Günlük hayatta hepimizin tabiri caizse gıcık olduğu bazı ufak tefek şeyler vardır mutlaka… Özellikle büyükşehirlerde herkesin birbirine katlanmaya çalıştığı şu çağda sizi en çok neler uyuz eder? O hâlde gelsin Pınar’ca örnekler, buyrunuz efendim… Sosyal medyada en cool, en havalı fotoğrafınızı paylaştığınızda; 60 yaş üzeri yakın akrabalarınızın “Oyyy tosunum ne de çabuk büyüdün… Annengillere selam söyle” türünden havanızı yerle yeksan edecek türden âlâkasız yorumları… Yağmurda çamurda yarım saat yolunu gözlediğiniz İETT otobüsün, durakta değil de ısrarla daha ötede durması da uyuz eder insanı… Maraş dondurmacısının; içinizdeki hararetten bi’haber külahlarla kendince türlü illüzyonlar yapması da sinir bozuyor bazen… “Vereceksen ver artık şu dondurmayı, yoksa külâhları değişeceğiz” der gibi bakası geliyor insanın ama beyhude çabalar bunlar… Sanki yağlı bir şeyler yemiş de ağzını silmeyi unutmuş gibi görünen kızların; dudak parlatıcısına verdiği önemin onda birini size vermemesi de uyuz eder insanı… WhatsApp’ta konuştuğunuz kişinin; “Hadi ben çıkıyorum” deyip uzun bir süre daha çevrimiçi kalması da kızdırır bazen bizi… Kasa kuyruğunda dakikalarca boş boş beklerken değil de sıra kendisine geldiğinde iki saat kredi kartını çantasında arayanlar da sinir eder insanı… Bu tiplerin bir de kasa arkasındaki promosyonlu ürünlere ilişkin soruları vardır; aman aman oralara hiç girmiyorum bile!.. Para bozmayan esnafa 100 lira verip sakız almak da karşı tarafı hayli gıcık eder… Biraz utangaç olanlar neyse ki; sakızın yanına su, çubuk kraker vs. de ekliyor neyse ki!.. Kendisinin iyi çıktığı ama senin berbat göründüğün bir fotoğrafı; özellikle senin doğumgününde etiketleyerek paylaşanlara da selâm olsun buradan… Onların da yatacak yeri yok hani!.. Çok hızlı yemek yiyen, üstelik bu hıza bir de ağzını şapırdatma yeteneğini de (!) ekleyenleri n’apalım sizce? Hayır bi’şey değil; insanı o muazzam Urfa-Adana dürümden soğutmaya ne hakkınız var sizin yani?.. Günlerdir hayalini kurduğunuz bir buluşmanın en heyecanlı yerinde telefonunuza gelen gereksiz süpermarket mesajlarının zamanlaması da insanı sinir ediyor… Ofiste çok az iş yapmasına rağmen; o ofis kendisi olmazsa sanki batacakmış gibi bir havaya girenlerin uyanık halleri de irite ediyor insanı… Zaten işini adam gibi yapan insanın, patronunun gözünü boyamaya hiç ihyacı olmaz ki…  Bir de iyi niyetimizi suistimal edenler var; hani insanı sömüren, her sorumluluğu üzerimize yıkan, bizi enayi yerine koyanları kastediyorum; özellikle onların fikir beyan ettikten sonra bir de ağrı kesici ikram etmeleri gerekiyor nezaketen!.. Yoksa zor, işimiz çok zor vallahi…