deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal

Pınar Billur Odabaşı
Köşe Yazarı
Pınar Billur Odabaşı
 

Güzel ahlak olmadıkça zekâ neye yarar ki!

Okul deyince hepimizin aklına ilk gelen şey; ya matematik dersidir ya da İngilizce... Malûm toplum olarak bu iki branş ezelden beri zorlamıştır bizi... Resim yapan bir çocuğa, annesinin “Matematik çalış, boş boş boyama yapıp durma !” serzenişlerine hepimiz az çok şahit olmuşuzdur. Oysa ne geç anlarız; hayatın silgisi olmayan bir resim yapma sanatı olduğunu... Ya da ilk öğrenmemiz gereken dilin aslında “İngilizce” değil; “tatlı dil” olduğunu... Ya da bugün “Matematiğim hiç iyi değil” diye yakınanların, konu menfaatleri olunca hatasız hesap yapmalarına alışmadık mı Allah aşkına (!) İşte bu yüzden keşke ilkokuldan itibaren “zerafet ve güzel ahlak” dersleri olsa... Bir çocuğa; büyüdüğünde O’nu en güzel gösteren şeyin; pahalı kıyafetler, süslü püslü gösterişli hâller değil “nezaket” olduğu aşılansa... Ya da şımaran bir insanın; artık başka bir düşmana ihtiyacının kalmadığı izah edilse... Üslubun; insanın kimliği olduğu vurgulansa mesela... Güzel olmaz mı? Çünkü ben sokakta yürürken; küfür eden gençleri görünce ya da bir yandan cak cak sakız çiğneyip bir yandan cümle kurmaktan aciz kızlara denk gelince veya ellerindeki sigaranın dumanını yüzünüze üflemeyi marifet sayan ergenlerin yanından geçince “Ahhh ahhh yazık” diyorum içimden... Evet içimden diyorum çünkü; alacağım tepki maalesef belli... Anlaşılan o ki; bu gençler, anne-babalarının nezaket süzgecinden geçmemişler. Çünkü çocuklar, aile büyüklerini örnek alırlar, onları taklit ederler ve zamanla bu doğrultuda kendi kişilikleri gelişir. Mesela, “Asla evime televizyon sokmam!” diyen despot bir aile reisiyle; “Evde televizyon olmasa, daha çok sohbet muhabbet olmaz mı?” diyen adamın arasındaki uçurumu nasıl izah edeyim ben size? Ya da çocuğunun en ufak bir yaramazlığında bile “Sus! Yalan söyleme!” diye bağırıp çağıran bir anne ile “Şartlar ne olursa olsun bana hep doğruyu söyle olur mu?” diyen bir annenin yaklaşımı arasındaki farkı daha nasıl anlatayım ben size? Mânâsız çatık kaşın bile kul hakkına girdiğini düşünen biri olarak; üslubun, nezaketin, zerafetin; insanı, gittiği her yerde vezir yapacağına inananlardanım ben... O yüzden çocuklarımızı da bu bilinçle yetiştirmeliyiz... Gelenek göreneklerimiz veya ibadetlerimiz kadar “güzel ahlak” sahibi olmayı da aşılamalıyız. Aksi takdirde; çocuklarımız; beş vakit namaz kılan bir hırsız, oruç tutan bir gaspçı, hacca giden bir tefeci ya da şehadet getiren bir terörist de olabilir. Mesela çok zeki bir çocuğunuz olsa bile; ahlakı düzgün değilse; büyüyünce, zekasını bomba yapmak için kullanabilir... Dolayısıyla güzel ahlak olmadıkça zeki olmanın da övünülecek bir yanı yoktur... Tam tersine başa belâ bir durumdur bu... Örneğin Allah hepimize iki el vermiş; kimi o ellerle patlayıcı düzenek yapıp, masum insanları katlediyor; kimileri de o ellerle; yaralanan bedenleri kan ter içinde saatlerce ameliyat ediyor... El aynı el; ama birinin ardında sadece “zekâ” diğerinde ise “güzel ahlak ve zekâ” var... Velhasıl diyorum ki; her şeyin başı “güzel ahlak” sahibi olmaktan geçiyor.
Ekleme Tarihi: 17 Ocak 2021 - Pazar

Güzel ahlak olmadıkça zekâ neye yarar ki!

Okul deyince hepimizin aklına ilk gelen şey; ya matematik dersidir ya da İngilizce... Malûm toplum olarak bu iki branş ezelden beri zorlamıştır bizi... Resim yapan bir çocuğa, annesinin “Matematik çalış, boş boş boyama yapıp durma !” serzenişlerine hepimiz az çok şahit olmuşuzdur. Oysa ne geç anlarız; hayatın silgisi olmayan bir resim yapma sanatı olduğunu... Ya da ilk öğrenmemiz gereken dilin aslında “İngilizce” değil; “tatlı dil” olduğunu...

Ya da bugün “Matematiğim hiç iyi değil” diye yakınanların, konu menfaatleri olunca hatasız hesap yapmalarına alışmadık mı Allah aşkına (!) İşte bu yüzden keşke ilkokuldan itibaren “zerafet ve güzel ahlak” dersleri olsa... Bir çocuğa; büyüdüğünde O’nu en güzel gösteren şeyin; pahalı kıyafetler, süslü püslü gösterişli hâller değil “nezaket” olduğu aşılansa... Ya da şımaran bir insanın; artık başka bir düşmana ihtiyacının kalmadığı izah edilse... Üslubun; insanın kimliği olduğu vurgulansa mesela... Güzel olmaz mı? Çünkü ben sokakta yürürken; küfür eden gençleri görünce ya da bir yandan cak cak sakız çiğneyip bir yandan cümle kurmaktan aciz kızlara denk gelince veya ellerindeki sigaranın dumanını yüzünüze üflemeyi marifet sayan ergenlerin yanından geçince “Ahhh ahhh yazık” diyorum içimden... Evet içimden diyorum çünkü; alacağım tepki maalesef belli... Anlaşılan o ki; bu gençler, anne-babalarının nezaket süzgecinden geçmemişler. Çünkü çocuklar, aile büyüklerini örnek alırlar, onları taklit ederler ve zamanla bu doğrultuda kendi kişilikleri gelişir. Mesela, “Asla evime televizyon sokmam!” diyen despot bir aile reisiyle; “Evde televizyon olmasa, daha çok sohbet muhabbet olmaz mı?” diyen adamın arasındaki uçurumu nasıl izah edeyim ben size? Ya da çocuğunun en ufak bir yaramazlığında bile “Sus! Yalan söyleme!” diye bağırıp çağıran bir anne ile “Şartlar ne olursa olsun bana hep doğruyu söyle olur mu?” diyen bir annenin yaklaşımı arasındaki farkı daha nasıl anlatayım ben size?

Mânâsız çatık kaşın bile kul hakkına girdiğini düşünen biri olarak; üslubun, nezaketin, zerafetin; insanı, gittiği her yerde vezir yapacağına inananlardanım ben... O yüzden çocuklarımızı da bu bilinçle yetiştirmeliyiz... Gelenek göreneklerimiz veya ibadetlerimiz kadar “güzel ahlak” sahibi olmayı da aşılamalıyız. Aksi takdirde; çocuklarımız; beş vakit namaz kılan bir hırsız, oruç tutan bir gaspçı, hacca giden bir tefeci ya da şehadet getiren bir terörist de olabilir.

Mesela çok zeki bir çocuğunuz olsa bile; ahlakı düzgün değilse; büyüyünce, zekasını bomba yapmak için kullanabilir... Dolayısıyla güzel ahlak olmadıkça zeki olmanın da övünülecek bir yanı yoktur... Tam tersine başa belâ bir durumdur bu... Örneğin Allah hepimize iki el vermiş; kimi o ellerle patlayıcı düzenek yapıp, masum insanları katlediyor; kimileri de o ellerle; yaralanan bedenleri kan ter içinde saatlerce ameliyat ediyor... El aynı el; ama birinin ardında sadece “zekâ” diğerinde ise “güzel ahlak ve zekâ” var... Velhasıl diyorum ki; her şeyin başı “güzel ahlak” sahibi olmaktan geçiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.