deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Pınar Billur Odabaşı
Köşe Yazarı
Pınar Billur Odabaşı
 

Sizce hayattaki en büyük ayrıcalık nedir?

Evet, farkındayım; biraz zor bir soru oldu bu... Şimdi kimilerinin yanıtı, “Babamdan kalan ev, arsa vs.” şeklinde olabilir; kimileri, “Herkesten güzelim-yakışıklıyım” diyebilir... Bazıları bu soruya, “Çok akıllıyım” diye cevap verirken; bazıları da “Çok para kazanan biriyim” diyebilir... Benim için ise hayattaki en büyük ayrıcalık; “kıymeti bilinen bir insan olmak”tır. Gerisi hep geçici bir heves gibi gelmiştir bana... Meselâ; aileden kalan miras; bir gecede, kumar masasında sıfırlanabilir... Ya da dış görünüş meselâ; su gibi akan yıllar o havanızı öyle bir söndürür ki eski fotoğraflara baktığınızda “Ahhh ahhh ne kadar da gençmişim” derken bulursunuz kendinizi... Veya “Bende bu akıl, bu kariyer olduktan sonra sırtım yere gelmez” diyenler de vardır mutlaka... Ama ben hep düşünürüm; niye huzurevlerinde; simitçinin, ayakkabı boyacısının, temizlik işçisinin anne-babası yok da; hep mimarların, mühendislerin, hakimlerin- savcıların ana-babası var diye... Yani; mertebe, kıymete göre olsaydı; kaşa, gözün üzerinde yer verilmezdi diyorum...  O yüzden benim için şu hayattaki en klas ayrıcalık; etrafımda kıymetimi bilen insanların olmasıdır; kendimi değerli hissetmemi sağlayan, bazen beni; benden çok düşünen, ben yokken beni savunan, boş zamanlarını benimle geçirmek isteyen değil; en yoğun anlarında bana vakit ayıran insanlardır... Ya da “Hava soğuk, sıkı giyin”, “Gidince haber ver, merakta bırakma” diyenlerinizin olmasıdır “ayrıcalık”...  Çıkarsız, yalansız-dolansız kurulan dostlukların  çok sağlam olmasının sebebi de budur... Çünkü insan; değerini bilenin yanında kıymetlidir... “Kıymet bilmek” de bir erdemdir... Yaşlı bir çifte sormuşlar; “65 yıllık evliliğinizin sırrı nedir?” diye... Nine cevap vermiş; “Bizim zamanımızda kırılan şeyler çöpe atılmazdı, tamir edilirdi.”  Ne yazık ki günümüzde insanlar; ilk hatada birbirini harcıyor, kimse durumu düzeltmenin, karşısındaki kişiyi kazanmanın uğraşını vermiyor... Meselâ ailesine bile tahammülü olmayan ergenlere denk geliyorum bazen; “Pınar; bunu tut kolundan götür kimsesiz çocuklar yurduna” diyorum o an içimden... “Mutluluğun; sadece akıllı telefonla, tabletle, son çıkan bilgisayar oyunuyla hiçbir ilgisi olmadığını görsün” diye mırıldanıyor iç sesim... “Kimsesiz büyüyen yüreklerin; bir tatlı sözle, biraz şefkâtle nasıl gülümsediğini görsün de anlasın kıymet bilmeyi” diyorum... Elbette aynı durum büyükler için de geçerli; kimi yıllarca bir çocuk sahibi olmak için her yolu deniyor, kimi de doğurup çöpe atıyor... Bu işin büyüğü-küçüğü, genci-yaşlısı, eğitimi, diploması olmuyor... “Kıymet bilmenin” yolu “güzel insan olmaktan” geçiyor. O yüzden ben istiyorum ki; yaşarken kıymetimiz bilinsin... Ne yani; “el üstünde” tutulmak için illâ tabuta mı girmemiz lâzım? Kuş öldükten sonra, sen uçuşunu hatırlasan ne olur... E o zaman; hadi “kıymetiniz” bol olsun efendim...  Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü ferit@sakinca.com @ferit_seckin (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({});
Ekleme Tarihi: 07 Şubat 2021 - Pazar

Sizce hayattaki en büyük ayrıcalık nedir?

Evet, farkındayım; biraz zor bir soru oldu bu... Şimdi kimilerinin yanıtı, “Babamdan kalan ev, arsa vs.” şeklinde olabilir; kimileri, “Herkesten güzelim-yakışıklıyım” diyebilir... Bazıları bu soruya, “Çok akıllıyım” diye cevap verirken; bazıları da “Çok para kazanan biriyim” diyebilir... Benim için ise hayattaki en büyük ayrıcalık; “kıymeti bilinen bir insan olmak”tır. Gerisi hep geçici bir heves gibi gelmiştir bana... Meselâ; aileden kalan miras; bir gecede, kumar masasında sıfırlanabilir... Ya da dış görünüş meselâ; su gibi akan yıllar o havanızı öyle bir söndürür ki eski fotoğraflara baktığınızda “Ahhh ahhh ne kadar da gençmişim” derken bulursunuz kendinizi... Veya “Bende bu akıl, bu kariyer olduktan sonra sırtım yere gelmez” diyenler de vardır mutlaka... Ama ben hep düşünürüm; niye huzurevlerinde; simitçinin, ayakkabı boyacısının, temizlik işçisinin anne-babası yok da; hep mimarların, mühendislerin, hakimlerin- savcıların ana-babası var diye... Yani; mertebe, kıymete göre olsaydı; kaşa, gözün üzerinde yer verilmezdi diyorum... 

O yüzden benim için şu hayattaki en klas ayrıcalık; etrafımda kıymetimi bilen insanların olmasıdır; kendimi değerli hissetmemi sağlayan, bazen beni; benden çok düşünen, ben yokken beni savunan, boş zamanlarını benimle geçirmek isteyen değil; en yoğun anlarında bana vakit ayıran insanlardır... Ya da “Hava soğuk, sıkı giyin”, “Gidince haber ver, merakta bırakma” diyenlerinizin olmasıdır “ayrıcalık”...  Çıkarsız, yalansız-dolansız kurulan dostlukların  çok sağlam olmasının sebebi de budur... Çünkü insan; değerini bilenin yanında kıymetlidir... “Kıymet bilmek” de bir erdemdir... Yaşlı bir çifte sormuşlar; “65 yıllık evliliğinizin sırrı nedir?” diye... Nine cevap vermiş; “Bizim zamanımızda kırılan şeyler çöpe atılmazdı, tamir edilirdi.” 

Ne yazık ki günümüzde insanlar; ilk hatada birbirini harcıyor, kimse durumu düzeltmenin, karşısındaki kişiyi kazanmanın uğraşını vermiyor... Meselâ ailesine bile tahammülü olmayan ergenlere denk geliyorum bazen; “Pınar; bunu tut kolundan götür kimsesiz çocuklar yurduna” diyorum o an içimden... “Mutluluğun; sadece akıllı telefonla, tabletle, son çıkan bilgisayar oyunuyla hiçbir ilgisi olmadığını görsün” diye mırıldanıyor iç sesim... “Kimsesiz büyüyen yüreklerin; bir tatlı sözle, biraz şefkâtle nasıl gülümsediğini görsün de anlasın kıymet bilmeyi” diyorum... Elbette aynı durum büyükler için de geçerli; kimi yıllarca bir çocuk sahibi olmak için her yolu deniyor, kimi de doğurup çöpe atıyor... Bu işin büyüğü-küçüğü, genci-yaşlısı, eğitimi, diploması olmuyor... “Kıymet bilmenin” yolu “güzel insan olmaktan” geçiyor. O yüzden ben istiyorum ki; yaşarken kıymetimiz bilinsin... Ne yani; “el üstünde” tutulmak için illâ tabuta mı girmemiz lâzım? Kuş öldükten sonra, sen uçuşunu hatırlasan ne olur... E o zaman; hadi “kıymetiniz” bol olsun efendim... 

Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü
ferit@sakinca.com
@ferit_seckin
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.