deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Anıl Şehirlioğlu
Köşe Yazarı
Anıl Şehirlioğlu
 

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!

Yüz yıllar önce, ne güzel demiş Mevlana değil mi? Şimdilerde birçoğumuza iyice yapışan ve hatta aslını unutturan maskeleri o zamanlarda da kullanıyormuş insanlar belli ki... Kendi olduğunda sevilmeyeceğini düşünenlerden, çıkarları için farklılaşanlar her devirde var demekki. İki türlü yapıyoruz bunu aslında. Birincisi daha masum, toplum tarafından, ailemiz tarafından sevilmemek, dışlanmamak, yargılanmamak adına içimizdeki dürtüleri, ruhumuzun (bakın bedenin demiyorum) arzularını bastırıyor ve asıl olan özümüzü inkar edip, uyumlu kalabilmek için sahte kimlikler yaratıyoruz kendimize, sahte masallar. Ve bazılarımız buna iyicene inandırıyor kendini, rolünü benimsemiş artık kendisi de gerçek sanıyor. Ancak ruh boş durmaz, muhakkak bazı olaylar, durumlar, hastalıklarla yanlış giden şeylere dikkati çekmek, seni rolü bırakıp aslına dönmeye davet etmek ister. İçinde bulunduğu şartlara ve ortamlara, sırf düzenini bozmamak, suçlanmamak, elindekine muhtaç olmaktan korkar halde, yalnız kalmamak, sevgi alamamak korkusuyla tutunan o kadar çok insan tanıdım ki... Aslında kendi yaşam sorumluluklarını almıyorlar, içlerindeki potansiyelden dahi korkuyor hatta onu tehlikeli buluyorlar. İçlerinden geldikleri gibi yaşarlarsa bencilleşeceklerini, bazıları en sevdiklerini bile ihmal edeceklerini sanıyorlar. Beni seven olduğum gibi sevsin, seçimlerime saygı göstersin diyemiyorlar ne yazıkki kolay kolay. Varlar ama yok gibi yaşıyorlar farkında olmadan. Ve aslında kendileri olsalar, hiçde korktukları gibi zor olmayacagını da bilmiyorlar. Sevilmek için kendilerini ailelerine, topluma kurban sunuyorlar... Hey sen dost, eğer bir gruptaysan daha fazla kıyma ruhuna. Çıkar o çılgın kadını, adamı ortaya. Dünyayı mı gezmek istiyorsun, tak çantanı sırtına bir yerden başla. Bir süre yok olduğunda kimsenin dünyası çökmez başına, kendini kimsenin tanrısı sanma. Su akar yolunu bulur, ayrıca sen mutlu olduğunda ışık saçarak daha fazla mutluluk katacağını unutma. İkinci grup biraz daha vahim. Belki yukarıda saydıklarımı da yapıyor olabiliyorlar ama vahim olan kısmı çıkarları uğruna tıpkı bukelamun gibi renk değiştirebilip, başkalaşıyor olmaları. Ve bunu da akıllı olmak, kurnaz olmak, dünyaya uyum sağlamak gibi algılıyorlar. Dürüst olanları saf, ayakta kendileri gibi kırk takla atanları uyanık sanıyorlar. Yaptıkları herşeyi hatta dostluklarını bile sadece menfaatleri uğruna yaparak, onlara iyi gözüküp aslında sadece kendilerini düşünüyorlar. Üstelikde istediklerini verdiğin vakit senden iyisi yokken, ters düştüğünde ya da artık senin verdiklerine ihtiyacları kalmadığında, daha iyi kaynaklar bulduklarında ya senden kötüsü olmuyor, ya da bir anda kayboluyorlar bahaneler yaratıp ortadan. Senin ona ihtiyacın var mı yok mu hiç bakmadan? Anında satabiliyorlar senin emeğini, ona verdiklerini. Ne yazık ki aslında en çok kendilerine yazık ediyorlar, çünkü karanlık ruha iyi gelmez o anda bilmiyorlar... Ancak böyle davranılarsa istediklerine kavuşabileceklerini sanıyorlar ama elbette yanılıyorlar. Ve mutlaka onlarında ruhları uyarı mesajları yolluyor lakin görebilen görüyor, değişebilen değişiyor diğerleri bildikleri yoldan devam ediyor. Aslında bilsek ki her birimizde tanrı kartı var. Hani özel gece kulüplerine girerken gösterilen VIP kartlar vardır ya, işte bizim her birimizde hepimize istediğimiz her kapıyı açabilecek tanrı kartı varken bu korkular, bu kaçmalar, bu sahte kimlikler, roller, maskeler neden? Gerek yok dostum, ne sevgi için kendinden vazgeçmene, ne de çıkarın için karanlığı seçmene. Üstelik en değerli hazinen seni gerçekten sevenlerdir, onları asla çıkarlarına değişme. Gerçek ol, çıplak ol, maskesiz ol. Dosdoğru ol ey gönlümün dostu. Gün gelip keşkelerle gitmemek için vakit varken kendin olmayı dene. Göreceksin kolaylaşacak hayat, ışığın parlayacak ve hiç sevilmediğin kadar sevileceksin. Çünkü sen kendini seveceksin. Dışarıdan alınacak hiç bir şey yok, herşeyi önce sen kendine vermelisin. En güzelini hakedecek kadar değerli olduğunu bilmelisin. Tanrı kartını gösterip her kapıyı geçebilirsin. Korkularınla değil, azminle, inancınla, iradenle, ışığınla bu filmi dramdan alıp romantik komedi tadına çevireceksin. Ben biliyorum halledeceksin. Çünkü sana şah damarından yakın olan en ‘Yüce’nin gözdesisin. Ha bir de unutmadan, sevgimdesin...
Ekleme Tarihi: 08 Ocak 2019 - Salı

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!

Yüz yıllar önce, ne güzel demiş Mevlana değil mi? Şimdilerde birçoğumuza iyice yapışan ve hatta aslını unutturan maskeleri o zamanlarda da kullanıyormuş insanlar belli ki... Kendi olduğunda sevilmeyeceğini düşünenlerden, çıkarları için farklılaşanlar her devirde var demekki.
İki türlü yapıyoruz bunu aslında. Birincisi daha masum, toplum tarafından, ailemiz tarafından sevilmemek, dışlanmamak, yargılanmamak adına içimizdeki dürtüleri, ruhumuzun (bakın bedenin demiyorum) arzularını bastırıyor ve asıl olan özümüzü inkar edip, uyumlu kalabilmek için sahte kimlikler yaratıyoruz kendimize, sahte masallar. Ve bazılarımız buna iyicene inandırıyor kendini, rolünü benimsemiş artık kendisi de gerçek sanıyor. Ancak ruh boş durmaz, muhakkak bazı olaylar, durumlar, hastalıklarla yanlış giden şeylere dikkati çekmek, seni rolü bırakıp aslına dönmeye davet etmek ister. İçinde bulunduğu şartlara ve ortamlara, sırf düzenini bozmamak, suçlanmamak, elindekine muhtaç olmaktan korkar halde, yalnız kalmamak, sevgi alamamak korkusuyla tutunan o kadar çok insan tanıdım ki... Aslında kendi yaşam sorumluluklarını almıyorlar, içlerindeki potansiyelden dahi korkuyor hatta onu tehlikeli buluyorlar. İçlerinden geldikleri gibi yaşarlarsa bencilleşeceklerini, bazıları en sevdiklerini bile ihmal edeceklerini sanıyorlar. Beni seven olduğum gibi sevsin, seçimlerime saygı göstersin diyemiyorlar ne yazıkki kolay kolay. Varlar ama yok gibi yaşıyorlar farkında olmadan. Ve aslında kendileri olsalar, hiçde korktukları gibi zor olmayacagını da bilmiyorlar. Sevilmek için kendilerini ailelerine, topluma kurban sunuyorlar... Hey sen dost, eğer bir gruptaysan daha fazla kıyma ruhuna. Çıkar o çılgın kadını, adamı ortaya. Dünyayı mı gezmek istiyorsun, tak çantanı sırtına bir yerden başla. Bir süre yok olduğunda kimsenin dünyası çökmez başına, kendini kimsenin tanrısı sanma. Su akar yolunu bulur, ayrıca sen mutlu olduğunda ışık saçarak daha fazla mutluluk katacağını unutma.
İkinci grup biraz daha vahim. Belki yukarıda saydıklarımı da yapıyor olabiliyorlar ama vahim olan kısmı çıkarları uğruna tıpkı bukelamun gibi renk değiştirebilip, başkalaşıyor olmaları. Ve bunu da akıllı olmak, kurnaz olmak, dünyaya uyum sağlamak gibi algılıyorlar. Dürüst olanları saf, ayakta kendileri gibi kırk takla atanları uyanık sanıyorlar. Yaptıkları herşeyi hatta dostluklarını bile sadece menfaatleri uğruna yaparak, onlara iyi gözüküp aslında sadece kendilerini düşünüyorlar. Üstelikde istediklerini verdiğin vakit senden iyisi yokken, ters düştüğünde ya da artık senin verdiklerine ihtiyacları kalmadığında, daha iyi kaynaklar bulduklarında ya senden kötüsü olmuyor, ya da bir anda kayboluyorlar bahaneler yaratıp ortadan. Senin ona ihtiyacın var mı yok mu hiç bakmadan? Anında satabiliyorlar senin emeğini, ona verdiklerini. Ne yazık ki aslında en çok kendilerine yazık ediyorlar, çünkü karanlık ruha iyi gelmez o anda bilmiyorlar... Ancak böyle davranılarsa istediklerine kavuşabileceklerini sanıyorlar ama elbette yanılıyorlar. Ve mutlaka onlarında ruhları uyarı mesajları yolluyor lakin görebilen görüyor, değişebilen değişiyor diğerleri bildikleri yoldan devam ediyor.
Aslında bilsek ki her birimizde tanrı kartı var. Hani özel gece kulüplerine girerken gösterilen VIP kartlar vardır ya, işte bizim her birimizde hepimize istediğimiz her kapıyı açabilecek tanrı kartı varken bu korkular, bu kaçmalar, bu sahte kimlikler, roller, maskeler neden? Gerek yok dostum, ne sevgi için kendinden vazgeçmene, ne de çıkarın için karanlığı seçmene. Üstelik en değerli hazinen seni gerçekten sevenlerdir, onları asla çıkarlarına değişme. Gerçek ol, çıplak ol, maskesiz ol. Dosdoğru ol ey gönlümün dostu. Gün gelip keşkelerle gitmemek için vakit varken kendin olmayı dene. Göreceksin kolaylaşacak hayat, ışığın parlayacak ve hiç sevilmediğin kadar sevileceksin. Çünkü sen kendini seveceksin. Dışarıdan alınacak hiç bir şey yok, herşeyi önce sen kendine vermelisin. En güzelini hakedecek kadar değerli olduğunu bilmelisin. Tanrı kartını gösterip her kapıyı geçebilirsin. Korkularınla değil, azminle, inancınla, iradenle, ışığınla bu filmi dramdan alıp romantik komedi tadına çevireceksin.
Ben biliyorum halledeceksin.
Çünkü sana şah damarından yakın olan en ‘Yüce’nin gözdesisin.
Ha bir de unutmadan, sevgimdesin...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.