardahan'ın Çıldır ilçesi üzerinden yeni bir gümrük kapısı açmak,
Camisinde namaz kılacağımızı belirttiğimiz Suriye'nin meşru yöneticileri ile yandan, sağdan değil, direk temasa geçmek,
Toprakları petrolle kaynamasına karşın şehirlerini fare basan İran ile Azerbaycan gibi Azeri ve Şii kardeşliği üzerinden temasa geçmek,
Irak ile oradaki Kürtleri de yanımıza alarak Suriye ve İran'daki Kürtlerin ülkedeki Kürtlerle olduğu gibi Türklerle kardeş olabileceğini ortaya koyan politikaları hayata geçirmek,
Bulgaristan ve Yunanistan ile diyalog geçerken Batı Trakya ve Kıbrıs kardeşliğini öne çıkaran siyaseti izlemek,
AB ile yeniden diyaloga geçip, demokrasi, insan hakları için istenenleri hayata geçirmekle,
İçteki Kürt, Alevi, Sünni kardeşlerimizi yanımıza alacak politikalar üretmek,
İç siyasette adı Kürt Sorunu olan ama asıl adı Demokrasi ve Adalet olan soruna yeniden el atmak, hapse konulanlar gibi buzluğa konulan süreci çıkarıp, yavaştan ısıtmak dün müttefik bugün düşman ilan edilen ABD'nin başta olmak üzere BOP hesapları içinde olanların apaçık hesaplarını bozmaz mı?
Ve bunları yapmak adını koyamadığımız durumdan daha kolay ve barışçıl değil mi?
Herkesin düşman olarak görülmesinin bu ülkeyi yalnızlaştırdığını da anlamak için illaki adını koyamadığımız bir durumu yaşamak mı gerekir?..
Hayır!..
Yukarı da saydıklarımızın yarısını değil, çeyreğine yönelirsek bakın o zaman ne ABD iki yüzlülük yapar ne de füzeleri satmak için bugün sözde dost görünen Rusya kıs kıs halimize gülmez...
Çin, Japonya ve diğerleri pusuda beklemez...
İsrail, 'fırsat bu fırsattır..' diyerek Ortadoğu da rahat at oynatamaz...
Fransa konuşmaz, Almanya 'tankımı kullanma' diyemez ve en önemlisi ekonomi düzelir, demokrasinin önündeki engeller kendiliğinden kalkar...
Ve bugün adını koyamadığımız zor işlerle uğraşmaz, kan ve göz yaşı durur, gün geçtikçe incelen pamuk ipliğine bağlı kardeşlikler yeniden yeşermez mi?
Haydi 100 yıldır yapamadığımızı '100. Yılda niye yapmayalım?!' deyip, yaşananlara barış, kardeşlik, dostluk, komşuluk eli uzatarak bu ülkenin iç barışla birlikte olumlu yönde atağa geçmesini sağlamak için yeniden kolları birlikte sıvayalım...
Var mısınız?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.