deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Pınar Billur Odabaşı
Köşe Yazarı
Pınar Billur Odabaşı
 

Araftayım…

Ülkenin hali ortada… İyi miyim; elbette hayır… Kötü müyüm; “kötüyüm” dersem; üstelik sıcak bir yuvada elimde çay bardağı varken ve henüz aile acısıyla sınanmamışken; anasını, babasını, evladını, sevgilisini kaybetmiş ve bir çadırda hayata tutunmaya çalışanlara ayıp ederim gibi geliyor…  Öyle araftayım ki; öyle firardayım öyle yastayım ki… Yazmayı seven, kelimelerle dans eden, kalemi güçlü insanların duygusal zekası çok daha keskin oluyor sanırım… Normal zamanda ödül olan bu kıvrak ve duygusal zeka; zor zamanlarda büyük bir ceza oysa… Çünkü nereye giderseniz gidin; aklınızda ve yüreğinizde olaylar ve insanlar hep sizinle birlikte yol alıyor… İşte bu yüzden iyi bir hafıza en büyük cehennemdir; bunu unutmayı beceremeyenler çok iyi bilir…  İnsanın aklında artçı sarsıntı olur mu hiç; e bakın oluyormuş işte… En çok da enkazların arasından çıkan aile albümleri yaralıyor beni… Fotoğrafa olan tutkumu beni tanıyanlar çok iyi bilir…  Demir yığınlarının arasından çıkan bir fotoğraf görüyorum; yan yana gülümseyen yüzler şimdi kim bilir hangi toplu mezarlıkta, hangi yabancılarla yan yana yatıyor diye soruyorum kendime?  En çok da birbirine dargın ölen insanları düşünüyorum; aynı masada çay içtiğiniz, dertleştiğiniz, bazen ağlayıp bazen güldüğünüz, sonra da dünyevi sebeplerden dolayı küstüğünüz birinin öldüğünü düşünsenize; özür bile dileyemeden, “Güzel günlerimiz oldu, hakkını helal et” diyemeden… Vedalaşamadan…  Bir insanın yaşayabileceği en ağır vicdani yük budur bence…  Üstelik ben; iletişim fakültesinde okurken “1999 Marmara Depremi’nde basın yayın organlarının yayınları nedeniyle, bedenleri değil ruhları enkaz altında kalanların hikayelerini” anlatan 250 sayfalık bir bitirme tezi yazmıştım… Yazarken yaşamıştım da onca öyküyü; ve 95 puanla geçtiğim o tezi sabahlara kadar yazarken gözyaşlarım ile klavyenin tuşları iki yakın dost olmuştu geceler boyu…  Peki “Ne öğrendin Pınar?” diye sorarsanız; “kırgın da olsam kızgın da olsam aklım hep bir lokma ekmeği paylaştığım insanlarda kalmalı!” hissiyatını öğrenmiştim mesela…  O gün bugündür gücüm yettiğince “ölümlü dünya” gerçeğini hatırlayıp, alttan alan, hep ilk adımı atan taraf olmayı öğrendim…  “Enayi misin!” diyenlere gülümseyip; “Lanet olsun içimdeki insan sevgisine!” diyerek işi espriye vurmayı öğrendim…  Birisi tüm utangaçlığıyla “Pınar sana ihtiyacım var” dediğinde; “Demek ki önce Allah’tan yardım istemiş, Allah da beni ona göndermiş” diye şükretmeyi, kendimi şanslı hissetmeyi öğrendim…  Karşılıksız sevgimi, saygımı, iyi niyetimi ziyan edenin bile benden bir zarar görmemesi gerektiğini; hayatın kin tutacak, nefret edecek kadar uzun olmadığını, dualarımda onların da yeri olması gerektiğini öğrendim… … ve fakat hâlâ öğrenemediğim tek bir şey var; acaba yaşarken bizi anlamayanlar; bari öldükten sonra birazcık olsun kıymetimizi anlarlar mı?…
Ekleme Tarihi: 11 Mart 2023 - Cumartesi

Araftayım…

Ülkenin hali ortada…

İyi miyim; elbette hayır…

Kötü müyüm; “kötüyüm” dersem; üstelik sıcak bir yuvada elimde çay bardağı varken ve henüz aile acısıyla sınanmamışken; anasını, babasını, evladını, sevgilisini kaybetmiş ve bir çadırda hayata tutunmaya çalışanlara ayıp ederim gibi geliyor… 

Öyle araftayım ki; öyle firardayım öyle yastayım ki…

Yazmayı seven, kelimelerle dans eden, kalemi güçlü insanların duygusal zekası çok daha keskin oluyor sanırım… Normal zamanda ödül olan bu kıvrak ve duygusal zeka; zor zamanlarda büyük bir ceza oysa… Çünkü nereye giderseniz gidin; aklınızda ve yüreğinizde olaylar ve insanlar hep sizinle birlikte yol alıyor… İşte bu yüzden iyi bir hafıza en büyük cehennemdir; bunu unutmayı beceremeyenler çok iyi bilir… 

İnsanın aklında artçı sarsıntı olur mu hiç; e bakın oluyormuş işte…

En çok da enkazların arasından çıkan aile albümleri yaralıyor beni… Fotoğrafa olan tutkumu beni tanıyanlar çok iyi bilir… 

Demir yığınlarının arasından çıkan bir fotoğraf görüyorum; yan yana gülümseyen yüzler şimdi kim bilir hangi toplu mezarlıkta, hangi yabancılarla yan yana yatıyor diye soruyorum kendime? 

En çok da birbirine dargın ölen insanları düşünüyorum; aynı masada çay içtiğiniz, dertleştiğiniz, bazen ağlayıp bazen güldüğünüz, sonra da dünyevi sebeplerden dolayı küstüğünüz birinin öldüğünü düşünsenize; özür bile dileyemeden, “Güzel günlerimiz oldu, hakkını helal et” diyemeden… Vedalaşamadan… 

Bir insanın yaşayabileceği en ağır vicdani yük budur bence… 

Üstelik ben; iletişim fakültesinde okurken “1999 Marmara Depremi’nde basın yayın organlarının yayınları nedeniyle, bedenleri değil ruhları enkaz altında kalanların hikayelerini” anlatan 250 sayfalık bir bitirme tezi yazmıştım… Yazarken yaşamıştım da onca öyküyü; ve 95 puanla geçtiğim o tezi sabahlara kadar yazarken gözyaşlarım ile klavyenin tuşları iki yakın dost olmuştu geceler boyu…

 Peki “Ne öğrendin Pınar?” diye sorarsanız; “kırgın da olsam kızgın da olsam aklım hep bir lokma ekmeği paylaştığım insanlarda kalmalı!” hissiyatını öğrenmiştim mesela… 

O gün bugündür gücüm yettiğince “ölümlü dünya” gerçeğini hatırlayıp, alttan alan, hep ilk adımı atan taraf olmayı öğrendim…

 “Enayi misin!” diyenlere gülümseyip; “Lanet olsun içimdeki insan sevgisine!” diyerek işi espriye vurmayı öğrendim… 

Birisi tüm utangaçlığıyla “Pınar sana ihtiyacım var” dediğinde; “Demek ki önce Allah’tan yardım istemiş, Allah da beni ona göndermiş” diye şükretmeyi, kendimi şanslı hissetmeyi öğrendim… 

Karşılıksız sevgimi, saygımı, iyi niyetimi ziyan edenin bile benden bir zarar görmemesi gerektiğini; hayatın kin tutacak, nefret edecek kadar uzun olmadığını, dualarımda onların da yeri olması gerektiğini öğrendim…

… ve fakat hâlâ öğrenemediğim tek bir şey var; acaba yaşarken bizi anlamayanlar; bari öldükten sonra birazcık olsun kıymetimizi anlarlar mı?…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.