deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Anıl Şehirlioğlu
Köşe Yazarı
Anıl Şehirlioğlu
 

İçindeki ‘Öz’den sana yakarış

Yanılgılar içinde olabilirsin. Kaç yıllık ömür yaşadıysan belki tamamını belki de tamamına yakınını boşa yaşamış gibi hissediyor olabilirsin. Tam şu anda kafanın içinde binlerce düşünce aynı anda dolanıyor ve sen bunların yarattığı baş ağrısı ile kıvranıyor olabilirsin. Belkide oncaemeği boşuna verdiğini düşünüyorsun. Herkesin senden birşeyler istemesinden, sana taşıman için verdikleri, aslında sana ait olmayan yüklerden, herkesin herşeyi olmaya çalışmaktan bıktın. Aynaya baktığında gördüğün sen, mutlu etmiyor seni. Yorgun, bitkin, herşeye yetmeye çalışırken ihmal ettiğin kendin umutsuzca bakıyor gözlerinin içine. Ne zaman vazgeçtin benden dercesine? Ne zaman kendin olmaya hakkın olmadığına karar verdin ve bana küstün? Beni başkalarının mutluluğuna heba ettin. Peki ne oldu, o başkaları seni mutlu etmek için ne yaptı? Verdiklerine ne kadar teşekkür etti. Ya da kendinden onlar için vazgeçtiğini anlayıp seni onore etti? Senin zaaflarından girip, en açık yaralarından vurup kendilerine bağımlı kıldıklarını anlaman için daha ne kadar baş ağrısı çekeceksin? Bedenini hastalıklarla daha ne kadar mahvedeceksin? İçindeki sevgi açlığı çeken çocuğu doyurabilmek adına seni sevsinler diye, ya da sen kendini suçlu hissetmeden sevebil diye daha ne kadar kendini sahte bir dünyaya hapsedeceksin? Neden kendini, başkalarına hayır dediğin zamanlarda suçlu hissediyorsun? Senin yüzünden sevdiklerine birşey olur diye endişe ediyorsun? Sen, bile isteye kimseye zarar vermedikten sonra, kendi yoluna gitmen, kendini seçmen gercekten zarar mı olur onlara? Böyle yaparak atalarından getirdiğin saçını süpürge etme öğretisini diğer kuşaklara aktarmaya devam ediyorsun sadece... Evet aynadaki sen, söyle bana ne zaman bıraktın beni? Evlendiğin zaman mı, yoksa anne-baba olduğunda mı, yoksa çocukluğunda hatta doğum anında mı? Hangi yanlış olduğunu düşündüğün seçimlerin için kendini cezalandırıyorsun? Dünyaya doğmuş olmak mı? Sen buna devam ettikçe acılar, sorunlar, hastalıklar bırakmayacak yakanı. Artık içindeki putları yıkma zamanı. Böyle yaşamak istemiyorsan değişme zamanı. Her seçim öğretmendir seni sana göstermeye çalışan. Nasıl biri olduğunu anlaman için önce nasıl biri olmadığını farketmen gerekir bazen. İşte senin hatalı sandığın kararlarının çoğu buna hizmet eder. Sense sonuçlarından hiçte memnun kalmadığını düşündüğün ama bir kere seçtim dediğin o kararlarınla, kendine de sevdiklerine de farkında olmadan zarar veriyorsun aslında. Alman gerekeni alıp, ilham olmayı, ışık olmayı seçsen neler değişirdi yaşamında? Kendini tüm seçimlerinle sevsen, dünyaya gelişini onurlandırsan nasıl bir katkı olurdun düşünsene hayata...Sosyal medyadaki sahte mutluluk pozlarını bırak, kimse ne kendini ne kimseyi kandıramıyor artık... Gerçekten mutlu olan ışıldar, ışığıyla ilham olur karanlıklara. Şimdi aynadaki sen devam edecek misin içindeki karanlıkta kaybolmaya? Yoksa var mısın bana bir ışık yakıp, içindeki en yakın dostun olan benle sımsıkı kucaklaşıp, dışarıda aradığın herşeyi önce sen olan bana verip besleyerek, ve tüm yüklerinden arınarak  hafiflemiş bir halde gerçek kendinle varolmaya? Kendine ikinci şansı vermeye, hatta gerekirse üçüncü ama asla umut etmekten vazgeçmemeye! Haydi şimdi ya bırak seni aşağı çeken, emen, sömüren herkesi ve tüm duygularını, yüksel özgürce gökyüzüne, ya da devam et başkaları hapishanesinde bana ve kendine müebbet ceza çektirmeye...
Ekleme Tarihi: 05 Şubat 2019 - Salı

İçindeki ‘Öz’den sana yakarış

Yanılgılar içinde olabilirsin. Kaç yıllık ömür yaşadıysan belki tamamını belki de tamamına yakınını boşa yaşamış gibi hissediyor olabilirsin. Tam şu anda kafanın içinde binlerce düşünce aynı anda dolanıyor ve sen bunların yarattığı baş ağrısı ile kıvranıyor olabilirsin. Belkide oncaemeği boşuna verdiğini düşünüyorsun. Herkesin senden birşeyler istemesinden, sana taşıman için verdikleri, aslında sana ait olmayan yüklerden, herkesin herşeyi olmaya çalışmaktan bıktın. Aynaya baktığında gördüğün sen, mutlu etmiyor seni. Yorgun, bitkin, herşeye yetmeye çalışırken ihmal ettiğin kendin umutsuzca bakıyor gözlerinin içine. Ne zaman vazgeçtin benden dercesine? Ne zaman kendin olmaya hakkın olmadığına karar verdin ve bana küstün? Beni başkalarının mutluluğuna heba ettin. Peki ne oldu, o başkaları seni mutlu etmek için ne yaptı? Verdiklerine ne kadar teşekkür etti. Ya da kendinden onlar için vazgeçtiğini anlayıp seni onore etti? Senin zaaflarından girip, en açık yaralarından vurup kendilerine bağımlı kıldıklarını anlaman için daha ne kadar baş ağrısı çekeceksin? Bedenini hastalıklarla daha ne kadar mahvedeceksin? İçindeki sevgi açlığı çeken çocuğu doyurabilmek adına seni sevsinler diye, ya da sen kendini suçlu hissetmeden sevebil diye daha ne kadar kendini sahte bir dünyaya hapsedeceksin? Neden kendini, başkalarına hayır dediğin zamanlarda suçlu hissediyorsun? Senin yüzünden sevdiklerine birşey olur diye endişe ediyorsun? Sen, bile isteye kimseye zarar vermedikten sonra, kendi yoluna gitmen, kendini seçmen gercekten zarar mı olur onlara? Böyle yaparak atalarından getirdiğin saçını süpürge etme öğretisini diğer kuşaklara aktarmaya devam ediyorsun sadece... Evet aynadaki sen, söyle bana ne zaman bıraktın beni? Evlendiğin zaman mı, yoksa anne-baba olduğunda mı, yoksa çocukluğunda hatta doğum anında mı? Hangi yanlış olduğunu düşündüğün seçimlerin için kendini cezalandırıyorsun? Dünyaya doğmuş olmak mı? Sen buna devam ettikçe acılar, sorunlar, hastalıklar bırakmayacak yakanı. Artık içindeki putları yıkma zamanı. Böyle yaşamak istemiyorsan değişme zamanı. Her seçim öğretmendir seni sana göstermeye çalışan. Nasıl biri olduğunu anlaman için önce nasıl biri olmadığını farketmen gerekir bazen. İşte senin hatalı sandığın kararlarının çoğu buna hizmet eder. Sense sonuçlarından hiçte memnun kalmadığını düşündüğün ama bir kere seçtim dediğin o kararlarınla, kendine de sevdiklerine de farkında olmadan zarar veriyorsun aslında. Alman gerekeni alıp, ilham olmayı, ışık olmayı seçsen neler değişirdi yaşamında? Kendini tüm seçimlerinle sevsen, dünyaya gelişini onurlandırsan nasıl bir katkı olurdun düşünsene hayata...Sosyal medyadaki sahte mutluluk pozlarını bırak, kimse ne kendini ne kimseyi kandıramıyor artık... Gerçekten mutlu olan ışıldar, ışığıyla ilham olur karanlıklara. Şimdi aynadaki sen devam edecek misin içindeki karanlıkta kaybolmaya? Yoksa var mısın bana bir ışık yakıp, içindeki en yakın dostun olan benle sımsıkı kucaklaşıp, dışarıda aradığın herşeyi önce sen olan bana verip besleyerek, ve tüm yüklerinden arınarak  hafiflemiş bir halde gerçek kendinle varolmaya? Kendine ikinci şansı vermeye, hatta gerekirse üçüncü ama asla umut etmekten vazgeçmemeye! Haydi şimdi ya bırak seni aşağı çeken, emen, sömüren herkesi ve tüm duygularını, yüksel özgürce gökyüzüne, ya da devam et başkaları hapishanesinde bana ve kendine müebbet ceza çektirmeye...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.