deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Kemal Aydın
Köşe Yazarı
Kemal Aydın
 

İşin Doğrusu!

: ‘’ Aynı nakarat, hep aynı aynı, yarısı bayat, hep aynı aynı, yarısı hayat, aynı nakarat, anlat anlat’’…  Meseleye kalıcı çözüm getirmesi gerekenler, 20 yıldır aynı nakaratları tekrarlıyorlarsa konunun asıl nedenlerini tespit edememişler demektir… Einstein der ki: ‘’problemleri onları üreten zihniyetlerle çözemeyiz’’. O halde kangrene dönüşmüş gecekondulaşma ve kaçak yapı sorununun teşhisinde ve tedavisinde, bu güne kadar görmediğiniz, duymadığınız, alışık olmadığınız farklı bir yaklaşımla siz değerli okuyucuları sorunun asıl kaynağına götüreceğim ve bu yolculukta kelimeleri eğip bükmeden size doğruları sadece doğruları anlatmaya çalışacağım... O halde gelin birlikte doğruları yazmaya başlayalım… Türkiye dünyadaki toplam depremlerin beşte birinin meydana geldiği (Akdeniz-Alp-Himalaya) kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu kuşak Türkiye’yi, Kuzey, Güney ve Batı’dan üç asli kırık sistemiyle kat etmektedir. Bu asli sistemlere, yerel kırık zonlar da eklenmektedir. Türkiye topraklarının %93’ü deprem bölgeleri içinde olduğunu 7 yaşındaki çocuklar tarafından bile bilindiği halde, Politikacıların çözümü imar aflarında araması asıl ’büyük felaket’ imiz değil midir? ABD jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) verilerine göre; 2020 yılında dünyada 6 ve üzeri büyüklükte toplam 105 deprem meydana geldi. Bunların 9 tanesi 7 ve üzeri. USGS, İzmir’de meydana gelen depremi de 7.0 büyüklüğünde tescil etti. Alaska, Jamaika, Rusya, Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine ve Türkiye’de meydana gelen 7 ve üzeri depremlerin sadece 3’ünde ölüm meydana geldi. Meksika’da 7.4’lük depremde 10, Papua Yeni Gine’ de 7.0’ lik depremde sadece 1 kişi yaşamını yitirdi. İzmir’ de ise ölen canlarımızın sayısı 110’u buldu. Kaldı ki Kandilli Rasathanesine göre İzmir depreminin büyüklüğü 6.6 olarak ilan edildiği halde bu kadar can kaybı niye? 2020 yılında dünyada yaşanan depremlerde toplam can kaybı 198 kişi ve bu can kayıplarının 160’ı Türkiye’den, bizim canlarımız… 1509 7.2 İstanbul depreminden 30 Ekim İzmir depremine kadar depreme yüz binlerce can vermiş Türkiye; beş yüz yılda ancak arama kurtarma, çadır kentler ve kalıcı deprem konutlarını makul sürelerde inşa etme yeteneklerini geliştirebilmiştir(!). Gelmiş geçmiş Cumhuriyet hükümetlerin haklarını da yemeyelim, Japonların, Almanların, İngilizlerin, Rusların, Fransızların bulamadığı mucizevi çözümü biz bulmuşuz:)) Gecekonduya, kaçak yapıya, hazine arazilerinin işgaline göz yum, her seçim öncesi bir af yasası çıkar, vatandaşın hem oyunu hem parasını al, oh ne güzel iş, al sana; ‘’Türk Tipi Çözüm’’(!) 1948 yılından günümüze üst üste çıkarılan yirmiden fazla ‘’imar affı’’ yasalarıyla yaratılan; “nasıl olsa imar gelir” anlayışı, ilk başlarda gecekondulaşmayı, son yıllarda da imarlı alanlardaki mevzuata aykırı yapılaşmayı toplum gözünde meşrulaştırmıştır. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi olanaksız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak, yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek anlamına gelmiştir. İktidarların yeniden seçilme kaygılarıyla çıkardıkları af yasaları, kısa süreli çözüm gibi görünse de esasında büyük bir sorunun geçici bir süreliğine üzerini örtme ve bundan faydalanma anlamını taşımaktadır. İmar barışı veya afları toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imar ile ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanımına ve çevre sorunlarına yol açmıştır. Depremlerde ölüm kader değildir. Çözüm var. Önce doğru teşhis, sonra tedavi! devamı haftaya…
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2020 - Salı

İşin Doğrusu!

: ‘’ Aynı nakarat, hep aynı aynı, yarısı bayat, hep aynı aynı, yarısı hayat, aynı nakarat, anlat anlat’’…  Meseleye kalıcı çözüm getirmesi gerekenler, 20 yıldır aynı nakaratları tekrarlıyorlarsa konunun asıl nedenlerini tespit edememişler demektir…

Einstein der ki: ‘’problemleri onları üreten zihniyetlerle çözemeyiz’’. O halde kangrene dönüşmüş gecekondulaşma ve kaçak yapı sorununun teşhisinde ve tedavisinde, bu güne kadar görmediğiniz, duymadığınız, alışık olmadığınız farklı bir yaklaşımla siz değerli okuyucuları sorunun asıl kaynağına götüreceğim ve bu yolculukta kelimeleri eğip bükmeden size doğruları sadece doğruları anlatmaya çalışacağım...

O halde gelin birlikte doğruları yazmaya başlayalım…

Türkiye dünyadaki toplam depremlerin beşte birinin meydana geldiği (Akdeniz-Alp-Himalaya) kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu kuşak Türkiye’yi, Kuzey, Güney ve Batı’dan üç asli kırık sistemiyle kat etmektedir. Bu asli sistemlere, yerel kırık zonlar da eklenmektedir. Türkiye topraklarının %93’ü deprem bölgeleri içinde olduğunu 7 yaşındaki çocuklar tarafından bile bilindiği halde, Politikacıların çözümü imar aflarında araması asıl ’büyük felaket’ imiz değil midir?

ABD jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) verilerine göre; 2020 yılında dünyada 6 ve üzeri büyüklükte toplam 105 deprem meydana geldi. Bunların 9 tanesi 7 ve üzeri. USGS, İzmir’de meydana gelen depremi de 7.0 büyüklüğünde tescil etti. Alaska, Jamaika, Rusya, Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine ve Türkiye’de meydana gelen 7 ve üzeri depremlerin sadece 3’ünde ölüm meydana geldi.

Meksika’da 7.4’lük depremde 10, Papua Yeni Gine’ de 7.0’ lik depremde sadece 1 kişi yaşamını yitirdi. İzmir’ de ise ölen canlarımızın sayısı 110’u buldu. Kaldı ki Kandilli Rasathanesine göre İzmir depreminin büyüklüğü 6.6 olarak ilan edildiği halde bu kadar can kaybı niye? 2020 yılında dünyada yaşanan depremlerde toplam can kaybı 198 kişi ve bu can kayıplarının 160’ı Türkiye’den, bizim canlarımız…

1509 7.2 İstanbul depreminden 30 Ekim İzmir depremine kadar depreme yüz binlerce can vermiş Türkiye; beş yüz yılda ancak arama kurtarma, çadır kentler ve kalıcı deprem konutlarını makul sürelerde inşa etme yeteneklerini geliştirebilmiştir(!).

Gelmiş geçmiş Cumhuriyet hükümetlerin haklarını da yemeyelim, Japonların, Almanların, İngilizlerin, Rusların, Fransızların bulamadığı mucizevi çözümü biz bulmuşuz:)) Gecekonduya, kaçak yapıya, hazine arazilerinin işgaline göz yum, her seçim öncesi bir af yasası çıkar, vatandaşın hem oyunu hem parasını al, oh ne güzel iş, al sana; ‘’Türk Tipi Çözüm’’(!)

1948 yılından günümüze üst üste çıkarılan yirmiden fazla ‘’imar affı’’ yasalarıyla yaratılan; “nasıl olsa imar gelir” anlayışı, ilk başlarda gecekondulaşmayı, son yıllarda da imarlı alanlardaki mevzuata aykırı yapılaşmayı toplum gözünde meşrulaştırmıştır. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi olanaksız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak, yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek anlamına gelmiştir. İktidarların yeniden seçilme kaygılarıyla çıkardıkları af yasaları, kısa süreli çözüm gibi görünse de esasında büyük bir sorunun geçici bir süreliğine üzerini örtme ve bundan faydalanma anlamını taşımaktadır. İmar barışı veya afları toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imar ile ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanımına ve çevre sorunlarına yol açmıştır.

Depremlerde ölüm kader değildir. Çözüm var. Önce doğru teşhis, sonra tedavi!

devamı haftaya…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.