deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Pınar Billur Odabaşı
Köşe Yazarı
Pınar Billur Odabaşı
 

Çağımızın hastalığı: “Kendini olduğundan farklı göstermek”

Türlü türlü özelliklere sahip olan akıllı telefonlar ve uygulamalar sayesinde artık kim nerede ne yapıyor ne yiyip ne içiyor biliyoruz… Yerli yerinde, anlamlı, bilgiyle ve zekice esprilerle harmanlanan paylaşımlara elbette sözüm yok… Lâkin burada önemli olan şey; paylaşımı yapan kişiyle, paylaştığı fotoğrafın, sözün, savunduğu fikrin uyumlu olup olmadığıdır… Örneğin sabah akşam sosyal medyada kitap-kahve-havuz başında ojeli tırnaklarla poz verenlerin çoğuna şöyle bir bakıyorum; daha -de -da ekinin bile nerede birleşik nerede ayrı yazıldığından bihaberler! Noktalama işaretlerindeki yetersizlikleri, vurgudan ve anlamdan yoksun cümleleri saymıyorum bile… Elâleme, “Bakın kitap okuyorum” demenin en komik, en aciz hâlidir bu; çünkü gerçekten okuyan insan, ister istemez yazım ve dilbilgisi kurallarına çok aşinadır… Sadece etrafına “kültürel zenginlik” mesajı vermek için neredeyse boynuna tabela asacak insanlar tanıyorum ben… “Doğan görünümlü şahin”leri anımsayıp, gülüp geçiyorum elbette… Çünkü bir insanın kültürel zenginliği, donanımı; gösteriş amacıyla paylaştığı fotoğraflarda değil; olaylara bakış açısında gizlidir. Sohbet ederken kurduğu cümlelerde, zor zamanlardaki sabrında ve sakinliğinde, lâfta değil icraatta usta oluşunda saklıdır… O bir şey demeden siz zaten anlarsınız karşınızdaki insanın kalitesini… Ama nedense “yetersizlik” hissi; zamanla kendini ispat etme çabasına dönüşüyor. Bu da insanı “vezir” olayım derken “rezil” ediyor… Mesela sırf beğenilmek uğruna; yüzmeden önce süslenip püslenip, rimelleri, rujları sürüp, topuklu ayakkabıyla havuz başında poz verenleri görünce “Acaba bir düğüne gidecekti de son anda karar mı değiştirdi? Hayır yani yüzmeye mi gelmiş halay çekmeye mi belli değil!” diye düşünmeden yapamıyorum… Ya da bazen spor salonlarına gidenlerin hâli dikkatimi çekiyor; boya kazanına düşmüş denecek kadar makyaj yapanlara, takıp takıştıranlara, kuaföre gitmeden koşu bandına çıkmayanlara takılıyor gözüm… Hemen bir iki ağırlık veya pilates topunu kapıp, aynalara poz vermeden o günü tamamlamazsa salona verdiği paraya acıyan kızların ruh hâlini asla anlayamayacağım sanırım… “Bakın ben spor yapıyorum” denmez ki; fiziki görünüşünüz, vücudunuzun orantısı, duruşunuzdaki estetik sizin spora yatkınlığınızı, yaşam tarzınızı ispat eder zaten… Bu durum; dudakları silikon, kirpikleri takma, kaşları dövme, saçları boya, gözleri lens, dişleri porselen birinin girdiği markete “Organik tavuk var mı?” diye sorması kadar komiktir… Neyse ki biz saymayı fasulyeden öğrenmiş bir nesiliz; yeri geldiğinde kimleri fasulyeden sayacağımızı iyi biliriz… Yani diyorum ki; kendinizi, olduğunuzdan daha iyi, daha farklı göstermek için bu kadar efor harcamayı bırakın bence; çevrenizdeki insanlar zaten neyin ne olduğunu anlar zamanla… Hem bence dünyanın en ağır yüküdür kendini olduğundan farklı göstermek; ömür boyu bir başkasını sırtında taşımaktan bir farkı yoktur ki bunun… O yüzden nacizane tavsiyem kendiniz olun; başkalarından zaten çok var…
Ekleme Tarihi: 15 Ağustos 2021 - Pazar

Çağımızın hastalığı: “Kendini olduğundan farklı göstermek”

Türlü türlü özelliklere sahip olan akıllı telefonlar ve uygulamalar sayesinde artık kim nerede ne yapıyor ne yiyip ne içiyor biliyoruz… Yerli yerinde, anlamlı, bilgiyle ve zekice esprilerle harmanlanan paylaşımlara elbette sözüm yok… Lâkin burada önemli olan şey; paylaşımı yapan kişiyle, paylaştığı fotoğrafın, sözün, savunduğu fikrin uyumlu olup olmadığıdır… Örneğin sabah akşam sosyal medyada kitap-kahve-havuz başında ojeli tırnaklarla poz verenlerin çoğuna şöyle bir bakıyorum; daha -de -da ekinin bile nerede birleşik nerede ayrı yazıldığından bihaberler! Noktalama işaretlerindeki yetersizlikleri, vurgudan ve anlamdan yoksun cümleleri saymıyorum bile… Elâleme, “Bakın kitap okuyorum” demenin en komik, en aciz hâlidir bu; çünkü gerçekten okuyan insan, ister istemez yazım ve dilbilgisi kurallarına çok aşinadır… Sadece etrafına “kültürel zenginlik” mesajı vermek için neredeyse boynuna tabela asacak insanlar tanıyorum ben… “Doğan görünümlü şahin”leri anımsayıp, gülüp geçiyorum elbette… Çünkü bir insanın kültürel zenginliği, donanımı; gösteriş amacıyla paylaştığı fotoğraflarda değil; olaylara bakış açısında gizlidir. Sohbet ederken kurduğu cümlelerde, zor zamanlardaki sabrında ve sakinliğinde, lâfta değil icraatta usta oluşunda saklıdır… O bir şey demeden siz zaten anlarsınız karşınızdaki insanın kalitesini…

Ama nedense “yetersizlik” hissi; zamanla kendini ispat etme çabasına dönüşüyor. Bu da insanı “vezir” olayım derken “rezil” ediyor…

Mesela sırf beğenilmek uğruna; yüzmeden önce süslenip püslenip, rimelleri, rujları sürüp, topuklu ayakkabıyla havuz başında poz verenleri görünce “Acaba bir düğüne gidecekti de son anda karar mı değiştirdi? Hayır yani yüzmeye mi gelmiş halay çekmeye mi belli değil!” diye düşünmeden yapamıyorum…

Ya da bazen spor salonlarına gidenlerin hâli dikkatimi çekiyor; boya kazanına düşmüş denecek kadar makyaj yapanlara, takıp takıştıranlara, kuaföre gitmeden koşu bandına çıkmayanlara takılıyor gözüm… Hemen bir iki ağırlık veya pilates topunu kapıp, aynalara poz vermeden o günü tamamlamazsa salona verdiği paraya acıyan kızların ruh hâlini asla anlayamayacağım sanırım… “Bakın ben spor yapıyorum” denmez ki; fiziki görünüşünüz, vücudunuzun orantısı, duruşunuzdaki estetik sizin spora yatkınlığınızı, yaşam tarzınızı ispat eder zaten… Bu durum; dudakları silikon, kirpikleri takma, kaşları dövme, saçları boya, gözleri lens, dişleri porselen birinin girdiği markete “Organik tavuk var mı?” diye sorması kadar komiktir… Neyse ki biz saymayı fasulyeden öğrenmiş bir nesiliz; yeri geldiğinde kimleri fasulyeden sayacağımızı iyi biliriz…

Yani diyorum ki; kendinizi, olduğunuzdan daha iyi, daha farklı göstermek için bu kadar efor harcamayı bırakın bence; çevrenizdeki insanlar zaten neyin ne olduğunu anlar zamanla… Hem bence dünyanın en ağır yüküdür kendini olduğundan farklı göstermek; ömür boyu bir başkasını sırtında taşımaktan bir farkı yoktur ki bunun… O yüzden nacizane tavsiyem kendiniz olun; başkalarından zaten çok var…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.