deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Pınar Billur Odabaşı
Köşe Yazarı
Pınar Billur Odabaşı
 

Aklımız “şifre” çöplüğüne döndü

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızın kolaylaştığı da aşikâr elbette… Zamanı ve iş gücünü daha verimli kullanmaya başlayınca yaşam tarzlarımız ve alışkanlıklarımız da değişti haliyle… Mesela önceden; en yakınlarımızın telefon numarasını ezbere bilirdik; çünkü aklımızda tutmamız gereken başka teknik doneler yoktu… Şimdi öyle mi peki? Hadi bir saniye durup ayrı ayrı kaç adet şifremiz var diye düşünelim…  Ya da şifresiz yapabildiğimiz bir işlem var mı sorusuna yanıt arayalım…  Mail şifresi, e-devlet şifresi, banka şifreleri, akıllı dairelerimizin kapı şifreleri, bilgisayar, tablet veya telefonların açılış şifreleri, kredi kartı şifrelerimiz, sosyal medya hesaplarımızın şifreleri en çok kullandığımız uygulamaların sadece bir kısmı… Hayat telâşı içinde bazen “Benim şifrem neydi?” diye durup düşündüğünüz; hatta unuttuğunuz için yeni şifre talebinde bulunduğunuz oluyor mu? Velhasıl her adımımız şifrelere bağlı…  Peki bu şifre çöplüğü içinde şifresiz yapabildiğimiz ya da kilit istemeyen neler kaldı diye sorarsanız ben aklıma gelenleri şöyle sıralayayım izninizle…    Mesela aklımızdaki cümleleri tüm gerçekliğiyle paylaşabildiğimiz bir dostumuzla kahve içmek için şifreye ihtiyacımız yok…  Kalemine güvendiğimiz, bilgisi; derya deniz insanların kıyısında dinlenmek için de şifre gerekmiyor… Parkın yanından geçerken; ailesinin geçim derdini sırtlandığı için sallanan diğer çocuklara gıptayla bakan o miniği salıncakta sallamak da şifresiz… Hatta diğer çocuklardan biriyle tahterevalliye bindirip “Hayatın inişli çıkışlı olduğu”nu subliminal bir mesajla hissettirmek  bedava… Bayıldım ben buna!.. Bisiklete binmek için de şifre gerekmiyor… Bir deniz kenarında pedallara asılmak, rüzgarı hafiften yüzünüzde hissetmek için de teknoloji trafiğine hiç gerek yok… Üstelik akü, benzin, şarj derdiniz de olmuyor… Ne şâhâne öyle değil mi? Beton yığınlarına maruz kaldığımız şehir hayatında; balkonlara rengarenk çiçekler dikmek için de şifreye gerek yok…  Altını çizdiğimiz; yani duygularımızı ele verdiğimiz kitaplarımızı; bizi anlayan dostlarımızla değiş tokuş yaparken de tuşlamamız gereken bir şifre bulunmuyor… Böylelikle karşınızdaki insan, sizin hassasiyetlerinizi de daha iyi öğrenmiş oluyor.  Kimsesiz çocuklar yurdundaki minikleri veya darülacezedeki yaşlıları ara sıra ziyaret etmek ve yüzlerini bir nebze olsa da güldürebilmek için de sizden parola isteyen kimse yok… Sevdiğiniz şarkılardan bir liste yapıp, kulaklıkları takıp, açık havada yürüyüş yapmak da şifre gerektirmeyen keyifli uygulamalardan biri bence… Sanki Ajda Pekkan’la yürüyüşe çıkmışsınız; peşinden Sezen Aksu ile karşılaşmışsınız, ardından da Enrico Macias’la yola devam etmişsiniz gibi bir his… Listenizde kim varsa; o an kulaklarınızda kimin sesi çınlıyorsa artık…  Yeteneğiniz doğrultusunda şiirler, yazılar yazmak, resim yapmak ya da geri dönüşüme kazandırılacak yepyeni objeler üretmek için de aklınızda tutmanız gereken sayılar harfler gerekmiyor… En önemlisi de birini sevmek için ya da aşık olmak için hiç bir şifreye ihtiyacımızın olmamasıdır bence… Tabii ki; karşısındaki kişiyi; sahip olduğu imkanlardan, kredi kartı limitinden bağımsız sevebilenleri kastediyorum burda… Çünkü “şifre” olgusu altında tuşladığınız harf veya rakamlardan oluşan o karakterlerin hepsi geçici; aslolan şey sadece kişiliğimizi yansıtan insani karakterimizdir… Dolayısıyla ömür boyu aklımızda tutmamız gereken tek şifre, onurlu bir duruşun şifresi olmalıdır… İşte bunu başardığımızda “yetersiz karakter” uyarısı, sadece sanal bir ekran görüntüsünden ibaret oluyor…
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2022 - Cumartesi

Aklımız “şifre” çöplüğüne döndü

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızın kolaylaştığı da aşikâr elbette… Zamanı ve iş gücünü daha verimli kullanmaya başlayınca yaşam tarzlarımız ve alışkanlıklarımız da değişti haliyle… Mesela önceden; en yakınlarımızın telefon numarasını ezbere bilirdik; çünkü aklımızda tutmamız gereken başka teknik doneler yoktu… Şimdi öyle mi peki? Hadi bir saniye durup ayrı ayrı kaç adet şifremiz var diye düşünelim… 

Ya da şifresiz yapabildiğimiz bir işlem var mı sorusuna yanıt arayalım… 

Mail şifresi, e-devlet şifresi, banka şifreleri, akıllı dairelerimizin kapı şifreleri, bilgisayar, tablet veya telefonların açılış şifreleri, kredi kartı şifrelerimiz, sosyal medya hesaplarımızın şifreleri en çok kullandığımız uygulamaların sadece bir kısmı… Hayat telâşı içinde bazen “Benim şifrem neydi?” diye durup düşündüğünüz; hatta unuttuğunuz için yeni şifre talebinde bulunduğunuz oluyor mu? Velhasıl her adımımız şifrelere bağlı… 

Peki bu şifre çöplüğü içinde şifresiz yapabildiğimiz ya da kilit istemeyen neler kaldı diye sorarsanız ben aklıma gelenleri şöyle sıralayayım izninizle… 

 

  • Mesela aklımızdaki cümleleri tüm gerçekliğiyle paylaşabildiğimiz bir dostumuzla kahve içmek için şifreye ihtiyacımız yok… 
  • Kalemine güvendiğimiz, bilgisi; derya deniz insanların kıyısında dinlenmek için de şifre gerekmiyor…
  • Parkın yanından geçerken; ailesinin geçim derdini sırtlandığı için sallanan diğer çocuklara gıptayla bakan o miniği salıncakta sallamak da şifresiz… Hatta diğer çocuklardan biriyle tahterevalliye bindirip “Hayatın inişli çıkışlı olduğu”nu subliminal bir mesajla hissettirmek  bedava… Bayıldım ben buna!..
  • Bisiklete binmek için de şifre gerekmiyor… Bir deniz kenarında pedallara asılmak, rüzgarı hafiften yüzünüzde hissetmek için de teknoloji trafiğine hiç gerek yok… Üstelik akü, benzin, şarj derdiniz de olmuyor… Ne şâhâne öyle değil mi?
  • Beton yığınlarına maruz kaldığımız şehir hayatında; balkonlara rengarenk çiçekler dikmek için de şifreye gerek yok… 
  • Altını çizdiğimiz; yani duygularımızı ele verdiğimiz kitaplarımızı; bizi anlayan dostlarımızla değiş tokuş yaparken de tuşlamamız gereken bir şifre bulunmuyor… Böylelikle karşınızdaki insan, sizin hassasiyetlerinizi de daha iyi öğrenmiş oluyor. 
  • Kimsesiz çocuklar yurdundaki minikleri veya darülacezedeki yaşlıları ara sıra ziyaret etmek ve yüzlerini bir nebze olsa da güldürebilmek için de sizden parola isteyen kimse yok…
  • Sevdiğiniz şarkılardan bir liste yapıp, kulaklıkları takıp, açık havada yürüyüş yapmak da şifre gerektirmeyen keyifli uygulamalardan biri bence… Sanki Ajda Pekkan’la yürüyüşe çıkmışsınız; peşinden Sezen Aksu ile karşılaşmışsınız, ardından da Enrico Macias’la yola devam etmişsiniz gibi bir his… Listenizde kim varsa; o an kulaklarınızda kimin sesi çınlıyorsa artık… 
  • Yeteneğiniz doğrultusunda şiirler, yazılar yazmak, resim yapmak ya da geri dönüşüme kazandırılacak yepyeni objeler üretmek için de aklınızda tutmanız gereken sayılar harfler gerekmiyor…
  • En önemlisi de birini sevmek için ya da aşık olmak için hiç bir şifreye ihtiyacımızın olmamasıdır bence… Tabii ki; karşısındaki kişiyi; sahip olduğu imkanlardan, kredi kartı limitinden bağımsız sevebilenleri kastediyorum burda… Çünkü “şifre” olgusu altında tuşladığınız harf veya rakamlardan oluşan o karakterlerin hepsi geçici; aslolan şey sadece kişiliğimizi yansıtan insani karakterimizdir… Dolayısıyla ömür boyu aklımızda tutmamız gereken tek şifre, onurlu bir duruşun şifresi olmalıdır… İşte bunu başardığımızda “yetersiz karakter” uyarısı, sadece sanal bir ekran görüntüsünden ibaret oluyor…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.