deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Anıl Şehirlioğlu
Köşe Yazarı
Anıl Şehirlioğlu
 

Bazen gitmek istersin kendinden

Sıkılmışsıdır taktığın maskelerden, giyindiğin rollerden, yüreğine yüklediğin anlamsız yüklerden, herşeyi kafana takmandan, kimse üzülmesin diye kendini yemelerinden, herşey mükemmel olsun diye verdiğin çabalardan, mücadeleden, savaşmaktan, koşturup durmaktan ve bunca şeye rağmen, istediğin sonuçları henüz alamamış olmaktan... İyi insan olmaya çalışırken, bunun için büyük fedakarlıklar yaparken, en ufacık hatanda dünyanın en kötü insanıymışsın gibi yargılanmandan... Korkularından, sevilmek, onaylanmak, yalnız kalmamak adına yaptığın dilenciliklerden. Elini uzatsan alabileceğin hemde çok hakkın olan birşeyi bencil gözükmek korkusuyla almamaktan. Haklarına, başarılarına, yaşamına, kalbine, aklına, yeteneklerine sahip çıkamamalarından. Kaderin benim için ne planı var diye beklemeyi akışa bırakmak sanıp, aslında gelecekten, şimdiden hiç bir umudun, beklentin olmamasından. Hedefsizliği, amaçsızlığı ve aslında umutlarını yitirmiş olmayı ‘an’da yaşamak sanmalarından... İnsanları çok sevmenden, bazen de korkmandan, huzurun kaçmasın diye alttan almalarından, erkeklere veya kadınlara geçmişte yaşadığın hayalkırıklıkların yüzünden güvenmemenden, kalbine almamalarından, kendini korumak adına kendine ördüğün duvarlarda hapis kalmaktan... Yılların yorgunluğundan, nerde yanlış yaptım demelerinden, yaptığın yanlışları düzeltemeyecek olma fikirlerinden... Bazen gitmek istersen işte kendin sandığın herşeyden, yanlışlarından ve hatta doğrularından... Kusurlu sandığın ‘Sen’den... Kusurlu olanın bunları düşünen egon olduğunu unutup, kusurlarındaki kusursuzluğu, dünyada senden bir tane daha olmadığını ve asla olmayacağını unutarak, hatta bilmeyerek. Bugüne kadar sana hiç kendin için yaşaman, ben olamadan biz olamayacağın öğretilmediki. Seçimlerini korkularına yada toplumsal doğrulara göre değil, yüreğinle aklının ortaklaşa alacağı kararlara gvre yapman söylenmedi. Kendini çok ama çok sevmen, önce ben demenin bencillik olmadığı, ama sadece ben dersen bize haksızlık edeceğin anlatılmadı. İkisi arasındaki büyük fark aklına, kalbine kazıttırılmadı. Ama ben şimdi söylüyorum bu yazıyı okuyan ‘dost’ sana! Kendini sevmek, korkmadan yaşamak, hiç birşeyi zorunda olduğun için yapmamak, ruhunun seni dansa kaldırmasına izin vermek bencillik değil, ben olmaktır. Allah’ın senden istediği yegane şey budur. Kimse kimse için gelmedi bu dünyaya. Herkes Allah için, kendisi adına var olmak, ışığını yaymak ve böylece ışığa katkı olabilmek için burada. Sen karanlıktayken ışık olabilir misin ki gercekten diğer hayatlara? O zaman artık uyanma vakti. Kendine uyanma vakti. Bendeki bizi, bizdeki beni ayırt etme vakti. Ben olmadan biz olamayacağını anlama, buna göre yaşama vakti. Sen biricik, eşsiz, mükemmel ‘öz’den yaratılmış yüce varlık...  Bırak artık geçmişe üzülmeyi, geleceğe endişelenmeyi, ‘an’ın değerini bilmemeyi. Nefes aldığın her an umut var yeniden doğmak için hayata, bunu asla unutma. Yaşamını nehrin akışına bırakma, hayal kur, hedef oluştur, inan, çabala ve sonrasını elbette bırak yüce Mevlaya. Ancak sen istersen ve inanırsan sana verecek. İstemezsen kimsenin sana bir faydası olmayacak. Allah seni özgür iradene saygı duyacak kadar koşulsuz seviyor çünkü. Haydi o zaman sahip çık sana verilen her armağana ve hakkını ver artık yaşamın. Dans et ruhunla... Yaşam bir ceza degıl, ödül, eğlence, oyun alanıdır bunu hep tut aklında. Sevgimde olduğunu da hiç unutma...
Ekleme Tarihi: 23 Ekim 2018 - Salı

Bazen gitmek istersin kendinden

Sıkılmışsıdır taktığın maskelerden, giyindiğin rollerden, yüreğine yüklediğin anlamsız yüklerden, herşeyi kafana takmandan, kimse üzülmesin diye kendini yemelerinden, herşey mükemmel olsun diye verdiğin çabalardan, mücadeleden, savaşmaktan, koşturup durmaktan ve bunca şeye rağmen, istediğin sonuçları henüz alamamış olmaktan...
İyi insan olmaya çalışırken, bunun için büyük fedakarlıklar yaparken, en ufacık hatanda dünyanın en kötü insanıymışsın gibi yargılanmandan...
Korkularından, sevilmek, onaylanmak, yalnız kalmamak adına yaptığın dilenciliklerden. Elini uzatsan alabileceğin hemde çok hakkın olan birşeyi bencil gözükmek korkusuyla almamaktan. Haklarına, başarılarına, yaşamına, kalbine, aklına, yeteneklerine sahip çıkamamalarından.
Kaderin benim için ne planı var diye beklemeyi akışa bırakmak sanıp, aslında gelecekten, şimdiden hiç bir umudun, beklentin olmamasından.
Hedefsizliği, amaçsızlığı ve aslında umutlarını yitirmiş olmayı ‘an’da yaşamak sanmalarından...
İnsanları çok sevmenden, bazen de korkmandan, huzurun kaçmasın diye alttan almalarından, erkeklere veya kadınlara geçmişte yaşadığın hayalkırıklıkların yüzünden güvenmemenden, kalbine almamalarından, kendini korumak adına kendine ördüğün duvarlarda hapis kalmaktan...
Yılların yorgunluğundan, nerde yanlış yaptım demelerinden, yaptığın yanlışları düzeltemeyecek olma fikirlerinden...
Bazen gitmek istersen işte kendin sandığın herşeyden, yanlışlarından ve hatta doğrularından...
Kusurlu sandığın ‘Sen’den...
Kusurlu olanın bunları düşünen egon olduğunu unutup, kusurlarındaki kusursuzluğu, dünyada senden bir tane daha olmadığını ve asla olmayacağını unutarak, hatta bilmeyerek.
Bugüne kadar sana hiç kendin için yaşaman, ben olamadan biz olamayacağın öğretilmediki.
Seçimlerini korkularına yada toplumsal doğrulara göre değil, yüreğinle aklının ortaklaşa alacağı kararlara gvre yapman söylenmedi.
Kendini çok ama çok sevmen, önce ben demenin bencillik olmadığı, ama sadece ben dersen bize haksızlık edeceğin anlatılmadı. İkisi arasındaki büyük fark aklına, kalbine kazıttırılmadı.
Ama ben şimdi söylüyorum bu yazıyı okuyan ‘dost’ sana! Kendini sevmek, korkmadan yaşamak, hiç birşeyi zorunda olduğun için yapmamak, ruhunun seni dansa kaldırmasına izin vermek bencillik değil, ben olmaktır. Allah’ın senden istediği yegane şey budur. Kimse kimse için gelmedi bu dünyaya. Herkes Allah için, kendisi adına var olmak, ışığını yaymak ve böylece ışığa katkı olabilmek için burada. Sen karanlıktayken ışık olabilir misin ki gercekten diğer hayatlara?
O zaman artık uyanma vakti. Kendine uyanma vakti. Bendeki bizi, bizdeki beni ayırt etme vakti. Ben olmadan biz olamayacağını anlama, buna göre yaşama vakti.
Sen biricik, eşsiz, mükemmel ‘öz’den yaratılmış yüce varlık... 
Bırak artık geçmişe üzülmeyi, geleceğe endişelenmeyi, ‘an’ın değerini bilmemeyi.
Nefes aldığın her an umut var yeniden doğmak için hayata, bunu asla unutma.
Yaşamını nehrin akışına bırakma, hayal kur, hedef oluştur, inan, çabala ve sonrasını elbette bırak yüce Mevlaya.
Ancak sen istersen ve inanırsan sana verecek. İstemezsen kimsenin sana bir faydası olmayacak. Allah seni özgür iradene saygı duyacak kadar koşulsuz seviyor çünkü.
Haydi o zaman sahip çık sana verilen her armağana ve hakkını ver artık yaşamın. Dans et ruhunla... Yaşam bir ceza degıl, ödül, eğlence, oyun alanıdır bunu hep tut aklında.
Sevgimde olduğunu da hiç unutma...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.